1 | New Neighboor

2.2K 246 410
                                    

Ağustos ayının bizi su gibi eritmek istediği sıcak bir günde yapabileceğim en eğlenceli şey; kuzenim Felix ile mutfak balkonunda oturup kola içerken caddeden geçen kızların berbat kombinlerini eleştirmekti. Buzdolabından yeni çıkmış kola bile bana dili yakan çay gibi gelirken içinde bulunduğum duruma lanetler ederek kızlara nefretimi kusuyordum hiç suçları olmadıkları halde.

Kolası biten Felix, teneke kutuyu elini sıkarak buruşturmuş ve sandalyesinin yanındaki çöp kutusuna atmıştı.

"Çok sıkıldım ben, daha fazla kombin eleştirisi yapmak istemiyorum. Artık zevk vermiyor."

Bıkkınlıkla arkama yaslandım.
"Al benden de o kadar. Gözlerim kanadı zaten. Aptal yaz sıcağında bile uzun kollu giyen kızlara bakarak kendime yazık ediyorum."

"Yuna'yı aradım, o açmayınca Hyunjin'e mesaj attım buraya gelmesi için, yüzme kursundaymış. Babası onu milli takıma sokmaya yemin etmiş olmalı."

Dudağımı ısırarak güldüm.
"Hwang amcaya bayılıyorum. Hyunjin'i kaslarından damlalar akarken görmek için mükemmel bir fırsat! Mutlaka izlemeye gitmeliyiz."

Felix ayağı ile ayak bileğime vurduğunda kola boğazımda kalmıştı, acıyla ayağımı tuttum.

"Dayıma söylerim seni, pis sapık."

Hala bitmemiş olan kutuyu onun kafasından aşağı boşaltmaya hazırlanmıştım ki duyduğum ses ile kafamı binanın önüne park eden araca çevirdim. Felix'i falan unutup nakliye aracının içinden inen adamlara odaklanmıştım. Felix de ayağa kalkıp balkondan aşağı bakmaya başladı.

"Boş daireye yeni biri mi taşınıyor?"

Sorusu ile omuz silktim, "Annem böyle bir şeyden bahsetmemişti. Gidip soralım." hızla balkondan ayrılıp salonda çamaşır katlayan annemin yanına ilerledim, "Anne, zemin kattaki daireyi birine mi kiraladın?"

"Evet? Ah! Doğru ya, bugün gelecekti. Aşağı inip bi' görüşmem lazım. Kalan çamaşırları katla Yoko."

Elbette babamın ve aptal erkek kardeşimin donlarını katlamak yerine annemin peşinden indim. Yeni komşuyu çok merak etmiştim. Bu apartman babama dedemden kalmıştı. En üst katta amcamlar oturuyordu. Bir alt katta biz, bizim alt katımızda aile dostumuz yaşlı tonton Yua teyze, zemin kat ise boştu. Şimdi kimin geldiğini öğrenme vaktiydi.

Felix de benimle beraber aşağı indiğinde annemi apartman kapısının önünde bir çocukla konuşurken bulduk. Bizim yaşlarımızda görünüyordu, daha net görebilmek için onlara biraz daha yaklaştık.

"Adın ne demiştin canım?"

"Sil- Ah, Seo Changbin efendim."

"Memnun oldum Seo Changbin. Annenle konuştum dün sabah, ilk üç aylık kiranı peşin yatırdılar. Okul bitene kadar kalacakmışsın zaten. O zamana kadar bize emanetsin, neye ihtiyacın olursa çekinmeden söyle, tamam mı?"

Seo Changbin denen çocuk saygı selamı verdikten sonra tebessüm etti. Onu göz hapsine alıp baştan aşağı süzerken bayılmamak için kendimle savaş veriyordum. Hippi tarzı bile giyinse yakışacak olan Hyunjin'den sonra ilk defa bu kadar çekici birini görmüştüm. Kaslarını belli eden beyaz tişörtü onun için özel olarak tasarlanmış gibiydi. Boynunda gümüş bir kolye ve parmaklarında gümüş yüzükler vardı. Siyah pantolonunun cep kısmında ise yine gümüş bir zincir takılıydı. Kol kaslarından bahsetmek bile istemiyorum. Geriye taranmış saçları yüzünün güzelliğini ortaya seriyordu.

Harika, apartmanımıza bir Yunan heykeli taşındı!

Felix'in beni dürtmesi ile ona döndüm. Fısıltı ile konuştu, "Çocuğu yiyecekmiş gibi bakmayı kes, yengem fark edecek."

Silver | Seo ChangbinWhere stories live. Discover now