3.4

2.3K 287 198
                                    

Baji

Wakasa'nın lanet kraliçenin ölümünü duyurmasının üstünden yaklaşık bir saat geçmişti ve Chifuyu hâlâ tek kelime dahi edememişti. Eşyalarımız araçlara taşınırken denize dikmişti gözlerini ve öylece kalakalmıştı. Muhtemelen, bir çeşit şok bataklığına savrulmuştu.

Ölümünün aniliği, sevinmemi bile önlemişti amına koyayım.

Chifuyu'nun yanağını öpüp kulağına eğildim. "Bebeğim, arabaya binmeliyiz."

Gözlerini kırpıştırıp alt dudağını kanatana dek dişledi. "Kral olmaya hazır değilim."

Dudağına kağıt mendil bastırıp gülümsemeye çalıştım. "Biliyorum, sevgilim."

Kaşlarını çatıp elimi hafifçe itti. "Düşünmem gerekiyor, Keisuke." Saçını karıştırıp omuzlarını düşürdü. "Alınma sakın, yalvarırım."

Onu kollarımın arasına alıp solgun yanaklarına öpücükler kondurmayı dilesem de yapamazdım. Hele de ortalık kraliyet görevlilerinden geçilmezken. Baş başa kalınca daha rahat davranabilirdik.

Gerçi, ona nasıl iyi hissettirebileceğime dair hiçbir fikrim yoktu...

Kaçmayı umduğu sikikliğin merkezine çekilmiş, kraliyetin tüm sorumluluğu omuzlarına yüklenmişti. Hem de, böylesine ani bir şekilde.

Takemichi'nin söylediklerine kafa sallayan Chifuyu'ya üzülüyordum. Zihninde dönen kaosu hayal bile edemezdim. Kedileri ve benimle sevgi dolu anlar geçirmekten başka hiçbir arzusu olmayan tuhaf bir prensken, aniden kral ilan edilmişti.

Ah, minnoş bebeğim...

Wakasa, boğazını temizleyince irkilmiştim. "Araç birazdan kalkacak ama öncesinde seninle konuşmam gerekiyor, Keisuke."

Başımı hafifçe salladım ve çalışanlardan uzakta bir köşeye geçtik. "Konu nedir, Wakasa?"

Eflatun rengindeki gözleri kaygı ve şaşkınlık doluydu hâlâ. "Eğitimin hâlâ tamamlanmadı, farkındayım ama yas dönemi geçince kralımızla evlenmek zorundasın. Chifuyu, evlenmeden resmi olarak tahta çıkamaz."

Chifuyu'yla evlenme kararımda nettim ama tarihin böylesine öne çekilip işlerin aceleye getirilmesi, panikleticiydi. En başından beri, lise bittikten sonra evleneceğimiz söylenmişti ve ben de kendimi buna hazırlamıştım.

"Dört gün sonra düğününüz yapılacak," diyerek yeniden böldü düşüncelerimi. "Hızlandırılmış bir eğitim vereceğim sana. Eksik kalan kısımları da zaman içerisinde hallederiz."

Dört gün mü?

Siktir, ne?

Yine de, bozuntuya vermemeyi denedim ve arabaya binene dek kusursuz nişanlı maskesinin ardına sığındım. Tanrım, baya baya dört gün sonra evlenecektim! Üstelik, düğün gecesi yaşanacakları düşününce göğüs kafesim sıkışıyordu...

Sevişirken rezil durumlara düşmekten daha fazla kaçamayacaktım anlaşılan.

Araba ilerlerken içini çekti Chifuyu ve başını omzuma yasladı. "Herkes tiksinecek benden. Boktan bir kral olacağım."

Beline sarılıp açıcı sarısı tutamları şefkatle öptüm. "Senden tiksinenin kafasını sikeyim." Belini okşayıp yakınıma çektim onu. "En muhteşem kral olacaksın."

Bir zamanlar senden tiksindiğime inanamıyorum, sevgilim.

Yeniden içini çekti. "Korkuyorum. Baya baya korkuyorum. Annemin bu şekilde aniden ölmesi, çok korkunç."

Kraliçenin bilinen hiçbir sağlık sorunu yoktu. Hatta, genç sayılırdı. Wakasa'nın hiçbir açıklama yapmaması da, durumu iyice kötüleştiriyordu.

Kahrolası kaltak, neden ve nasıl gebermişti acaba?

Alnına bastırdım dudaklarımı. "Seni asla bırakmayacağımı biliyorsun. Her adımda yanında duracağım."

Boynuma sokulup sımsıkı sarıldı. "İyi ki beni seçtin, Kei. Sen olmasaydın tüm bu boktanlığı kaldıramazdım."

Belini yeniden okşayıp içimi çektim. Paniğe yenilemez, sikik bir piç gibi davranamazdım. Chifuyu'yu korumak zorundaydım.

son olayları toparlayıp, tam olarak kaç bölüm tutacağından emin değilim, final yapmaya çalışacağım-











kıçımın prensi || tokyo revengers  Where stories live. Discover now