"Sırların zinciri koptu
Bedel kanla yazıldı
Yükselmek için yeniden doğdu
Yıkımın kıvılcımları dört bir yana savruldu."
*
Tanrıça tahtına kuruldu, kanını akıttı ve yalnızca sustu.
Topraktan doğan bir Kan Avcısı, kanına yazılan kutsal kaderde...
Lay in your grave The bed that you've made Follow the blood Down down down
¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
⚔️
Gece yarısı pek çokları için tekinsiz bir vakitti. Ondan çekinenler için sağır edici bir sessizliği olurdu. Ay ışığı ve yıldızlar, gündüz vakti daha belirgin olan gölgeleri kendine has bir karanlığa boğar ve korkuları gölgelerin içinde beslerdi.
Ama geriye kalanlar için, kalbi gecenin gölgelerinde beslenenlerden korkmayı çoktan aşmış olanlar için gece yarısı gündüz vaktinden daha güvenilirdi.
Vaoryn Joredras; kanalizasyonun nemli yüksek kemerlerinden birine yaslanmış iri kıyım, adı Saleor olan Kara Savaşçı'nın büyüleyici bir sesle mırıldandığı gece şarkısını dinliyordu. Başı tam üstündeki rögar kapağına dönük gözleri kapalıydı. Anlattığına göre yaklaşık ellili yaşlarda olan Saleor'un merhum Zifir Usta'sı bir ozandı. Vakti zamanında seslerine sikkeler dökülmüştü. Kara Savaşçılar'ın diğer tüm haneler gibi İnsan Krallar'ın devriyle, unutulmaya yüz tutmuş inançları ve kanunları zaman içinde zayıfladığı için kafese dönen diyarda, aşka tutunmuştu adam. Kanunlarını ve doğumuyla kalbine işlenmiş buzdan yeminleri hiçe sayıp bir Kara Savaşçı kadınıyla evlenmişti. Ama çok geçmeden kadın yakalanıp, Zalaxvir'e hapsedilmişti. Kısa ve öz konuşmalarında, eşinin hepsine kök söktürecek kadar dirayetli olduğunu ve yaşadığına emin olduğunu söylemişti.
Gecenin bir sığınak oluşundan, ihtiyacı olanlara köstek değil dost oluşundan ve ona güvenenlere asla sırtını dönmeyişinden bahseden şarkıyı, karısına ithaf ettiğini biliyordu Vaoryn.
"Kaç tane kılıç taşıyorsun?"
Jade'in sesini duyduğunda, yavaşça gözlerini araladı Vaoryn. Sırtındaki ağırlıkları tartıyormuş gibi omuzlarını oynattı. "Dört."
"Al bunu, sırtımı ağrıtıyor hareket bile edemiyorum," diyerek siyah pelerininin sırtına gizli bir kılıcı çekip Vaoryn'e uzattı.
Vaoryn dudak büktü. "Sen benden daha irisin Jade, daha fazla ağırlık taşıyabilirsin."
Jade gözlerini abartılı bir tavırla devirdi. "Evet öyleyim ama zaten sırtımda asılı çuvalın içinde altı silah taşıyorum. Bir tane daha zulana eklemek seni yere mıhlamaz."
Vaoryn kılıcı alıp diğerlerinin yanına atarken, "Umalım da onlar için getirdiğimiz silahları kullanabiliyor olsunlar,"dedi.
Jadleen, bileklerine kadar uzanan kanalizasyonun sidik ve daha birçok mide bulandırıcı şeyi barındıran sularını şırıldatarak yanlarına yaklaştı. "İnan bana, acemiler teknik bilenlerden daha iyi dövüşürler. Çünkü kılıçlarını yalnızca kıçlarını kurtarmak için sallarlar. Ama önlerine çıkmamanı tavsiye ederim tabii, can derdine seni bile doğrayabilirler."
