21.Bölüm: MEİMORA

393 55 107
                                    

"Meimora"

Seven times again when you are not awake
Seven times the flame, too much to take
The sky burns red against your skin
The world we know turns in the wind

⚔️

Selam kan güzellerim!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Selam kan güzellerim!

Hiçbir şey söylemeden bölüme alıyorum sizi. Bitince yorumlarda buluşalım...

⚔️

"Meraklı gözlerinizin oyulmasını istemiyorsanız, lanet bacaklarınızı buradan hemen uzaklaşmak için kullanın!"

Rhyvar yanında Jade ile Celesta ve kendisi için ayrılan odayı terk edip tüm hızıyla hanın koridorlarını ve merdivenleri aşıp Cise'nin odasının önüne vardığında nefes nefeseydi. Yorgunluk değil, endişe nefesini tıkamıştı. Violet, kapının önünde ufak tefek öfkeli bir fedai gibi birilerine bağırıp duruyordu. Neredeyse herkes Cise'yi seviyordu bu yüzden içeride neler olduğunu merak ediyorlardı. Aralarında Kayıkçı, Viedor ve ikiz kızlar da vardı.

"Yardım edebiliriz Violet, kötü görünüyordu," diye bir daha şansını denedi Kayıkçı. Onun endişesi sevgisinden değil yalnızca Cise'nin ne halt yediğiyle ilgili merakındandı. Eğer kadın kötü bir durumdaysa, sabırsızlıkla beklediği evlilik merasiminin üzerine gölge düşecekti, hatta belki de ertelenecekti. Onun için bile böyle bir durumda kızını bir Kara Savaşçı'nın kucağına atma sabırsızlığı, saygısızlık olurdu.

Violet, öfkeli bir homurtu çıkardı ağzını açar açmaz. Muhtemelen insanlığın göreceği en ağır küfürleri yiyecekti Kayıkçı ama Rhyvar karşısında belirdiğinde yalnızca rahatlamayla iç çekti.

"Suretler aşkına... Seni görmek istiyor, gir içeri hadi."

Rhyvar kapıya uzanırken duraksadı. "O iyi mi?"

Violet, koyu kirpiklerle çevrelenmiş gözlerini kapattı ve sırtını okşayarak içeriye iterken başını salladı.

Rhyvar odaya dalarken, ıslak kestane saçlarını iki eliyle arkaya doğru itti. Teninde kurumuş köpükler rahatsızlık veriyordu. Yaşlı Kan Avcısı'nın çatlayan sesiyle ve kuru boğazıyla mırıldandığı kelimeler hâlâ devam ediyordu.

"Geçmişim, şimdim ve geleceğimin kanları için kanıyorum. Bana bir işaret verin. Aynı topraktan doğduklarım, kanlarımızda akan kanlarım; kanımın tanrıçası, bildiklerinizi bilmeme, hatırlamama yardım edin."

Jade odanın bir köşesinde duvara yaslanmış duran ikizinin yanında geçtiğinde Rhyvar tabanları yere değmeden Cise'nin yatağının başında bitti. Bu sırada Cise, mırıltılarını başa sarmıştı. Yeşil gözleri ve zihni açıktı belli ki ama dili durmuyordu.

Zalim Ruhların Dansı (Kanın Şarkısı Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin