2.1

2.9K 340 592
                                    

tw : aşırı dozda fluff

Chifuyu

Alarmın sesi, kafatasımın en ücra köşelerinde bile yankılanmıştı resmen. Midem ağrıyor, başıma sancılar saplanıyor, göz kapaklarım kımıldamayı reddediyordu.

Alarmı kapatmaya çalışırken bolca homurdanmış, uyku ihtiyacıyla dolmuştum. Boktan ses aniden kesilince yorganıma iyice sarınacaktım ki çenemde yumuşak bir baskı hissettim.

"Günaydın," dedi Keisuke ve yanağımı okşadı. "Alarmın yaklaşık yirmi dakikadır çalıyordu. Artık uyanmalısın, Chifuyu."

Keisuke, yanağımı okşuyordu. Siktir, baya baya bana dokunuyordu.

Gözlerimi aniden açmamla, odaya dolan güneş ışıkları yüzünden acıya boğulmam bir olmuştu. Her bir renk, patlıyordu adeta.

Suratımı buruşturunca, güneşliği kapatıp geri dönmüştü. "Ağrı kesici buldum ama öncelikle kahvaltı yapmalısın."

Doğrulurken, baksırım haricinde tamamen çıplak olduğumu anlamış ve elimi ağzıma bastırmıştım.

Siktir, gece ne bok yemiştim ben? Neden bu vaziyette uyumuştum? Lenslerimi fırlatıp attıktan sonraki kareler, son derece bulanıktı ve başımdaki ağrı işleri iyice kötüleştiriyordu.

Yorganı çeneme dek çekip gözlerimi kırpıştırdım ve Keisuke'yi süzdüm. Bakışları bana kilitlenmiş, yatağımın birkaç santim ötesinde dikiliyordu. Çökmüş gözleri ve solgun yüzüne rağmen mutlu gibiydi ama neden?

Birkaç defa yutkundum. "Şey, neden giyinik değilim?"

Tanrım, sesim iğrençti. Votkayı diklemek kötü bir fikirdi sanırım.

Hayal kırıklığıyla doldu gözleri ve bakışlarını kaçırdı. "Geceyi hatırlamıyor musun hiç?"

Kaşlarımı çatıp başımı olumsuzca sallarken sancı artırmıştı. "İçip içip sapıtıp sizi rahatsız ettiysem özür dilerim, Baji."

Yanakları kızardı. "Asıl, benimle bu şekilde konuşman rahatsız ediyor." Arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. "Hele de ilk öpücüğümü almışken."

İlk öpücüğü mü?

Panikle ciyaklamış, elime ilk geçen tişörtü kaptığım gibi banyoya sıvışmıştım. Uzuvlarım sızlıyor, kalbim göğüs kafesime sertçe çarpıyordu.

Yüzümü buz gibi suyla yıkarken, anılar zihnime doluşmaya başlamış ve utançtan ağlayacak kıvama gelmiştim. Keisuke'yi unutmak için içmiş, sonrasında da sapıtıp çocuğun dudaklarına yapışmıştım!

Dudaklarıma dokundum. Bana karşılık vermiş, hatta ona sırnaşmama karşı çıkmamıştı. Tanrım, baya baya öpüşmüştük...

Belki de... o gemiye binmez ve benimle kalırdı.

Odaya dönünce şortlarımdan birini geçirdim üstüme ve diğer odadaki masada oturan Keisuke'nin karşısına geçtim. Yiyeceklere dokunmamış, camdan görünen manzaraya dikmişti kanlı gözlerini. Hiç uyumamış gibi görünüyordu.

Elimi enseme attım. "Gece için çok üzgünüm. Temaslardan hoşlanmadığınızı bile bile, haddimi aştım."

Masaya vurarak irkiltti beni. "Şu şekilde konuşmayı keser misin artık?" Sandalyesini alıp dibime oturdu ve titreyen elimi kavradı. "Hatırlayamıyorsan diye, sana karşılık verdiğimi söylemek istiyorum."

Çok da güzel karşılık vermiştin...

Ona ürkek bir bakış attım. "Bana ya da aşırı yakınlığa katlanamadığını sanıyordum."

Parmaklarını benimkine geçirip içini çekti. "Şu gemiden bahsettiğin andan beri, kafam allak bullak. Kırgın bakışlarını aşamıyorum." Çenemi kavrayıp gözlerine bakmaya zorladı. "Chifuyu, bana ne yaptığını bilmiyorum ama seni düşünmeyi kesemiyorum." Dolan gözlerini kırpıştırdı. "Şu anda bile kesemiyorum. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim ve ne yapacağımı cidden bilmiyorum."

Kalbimdeki kırgınlıklar azalmış, umut tomurcuklarına bulanmıştım.

Yanağına dokunacaktım ki elimi indirdim ama bileğimi yakalamıştı. "İstediğin kadar dokunabilirsin. Kendini tutmana gerek yok."

Yumuşacık, kızarık yanağını avuçlarken daha fazla detayı anımsamıştım. Beni kıskanmış, küfürlerime gülmüş ve saçımı yıkamıştı.

Keşke, vücuduma daha fazla dokunsaydın be sevdiceğim.

Alt dudağımı kemirdim. "Seni gerçekten de çok seviyorum ama korkuyorum da. Yeniden dengesizleşir ve bana nefret kusarsan kaldıramam."

Daha da kızardı. "D-denemek istiyorum, Chifuyu."

Yanağını okşadım. "Neyi denemek istiyorsun?"

Derin bir nefes aldı ve başını eğdi. "Bak, fobik falan değilim. Şimdiye dek, hiç kimseye ilgi duymamıştım ve çözmek için zamana ihtiyacım var." Parmaklarımı okşadı. "Bana soğuk davranmana ya da seni bir başkasıyla görmeye katlanamıyorum. Benim yüzümden üzülmeni de istemiyorum."

Bir çeşit rüyada falan gibiydim. Bu mutluluk... çok fazlaydı. Hele de gece yediğim bokların üstüne...

Ellerimi kavrayıp yeniden gözlerimin içine baktı. "Seni çok yordum, farkındayım. Bırak da bundan sonra ben çabalayayım."

En başından beri, ona sımsıkı sarılmayı dilemiştim ve kendimi daha fazla dizginleyebileceğimi sanmıyordum. Boynuna atlayıp güzel kokusuyla doldurdum ciğerlerimi. Tanrım, ona tutunmak mükemmeldi.

Belimi okşayıp sarılmama karşılık verdi. "Cidden, bana ne yapıyorsun?"

Kalp atışlarımı hissedebildiğine emindim çünkü ben de onunkileri hissediyordum. "Seni kendimden kurtarmayı denemiştim aslında çünkü bunu istemiştin."

Daha sıkı sarıldı. "Şu konuyu kapatalım mı?" Kolumu okşayıp geriledi. "Daha fazla soğutmadan yiyelim." Alnıma dökülen tutamları geriye yatırdı. " Sonra da, ağrı kesici alıp uzanırsın istersen."

Başımın ağrısını bile unutturdun be çocuk!

fazla tatlılar bence~













kıçımın prensi || tokyo revengers  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin