40. Bölüm: SAVAŞ ÇIĞLIKLARI

405 42 83
                                    

"Savaş Çığlıkları"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Savaş Çığlıkları"

Pelerinin etekleri yüzyıllardır hiçbir ayağın değmediği tozlu ve taşlı, çürümüş sarmaşıklar ve kemiklerle dolu zemini süpürüyordu. Sivri kulakları arkasındakilerin kalp atışlarında ve adımlarının seslerindeydi. Hançer kadar keskin tırnakları saplanacak bir şeyin açlığıyla gerilmişti. Ametist gözlerini önündeki heybetli adamın beyaz alevler gibi parlayan saçlarından çekmiyordu. Meşalelerin ışığına çıkmıyordu, onun gölgesinde ilerliyordu. Her zaman böyle olmuştu ve her zaman böyle gidecekti.

Liderinin, aşığının, ölümün bile önünde diz çöktüğü efendisinin gölgesine karışacaktı son nefesine kadar.

Mümkün olmasa bile zihnindeki düşüncelere susturmak için kendi kendisine tıslıyordu. Şüphesini ve taş kesmiş yüreğine karışan korkuyu duymasını istemiyordu. O Zanosrit'in Mamba'sıydı. Kaderini tamamlamak için geri dönen Yağmacı Prens'in ölümcül müridiydi. Hiçbir şeyden korkmazdı. İhanet gerekiyorsa kaçmazdı. Kan dökülecekse tereddüt etmezdi. Amacı, yolu ve yazgısı için gerekirse canını bile verirdi.

Ama gözünün ucu liderinin yanında yürüyen beti benzi atmış oğlana kaydı. Zihin Cambazı da onunla aynı endişeleri ve tereddütleri paylaşıyor muydu merak ediyordu. Yoksa kudretli efendisi oğluna önlerindeki planı anlatmış mıydı?

Thallieos'u bambaşka ırkların ve yaşamların bulunduğu eski komşu kıtalarından ayıran kapıları bilirdi. Yüzyıllar önce mühürlenmiş kristal duvarlar. Hiçbir zaman açılmamış, hiçbir ziyaretçi sınırlarına dahi varmamıştı. Xathmoran'de göğü yaran bir dağın zirvesindeki Feyrilion ve Belliassis Kapısı. Ryendal denizlerin derinliklerine kilitlenmiş Enacarys Kapısı. Eradaie çöllerinin yuttuğu Mynthias Kapısı ve Morlaniar'da bulunan Conlegan Kapısı. Kaçının Thallieos'la beraber yükseldiği hakkında bir fikri yoktu.

Bir göz kırpışın bile duyulup, yankıya kavuştuğu; tepelerindeki dağların dişler gibi birbirine büküldüğü bu dar vadide yutkunmayı göze alarak karşısındaki dev yapıya baktı. Tek bir şeyden emindi. Bu dağların yamaçlarına kadar uzanan, yollarını bir duvar gibi bölen kara yapı Kadim Antlaşma Kapılarından biri değildi. Üzerine oyulmuş motifleri anlamsız, karman çorman ve bir hayli kadimdi. Kükürt, toprak ve kan kokuyordu. Metalimsi bir taştan yapılmıştı. Görkeminin altında karıncalar gibi kalıyorlardı.

Lideri, başını uzun saçları ayaklarına değene kadar geriye atıp kapıyı boylu boyunca süzmek için durduğunda arkasındaki takipçileri çıt çıkarmadan donup kaldı.

Elindeki meşaleyi, gözleri yuvalarında turlar atan oğluna uzattığında titreyen parmaklara küçümseyerek baktı kadın. Ne de büyük bir aşağılamaydı. Ne büyük bir hayal kırıklığıydı.

Adam uzun kemikli parmaklarını kapıya yasladığında zaferle dolup taşan iç çekişi kadına cesaret verdi. "Bizi Kadim Antlaşma Kapılarına getirdiğini düşünmeye başlamıştım ancak gördüğüm o kapılardan biri değil."

Zalim Ruhların Dansı (Kanın Şarkısı Serisi 2)Where stories live. Discover now