47💛

1.4K 177 221
                                    

Selamlar.

+16

2877 kelime

Keyifli okumalar.

💛💛💛

Gözlerimi açtığımda hava hâlâ karanlıktı. Komodinimin üzerindeki lambadan yayılan loş ışığın imkân verdiği kadarıyla etrafı seçebiliyordum. Ayaklı lambanın hemen yanındaki analog saate baktığımda saatin 06:32 olduğunu gördüm ama gözlerim yeniden kapandı. Olduğum yere biraz daha sindim. Feza'nın kıpırdandığını hissetsem de daha uyumak istiyorum. Sığındığım kuytu çok güzel.

"Bu saatte niye kalktıysam. Daha erkenmiş."

Daha erken miymiş?

Ben insomnia ile başa çıkamayan ben...

Bu yolda kafaları yemek üzere olan ben...

Yıllardır bir iki saatlik uykularla gün geçiren ben...

Yıllar sonra tam olarak beş buçuk saat mi uyumuştum?!

Gerçeğe inanamadığından beynim saate bir de kendi bakmak istedi. Demin usulca kapanan gözlerim fal taşı gibi açıldı ve resmen yerimde zıplayarak doğruldum.

Yanımdaki gövdenin varlığını tamamen unutup dizlerimi Feza'nın iki yanına dayayıp üzerine çıktım ve kare çerçeveyi avuçlarımın içine aldım.

"Şiir?"

Feza'nın fısıltı gibi çıkan boğuk sesini duyuyorum ama gözümün gördüğünü beynim algılamakta zorlanıyor. Feza ne olduğunu anlamaya çalışırken gövdesini yukarı çekip sırtını başlığa dayadı ve bir kolunu belime dolayıp düşmemem için beni kendine bastırdı. Elini, kuş yuvasına döndüklerine emin olduğum saçlarımda gezdirdi. Yanaklarımı okşadı. Dikkatimi çekmeye çalışıyor ama ben kocaman olmuş gözlerle bir akrebe bir de yelkovana bakıp duruyorum.

"Yavrum iyi misin sen?"

Yanağıma yaslı elinin bileğindeki saati fark etmemle analog saati yatağa atıp bileğini kavradım. Belki aksam 06:30 civarı saat durdu ama ben elime alınca pilin, o hiç bilmediğim temassızlığı geçti ve çalışmaya başladı. O kadar inanamıyorum ki uyuyabildiğime... Bu dediklerimin hepsi olabilirdi ama onun saati 06:35'de ve saniye göstergesi tıkır tıkır çalışıyor.

"Kâbus mu gördün?"

Yeni uyanmış, beyazları hafif kanlanmış, elaya çalan gözlerine bakıp benim için endişelenmeye başladığını anlayınca silkelenip kendime geldim. Onun bana yaptığı gibi parmaklarımı, karman çorman olmuş saçlarının arasından geçirdim. Kaşlarında, şakaklarında ve yanaklarında gezinen parmak uçlarım en son dudaklarını buldu.

Düşünmedim.

Teşekkür etmek adına dudaklarına kapanmak için bir saniye bile düşünmedim.

Onun sayesinde uyuduğuma kendimi inandırmaya o kadar hazırdım ki...

Aynı hızla karşılık bulmamla ikimizin de boğazını tırmanan iniltiler odanın sessizliğini bozdu. Belimdeki kolu beni aramızdan hava bile geçemeyecek şekilde kendine bastırdı. Onun kucağında olmam kaynaklı göğüs kafesini, bacaklarını ve tabi ki altımdaki sertliği fazlaca hissediyordum. Uyumadan önce üzerimde olduğuna emin olduğum eşofman altım ve onun üzerinde olması gereken salaş atleti ortada yoktu.

Yarım çıplaklığımız, çapraz bir denklem gibi birbirine denkti.

Ellerim sırt kaslarını arşınlarken o da vakit kaybetmeden elini tshirtümün içine sokmuş dokunduğu tenimi yakıyordu ancak daha fazla dayanamamış olacak ki yanağımdaki eli yavaşça aşağıya indi, kumaşı kavradı ve usul usul izin ister gibi yukarı sıyırmaya başladı. Bunu yaparken dudaklarımızı ayırması ve gözlerime bakarak herhangi bir tepki beklemesi zaman kaybı gibi geldiğinden ona yardımcı oldum.

BU SAATTEWhere stories live. Discover now