64🖤

1.1K 130 178
                                    

Selamlar

Umarım yakınlarınız, sevdikleriniz, sevmedikleriniz, hepiniz iyisinizdir. Milletimizin başı sağ olsun.

4442 kelime

Keyifli okumalar

🖤🖤🖤

Savaş Hazarlı...

Ben kızı Özlem Hazarlı'ya en yakınken bile, benim şifreleri çözüp ABD'ye gönderen hain olduğumu biliyordu. İstihbarat bu yöndeymiş çünkü. O zamanlar beraber vakit geçirdiğimiz ve benim kendi adıma çok eğlendiğim anlarda, açığımı aramış olma olasılığı, hatta ve hatta sırf dostunu yakın düşmanı daha yakınında tut politikasından dolayı evine almış olabileceğini düşünmeden edemiyordum. Hak vermiyor değilim ama. Dünyanın en iyileri arasındaki ordularının başındaki adam, vatanına ihanet ettiği düşünülen bana, evinin kapılarını ne zaman çalsam açmış, -en kıymetlisi- kızının odasında kalmama izin vermişti. Benimle aynı masada yemek yemiş, aynı musluktan su içmişti. Tek bir an bile ağzımı aramadığını düşünmek salaklık olur.

Profesyonel bakış açısı beni operasyon objesi olarak adlandırmıştı. Eğitimi bunu gerektiriyordu. Odadan çıkmadan benimle Savaş Amcam gibi vedalaşsa da bir daha bana kızı gözüyle bakar mıydı? Onun koşullarında şahsen ben bakmazdım.

Ne düşüneceğimi bilmeden öylece oturuyordum. Kucağıma bırakılanlar o kadar ağırdı ki yerimden kıpırdayamıyordum. Annemin sesini duyarsam bir nebze de olsa rahatlardım ancak bu sefer onlarda bırakacağım derin izlerin vebali boynumu sarardı. Her şeyden habersiz olduğunu öğrenmiştim. En azıdan bu yönden içim rahattı. Amerika kendi hırsızlığını dünyaya ilan etmediği için şanslıydım sanırım. Dava duyulmadan kapanmasını istediklerinden iki ülke büyüklerinin ve belli başlı hukukçuların dışında durumumdan haberdar olan yoktu. Ne mutlu bana...

Basık tavanlı toplantı odasından herkes çıkmış, Feza ile ikimiz kalmıştık. Aramızda bir masa vardı. Masanın üzerinde saatlerdir ayrıntıları görüşülen konunun delilleri, alınan notlar, yapılan planların krokileri... Tüm toplantı boyunca akan ve halen daha akmakta olan gözyaşlarım yüzünden onu çoğu zaman net göremiyordum. Görebildiğim anlarda da yüzü dümdüzdü. İfadesi dümdüzdü. Bakışları donuk, soğuk. Toplantı bitip de odada yalnız kaldığımızda, bir müddet başını ellerinin arasına aldı ve bakışları, aramızdaki masaya saçılmış evraklara daldı. Bir şey arar gibi değil. Yeterince bakarsa yok olurlarmış gibi bakıyordu. En sonunda gözlerini kapayıp derin bir nefes verdi.

İkimizin arasındaki üstü vernikli bu masada, biraz önce bundan sonraki aldığım her soluğun istikbalini belirleyecek birtakım kararlar verilmişti. İlk önce beni Amerikan yetkililerin kendi topraklarında bulamayacağı şekilde koruma altına alacaklardı. Zira Türk yetkililer takas talebini bir süre sürümcemede bırakacak ve sonrasında Alp Akman’a durum bilgisi verilip evrak başvurularında bulunulacaktı. Nikah gününe hatta saatine kadar normal bir yaşam süremeyecektim. Nikah sonrası ise ABD vatandaşlığım onanır onanmaz, eğer hâlâ bu topraklarda yaşamak istiyorsam, hayatımı istediğim gibi idame ettirecektim. Lakin yurda dönmek istiyorsam Türkiye’deki davanın benim lehime düşmesini beklemeliydim.
MİT Dış Operasyonlar Başkanlığı Analiz Bölüm Şefi Feza Kandemir'e verilen kararlar doğrultusunda, gerçekleşmesi ihtimal her şeyin rotasını belirlemesi emri verilmişti.

Bense kendime bir an önce hazmetme sıralı listesi hazırlamalıydım.

Hakan'ın benim yüzümden görev adı altında hapis yatması mı...

Savaş Hazarlı'nın başından beri her şeyi bilse de bana güvenmeyip olaylara müdahil olmaması mı...

Hatthich'in çözemediği algoritmaları bana çözdürüp en masum halimle beni vatan hainliği pozisyonuna sokması mı...

BU SAATTEWhere stories live. Discover now