29.Bölüm: BABA, OĞUL VE TANRIÇANIN SOYU

427 53 141
                                    


"Baba, Oğul ve Tanrıçanın Soyu."

🩸

Didn't know the destination
Didn't know you'd come and take me away
You took my away
I fell into your illusion
Thought I saw the fire in your gaze
Then you took me away

Didn't know the destinationDidn't know you'd come and take me awayYou took my awayI fell into your illusionThought I saw the fire in your gazeThen you took me away

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Gözlerini kapattığı an yaşadıklarının azabı onu bulmadan, kâbusları peşine düşmeden huzurlu olmaya yakın bir uyku çekmeyeli çok olmuştu. Ama bu gece; bir zindanda, prangalara vurulmuş soğuk zeminin üzerinde olmasına, iç organlarından gelen zehir kokusunu almasına rağmen kendini bulabildiği azıcık sükunete teslim etmişti. O sükûnet, Alcard Rhyvar Zaolyen'in sıcaklığıydı.

Kaldı ki, Callidus'ın tüylerine gömüldüğü ya da kardeşinin gül kokusunu içine çektiği zamanlar dışında uyurken kimseyi yanına yaklaştırmamıştı. Deneyen olmuştu ama tek kazandıkları, yaratıcı küfürler ve hançerlerinin gözlerdeki parlayışıydı.

Callidus bir battaniye gibi bacaklarına sarılmışken, Rhyvar'ın hırıltılı nefeslerle yükselip inen göğsünün üzerinde uykuya dalmıştı. Kâbuslarını kovalamakla uğraşmamıştı, bunu onun yerine Rhyvar yapmıştı. Alnına kondurduğu öpücük, saçlarını okşayışı ve kollarını bedenine bir daha asla bırakmayacakmış gibi dolayışı yetmişti.

Bugüne kadar kimseye güvenmemiş, kimsenin etrafına çizdiği hayalet alevden duvarları aşmasına izin vermemişti. Şüphesiz, o alevleri geçmeye cesareti olan biriyle de hiç karşılaşmamıştı. -Yakınlıklarına rağmen geçmişte Leoraan bile o kadar yürekli davranamamıştı- Buna alışmak isterdi Annarithel. Dengi, eşiti; kendisinin zıttı olsa da tamamlayıcısı olan biriyle güzel uykuları paylaşmak isterdi.

Başı ve bedeni ansızın bir boşluğun içine düştüğünde uykusunda yüksek bir zirveden itilmiş gibi bir hisle gözlerini açtı. Mahmurluktan ve kanını kurutan zehirden ilkin ne olduğunu anlayamadı.

Callidus'ın iri cüssesini önüne siper ettiğini gördüğünde ve Rhyvar'ın acıyla karışık hırlamasını işittiğinde hızla doğruldu. Dengesini bulamayınca duvara çarptı.

En az beş Zansorit Rhyvar'ın üzerine atılmış, sürükleye sürükleye güç bela hücrenin dışına götürüyordu. Rhyvar ayak diriyor, sırtındaki yaraların yarattığı sarsıcı acıya rağmen zincirlerini birilerinin boynuna dolayıp, kırıp atmayı deniyordu ama o da Annarithel gibi güçsüz kalmıştı.

Annarithel Zanosritleri, bakışlarıyla kalplerini ezmek istiyormuş gibi izledi. "Yüz hafızamın iyi olması ne yazık ki hepinizin zararına."

Rhyvar kapıdan çıkarılırken, karnına birkaç yumruk yediğinde öksürerek öne büküldü. Doğrulduğunda Annarithel'a baktı. Bakışlarıyla anlaştılar, konuştuklarının, yaptıkları riskli ama ellerinde olan tek planın üzerinden sessizce geçtiler ve birbirlerine bir daha asla ayrı düşmemenin, daha fazla acı çekmemenin yeminini ettiler.

Zalim Ruhların Dansı (Kanın Şarkısı Serisi 2)Where stories live. Discover now