the final

2.4K 284 310
                                    

// finale özel bol yorum gelirse çok sevinirim :") //

üç ay sonra

tw : yüksek dozda fluff

Chifuyu

Kahvemi yudumlarken, her an birisi beni tanıyacak ve Japonya'ya geri postalayacakmış gibi hissetmekten ne zaman kurtulacağımı sorguluyordum. İki haftadır, İsviçre'nin sakin bir kasabasında, Guarda'daydık ve şimdiye kadar hiçbir sorun yaşamamıştık.

Kahvesini alıp karşıma oturan Keisuke'yle gözlerimiz buluşunca tüm kaygılarımdan arındım ve kocaman gülümsedim. "Hoş geldin, sevgilim."

Dışarıdayken İngilizce konuşmaya özen gösteriyor, hiç kimseyle gereğinden fazla yakınlaşmıyorduk. Zaten, vaktimizin çoğunu yeni evimizde geçiriyor ve birbirimizi daha yakından tanımaya çalışıyorduk. Mutlu ve huzurluyduk.

Keisuke, çenesine dek kısalttığını saçını karıştırıp homurdandı. "Eczanedeki görevli İngilizce bilmiyormuş." Küçük poşeti ortamıza koydu. "Umarım, doğru kremi almışımdır."

Yeni kedimiz Peke J'nin sanat eserine çevirdiği kolunu nazikçe kremledim. "Seni tırmalamayı çok seviyor niyeyse."

Küçüklüğümden beri, kedilerle çok iyi anlaşırdım ve bi' kere bile pati yememiştim. En vahşi kedim Yuri, ortalığın amına koysa da bana zarar vermezdi asla.

Yanağımı okşayıp gülümsedi. "Seni incitmiyor neyse ki. Aksi takdirde, onu evden kovmam gerekirdi."

Hele hele.

Kahvelerimizi bitirince el ele çıktık dışarıya ve ağaçlardan yükselen eşsiz kokuları soluyarak yürümeye başladık. İkimiz de hayatımızın büyük bir kısmını Tokyo'da geçirmiştik ve bu yüzden de, İsviçre'deki doğallığı çokça büyüleyici buluyorduk.

Tüm bunları, Takemichi'ye borçluyduk. Onun yardımı olmasaydı, sarayı basan ruh hastalarının insafına kalır ve muhtemelen öldürülürdük ama gereksizce karamsar düşüncelere gömülmenin hiçbir anlamı yoktu. Hele de, Keisuke'ye sahipken.

"Artık okula gitmemek çok garip," diyerek sessizliği bozdu Keisuke. "Aptal ödevlerden ve boktan okul formasından kurtulduk."

Normalde, önümüzdeki kış mezun olacaktık zaten ama onu bozasım yoktu. "Ders çalışmayı asla özlemeyeceğim."

Alnımı öpüp kıkırdadı. "Okula dair özlediğim tek detay, bize tatlı hazırlayan kızlar. Beleş tatlı gömmeye bayılıyordum."

Kahkahamı tutamadım ve elini bırakıp beline sarıldım. "İnanılmazsın!"

Eski hayatımı özlemesem de, alışma süreci sancılıydı. Bir şeyleri kendi başıma yapmaya ve maskelerin ardına gizlenmeyi kesmeye alışmakta ciddi anlamda zorlanmıştım. Neyse ki, Keisuke işleri kolaylaştırmak için elinden geleni yapıyor ve çabamı destekliyordu.

Keisuke, başıma gelen en güzel şeydi.

Gülüşümden öpüp kıkırdadı ve yolun geri kalanını gülüşerek geçirdik. Sıradan, kendi halinde bir genç olarak yaşamak amma da güzeldi! Sevgilimle gönlümce takılıyor, hiç kimseye hesap vermek zorunda kalmıyordum.

Kedilerimizi mıncırıp mama ve su kaplarını doldurduktan sonra, bilgisayardan şarkı açıp mutfağa geçtik. Neyse ki, hazır noodle bu ülkede yaygındı da aç kalmıyorduk. Hamburger ve türevleri dışında, Batılı yemekleri sevmiyorduk pek.

Keisuke, beni süzüp alt dudağını kemirdi. "Aylar önceli halimizi hatırladıkça kafamı duvarlara vurmakla seni öpücüklere boğmak arasında bocalıyorum."

O günleri anımsadıkça nostaljik hissediyor, Keisuke'ye sımsıkı sarılıyordum. Çokça engel ve sorunla cebelleşmiş, eşsiz bir aşkla ödüllendirilmiştik.

Ah, sevgilimi tüm kalbimle seviyordum.

Mutfak kapısını kapatıp kucağına tünedim ve kollarımı boynuna doladım. "Bence, neyi seçmen gerektiğini biliyorsun."

Burnunu yanağıma sürtüp belimi kavradı. "Kalbimi fethetmek nasıl bir his, kralım?"

Utançtan kızarsam da, göz temasımızı sürdürüp dudak büktüm. "Aynısını sana sormalı, kralım?"

Gülüşüp dudaklarımızı kenetledik ve sımsıkı sarıldık. Evet, artık kraliyetle hiçbir ilişiğimiz kalmamıştı ve bi' nevi sürgündeydik ama ne önemi vardı ki? Sonuçta, birbirimize sahiptik ve hiç kimse bizi ayıramazdı.

Öpücüğümüz derinleşince ensesindeki tutamları okşamış, gövdelerimizi yapıştırmıştım ki alt dudağımı son defa çekiştirip geriledi. Yanakları koyu bir tona bürünmüştü. "F-fuyu..."

Yanağını şefkatle öptüm. "Sorun değil."

Omzuma sokulup daha sıkı sarıldı. "Hayır, sorun. Günün birinde, bu sorunu çözeceğim."

Saçını okşayıp içimi çektim. O gün için sabırsızlansam da, onu zorlamak ya da daraltmak istemiyordum. Sonuçta, önümüzde uzun bir ömür vardı.

sonunu getirebildiklerim arasındaki en minnoş kurgum bu sanırım :")
sonunu da ana temayı bozmadan getirmek istedim
buradaki bajifuyu'yu baya seviyorum btw

arayı fazla açmadan bi tane de özel bölüm yazacağım, o yüzden de kitabı kütüphanenizden kaldırmayın-




















kıçımın prensi || tokyo revengers  Where stories live. Discover now