24.Bölüm: OKYANUSUN SONU, UÇURUMUN ZİRVESİ

448 55 78
                                    

"Okyanusun Sonu, Uçurumun Zirvesi"

I look inside myself and see my heart is black
I see my red door, I must have it painted black
Maybe then I'll fade away
and not have to face the facts
It's not easy facing up
when your whole world is black

I look inside myself and see my heart is blackI see my red door, I must have it painted blackMaybe then I'll fade away and not have to face the factsIt's not easy facing up when your whole world is black

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Selam güzellerim, keyifli okumalar♥️

⚔️

Alcard Rhyvar Zaolyen, kendisini daha önce hiç bu kadar tanrısı Zatafne'ye yakın hissetmemişti. Onun görkemli ve kudretli iblis soylarından; tanrı çeliğinden derisi, soğuk kanı ve olağanüstü kuvvetini taşıyan suretlerinden biriymiş gibi değil sanki bizzat tanrısının kendisi haline gelmiş gibi.

Acımasız Zatafne'nin öykülerdeki gibi, Sonsuz Tanrı'nın huzurundan kovulup geceyi sahiplenmek isterken Meimora'sını bulduğu an bir zamanlar var olduğuna inanılan kanatlarını neredeyse feda edişi gibi karnındaki yarayı bir fedakârlık sayıyordu Rhyvar. Kaldı ki, dahasını da feda edebilirdi. Annarithel'ın zamanında onlar için feda ettiği hiçbir şeye karşılık gelemezdi.

Kırmızılardan, ellerindeki mumlar ve kandillerden ibaret kalabalık Orson ve eşinin az sonra yapacağı son dansı görebilmek için birbirini ezerek ilerlerken, ateş böcekleri bile onların rüzgârlarıyla meydana çekiliyordu.

Violet onu bulabilmek için adını haykırırken elini, gömleğini kana bulayan yarasından çekti. Parmaklarına bulaşan sıcak kanı ovuştururken dişlerini sıktı.

Bunu yapabileceğini düşünmemişti, onu hançerleyebileceğini aklının ucundan bile geçirmemişti. Hayal kırıklığı ve üzüntüsü, bedenindeki acıdan daha şiddetliydi. Ama Rhyvar biliyordu. Nefret ettiği için değil; Rhyvar'ın yüreğindeki sevgiye, dışa vurduğu ve dizginlerini bıraktığı her şeye karşılık vermek üzere olduğu içindi. Öldürmek istediği için değil-ki istese o hançeri rahatlıkla kalbine saplayabilirdi- korktuğu için yapmıştı. Rhyvar'dan, sevgisinden ve başka bir yolun ihtimallerinden korkuyordu Annarithel.

Onu bulmalıydı. Bu gece onu elinden kaçırırsa bir daha asla ulaşamayabilirdi. Yaranın varlığını reddedip sırtını dikleştirdi Rhyvar ve hızla etrafına bakındı. Ne olursa olsun, bu gece onsuz dönmeyecekti. İnsan müttefiklerinin hepsini karşısına alabilirdi, ona dokunmak isteyeni baltalarıyla doğrayabilirdi. Birlik yeterince fedakârlık yapmıştı.

"Rhyvar! Kan kokusu alıyorum..." diye arkasından yaklaştı Violet, omzundan tutup çevirdiğinde gözleri karnına kaydı. "Suretler! Seni bıçakladı mı?"

Kael ve diğerleri de durdukları yere doğru atıldı. Violet öfkeden gözleri büyümüş, Şifacı'yı kolundan tutup çekiştirmişti. "Bir şey yap!"

Şifacı, Rhyvar'a uzandığında adam nazikçe onu durdurdu. "Hayır buna gerek yok."

"Seni, bıçakladı Rhyvar. Leş gibi kan akıtıyorsun. Ne demek gerek yok?" dedi Violet dişlerinin arasından.

Zalim Ruhların Dansı (Kanın Şarkısı Serisi 2)Where stories live. Discover now