0.1

3.9K 432 485
                                    

Chifuyu

Kraliyet moda tasarımcısının elinden çıkma, şık ama aynı zamanda da sportif kıyafetlerimi giymiş gerginlikten bayılmamayı umuyordum. Bugün, nişanlımla tanışacaktım!

Kendimi bildim bileli, günün birinde benim için seçilecek insanla evleneceğimi bildiğim için aşk işlerine bulaşmamıştım hiç ve gelecekteki eşimle iyi anlaşabilmeyi tüm kalbimle dilemiştim. Aynı, anne ve babam gibi yani.

Kurallara göre, kraliyet evlilikleri beşik kertmesi esasına dayalıydı ve son ana dek çiftlerden durum gizlenirdi. Aptalca ve de gerici bi' kuraldı ama değiştirmek mümkün değildi maalesef.

Yine de, seçilen kişiyle aynı okullarda okuduğumu biliyordum. Soylu ya da şövalyelik unvanını almış bir ailenin çocuğuyla evlendirilecektim sonuçta.

Soylu soydan gelenler arasındaki en yakın arkadaşım, Takemichi, odanın içinde turlamamı gülerek izliyordu. "Halkın önünde bayılırsan daha çok gülerim."

Ona dil çıkarıp bir prense yakışmayacak bir şekilde, orta parmağımı salladım. "Nişanlımla tanışacağım lan."

Kameralar ve sürekli gözlerin üstümde olması yüzünden, özellikle de dışarıdayken, sürekli geriliyor ve sahte tavırlara bürünmek zorunda kalıyordum. Bir prensin her daim mükemmel görünmesi gerekiyordu sonuçta.

"Sen eşcinselsin," dedi Takemichi ve saçımı düzeltti. "O yüzden de sakinleş biraz."

Annemin ağzından kaçırdığı tek konu, beşik kertmemin erkek olduğuydu ve bunu hiç kimseye söylemeyeceğime dair yemin ettirmişti. Benim hayatım boyunca, hiçbir çekim hissetmeyeceğim bi' kızla olmamı istemiyordu.

Ayrıca, modern bi' çağda yaşıyorduk ama hâlâ korku doluydu insanlar. Babama göre, bir erkekle birleşmem ürkek LGBT bireylerine ilham verecekti ve dünyaya örnek olacaktık.

Zaman gelince, en kusursuz gülüşümü takındım ve sanki kahrolası güneş yüzünden yamulmuyormuş gibi davranarak beklemeye başladım.

Neyse ki, kral ve kraliçe işi uzatmamıştı ve dakikalar içinde müstakbel eşimi görmüştüm bile.

Keisuke Baji.

Her tarafı dondurma kaplıydı ve şaşkınlığı öylesine barizdi ki kıkırdamadan edememiştim. Dev ekrandaki yüzüne bakakalmıştı. Tanrım, bu çocuk aşırı şirindi!

Okuldaki sert, serseri bozması haliyle en ufak bir alakası bile yoktu şu anda.

Ayaklanıp boğazımı temizledim. "İzninizle."

Benim için açılan yolda ilerleyip şaşkın çocuğun önünde durdum ve kocaman gülümsedim. "Selam."

Kehribar rengi gözleri, ağır ağır çevrildi bana. "Ha?"

En yakın arkadaşı, Kazutora Hanemiya, ona dirsek attı. "Prensle düzgün konuşsana, amcık!"

Kahkahamı tutamadım ve hâlâ şaşkın görünen Baji'nin bileğini yakaladım. "Gel erimemiş dondurma yiyelim."

Baji'yi arka tarafa doğru çekiştire çekiştire yürürken, kalabalığı kaplayan sessizliğe aldırmamıştım. Annemler bile şaşkınlık içindeydi. Müstakbel kocamın, ilk resmi etkileşimimizde dondurmayla kaplı olacağını bilemezlerdi sonuçta.

Kamera ve halktan uzaklaşır uzaklaşmaz ona mendilimi uzattım. Tanrım, öylesine şirindi ki onu yalayarak temizlemek istiyordum!

"Tanrım," diye uludu Mitsuya. "Annen sana şık giyinmem gerektiğini söylemedi mi?"

Baji, yanaklarını silerken gözlerini kırpıştırdı. "Az önce ne olduğunu açıklayın ulan."

Mitsuya, ona mendille vurdu. "Prens var karşında, prens."

Baji, dudak büktü. "Kıçımın prensi."

Takemichi, gülmeyi kesince ona durumu izah etmeye çalıştı ve bu sırada da Baji'den bolca küfür kazandı.

Kral ve kraliçenin önünde de sövmezdi umarım ama tepkileri öylesine komikti ki kahkaha krizine girmiştim. Önümde yerlere kadar eğilen, ezik bir zavallı yerine haşin Baji'yle evleneceğim için çok mutluydum.













kıçımın prensi || tokyo revengers  Where stories live. Discover now