15 | Drunk Flower

1.1K 151 282
                                    

"Güzel bir gün geçiriyorduk, yani ö-öyleydi. Ben 'arkadaş' lafına sinirlenip onu öpene kadar..."

Kuzenimin günü son anda nasıl bok ettiğini heyecanla dinlerken vanilyalı dondurma yemek gibisi yoktu. Ona da bir kaşık uzattığımda yüzünü buruşturarak elimi itti.

"Ya çek şunu gözümün önünden!"

Aynı Aiko... O da vanilyadan nefret ediyor. İki kuzen anca bu kadar benzeyebilir! Şey, ben ve Yuna biraz öyleyiz sanırım?

"Sen devam et, nasıl oldu tam olarak?" Maya'nın heyecanla sorması üzerine Felix derin bir iç çekti.

"Delikanlı, sevgiline çift bilekliklerinden almak istemez misin?"

Satıcı kadının sorusu üzerine Felix hafifçe gülümsedi. Tam ağzını açmıştı ki Sue'nin lafları ile söyleyecekleri boğazında düğümlenmişti;

"Yanlış anladınız ajumma. Biz arkadaşız."

Felix'in kalbinin kırılma sesi az ötedeki restoranın bulaşıkçısının kırdığı tabak sesleri ile eş değer oldu şimdi!

Kaşlarını çatarak Sue'ye baktı. Sue de ona dönüp bu sert ifadeye karşı şaşkınlıkla bakarken Felix onu orada bırakıp önden ilerlemeye başladı. Sue endişeyle arkasından baktıktan sonra satıcı kadına saygı selamı verip hızla Felix'in peşinden gitti.

"Felix! Beni bekle Felix... Felix?"

Sonunda onu kolundan tutup durdurmuş ve kendisine çevirmişti, "Neden beni duymamazlıktan geliyorsun?"

Felix gözlerini devirerek kolunu çekti, "Sue, ben çok yoruldum biliyor musun? Gerçekten çok fazla yoruldum."

"Ne... Neyden?"

Sinirle saçlarını geriye taradı Felix. Anlamamakta ısrarcı mıydı yoksa bilerek mi öyle yapıyordu bilmiyordu ama ciddi anlamda kalbi acımaya başlamıştı, buna daha fazla katlanamıyordu.

"Biz arkadaş değiliz, anladın mı?"

"Değil miyiz? Ama-"

"Neden değiliz biliyor musun?"

Sue'nin bir şey söylemesine izin vermeden içindeki öfke ve kanıtlama duygusu ile yüzünü avuçları arasına alıp dudaklarına kapandı. Sue şaşkına dönmüş bir vaziyette birkaç saniye öylece kalmış ardından Felix'i itmeye çalışmıştı. Felix dudaklarını hareket ettirip daha derin öpmeye başladığında Sue de hareketsiz kalmıştı ve bu Felix'e daha çok cesaret vermişti.

Geri çekilip alnını alnına yasladı ve baş parmaklarını hareket ettirerek yanaklarını okşadı Sue'nin.

"Bu yüzden güzelim... Bu yüzden biz asla arkadaş olmayacağız."

Sue zorlukla nefes aldı. Çok garip hissetmişti, ne diyeceğini bilmiyordu. Felix'in hisleri tahmin etmediği bir şey değildi ama bunu da beklemiyordu.

Deli gibi utanıyordu şu an. Felix'in ellerini yüzünden indirdi. Yutkunarak geri çekildi ve ilerlemeye başladı. Felix hayal kırıklığı dolu ifadesi ile arkasından bakıyordu.

"Sue gitme... Sue... Bu şekilde gitme lütfen! Bir şey söyle!"

Hayır. Ne dönüp arkasına bakmıştı ne de bir şey söylemişti. Sadece gitmişti. Felix de soluğu Yoko'nun kollarında alacağını bilerek ters yöne doğru ilerlemeye başladı.

Eğer hayatımızı simgelemenin bir yolu olsaydı bu kesinlikle bok emojisi olurdu.

Her defasında istisnasız olarak sıçmamızın başka açıklaması yoktu çünkü. Ya bizim sülalede lanet vardı ya da biz üç kuzen doğarken şansımızı annelerimizin karnında bırakmıştık. Küçükken kendimize yenilmez kuzenler diyip YuKoLix ismini takmıştık. Bence alnımıza LOSER yazıp etrafta dolaşsak daha mantıklı olurdu.

Silver | Seo ChangbinOnde histórias criam vida. Descubra agora