34. Bölüm: ÖLÜM YOKTUR FEDAKARLARA

353 53 64
                                    


"Ölüm Yoktur Fedakarlara"

 Eradaie'nin tozlu ve baharatlı topraklarında, ölümüne terk edilmiş Ellyro Kovhed'i bulduğunda Annarithel o kimsesiz kız çocuğunu yalnızca korumak ve Zanosrit'e katmak istemişti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Eradaie'nin tozlu ve baharatlı topraklarında, ölümüne terk edilmiş Ellyro Kovhed'i bulduğunda Annarithel o kimsesiz kız çocuğunu yalnızca korumak ve Zanosrit'e katmak istemişti. Ama aynı kanı taşımasa bile kısa bir süre içinde uğruna canını ve mümkün olsa çok daha fazlasını vereceği kız kardeşi olmuştu. Ona bir kalbi olduğunu hatırlatmıştı. Artık birlikte büyüdüğü bir tilki yoldaşı ve bir kardeşi vardı. Kendi elleriyle ve ümitleriyle yarattığı bir aile.

Ellyro'yu kaybettiğinde, kalbinin parçalandığını ve yolunu yeniden yitirdiğini hissetmişti. Alcard Rhyvar Zaolyen ise o parçaları ellerine batsa bile toparlamış, bir bütün yapmış ve kalbinin yeniden atmasını sağlamıştı. Kalbinin atabildiğini Annarithel'a fark ettirmişti. Biri için, sevdiği adam için, sonsuza kadar sadık kalacağı aşkı için.

Ama bu, çok farklıydı. Kollarının arasında küçük bir Kan Avcısı çocuğu gibi kıvrılıp kaldığı adam kendi kanındandı. Kendi canının bir parçasıydı. Kanının kanıydı o adam.

Kaç kez bu anın hayalini kurmuştu, kaç kez onları Zalaxvir'den kurtarmayı umut etmiş ve kaç defa asla başaramayacağını kabullenip hayallerini yıkmıştı?

"Hep size ulaşmayı denedim, her şeyi sizin için yaptım. Güçlenmek istedim, karşımda kimse duramasın istedim. Gelecektim baba," diye çaresizce fısıldamaya başladı ansızın. Bilmeliydi, onlardan vazgeçmediğini bilmeliydi. "Gelecektim yemin ederim. Ama ben- Bir kız kardeşim vardı. Ve ben..." Daorel, kızının yanaklarını okşa da başını babasının kalbine yasladı, atışlarını duymak istiyordu. "Onu kaybettim. Ve bir şeyler değişti, ben değiştim-"

Sayıklamaya, ne dediğini bilmese bile konuşmaya devam edecekti ama babası omuzlarından sımsıkı kavrayıp uzaklaştırdı kızı kendinden. O kendisiyle aynı kehribar gözlere baktı, doyamıyormuş, inanamıyormuş gibi. Alnını alnına yasladığında, babasının fısıltısını teninin altında hissetti. "Biliyorum Kan Çiçeğim biliyorum. Her şeyi biliyorum, Ellyro'yu biliyorum. Bana anlattılar ve hiçbir açıklama yapmak zorunda değilsin. Sen yapman gerekeni yaptın, hayatta kaldın ve savaştın." Burnuna bir fiske attığında babasının güçlü gülümsemesi, bir dayanak gibiydi. Ruhunu sarsılmaz bir çeliğin sarmasıyla eşdeğerdi varlığı. "Doğduğun andan beri, senin annenin kızı olduğunu zaten biliyordum. Güçlü, yıkılmaz ve boyun eğmez. Eline, oyuncaklardan önce hançerlerini alacağını biliyorduk. Her zaman savaşacak bir şey bulacağını da."

Annarithel bir damla gözyaşını parmağının tersiyle silip buruk bir tebessüm verdiğinde, babası alnına sıcacık bir öpücük kondurdu. "Çünkü biz Orvira'lar her zaman savaşırız. Kan adına kanar, kan adına akarız."

Ah, Enhrecha aşkına... Kelimeleri, kalbine bir şarkı gibi geliyordu. İyileştirici ve sarsıcı.

"Yaptığım savaşmak değildi ama," dedi Annarithel sessizce, "Bir sınırı aştım ve sonrası yalnızca vahşetti. Güçlendiğimi sanırken, zayıfladım. Her şeyi gördüğümü sanırken, körleştim. Kendi karanlığımı severdim; intikam isterken, başkasının karanlığında büyüdüğümü öğrenene kadar."

Zalim Ruhların Dansı (Kanın Şarkısı Serisi 2)Where stories live. Discover now