Gözlerimi zorlukla açtığımda baş ağrımın yok olduğunu fark edince rahatladım. Dünden beri ağlamaktan başım felaket derecede ağrıyor ve beni sinir ediyordu. Uyumak biraz olsun iyi gelmişti.
Yataktan kalkıp etrafa baktım. Öğle saatleriydi. Odada tektim, diğerlerinin evde olduğunu zannetmiyorum, ortam çok sessizdi. Bu iyiydi çünkü kimseyle iki kelime konuşacak halim yoktu. 3Racha'nın konser haberini gördüğüm andan itibaren kafayı tırlatmış vaziyetteydim.
Her şey bana komik olmayan bir şaka gibi geliyordu artık. Onu unutmak için Japonya'ya gelmiştim, şimdi ise onun da geleceğini öğreniyorum. Akıl alır gibi değildi... Sadece ne düşündüğünü merak ediyorum. Beni düşünmediği kesin, öyle olsa bu konserin gerçekleşmemesi için bir şeyler yapardı. Kabullenmeliyim ki müzik kariyeri onun için her şeyden önce geliyor. Eskiden de böyle miydi? Böyleydi ama ben mi fark edemedim? Hiç bilmiyorum...
Gözlerim ağrıyordu, ağlarken sıkmaktan. Yanaklarım şişmiş, rezil bir haldeyim. Kendime acıyorum.
Odadan çıkıp evi gezdim, gerçekten de kimse yoktu. Mutfakta kitap okuyan büyükanneme sorduğumda çocukların ayrı ayrı dağıldığını söyledi. Bunun üzerine gruba yazdım.
yoko
neredesinizyuna
ben ve Hyunjin merkezdeyizGahyeon avına çıktık
Konum paylaşmış
Sue ile Felix de yürüyüşe çıktılar
felix
gelmek ister misinyoko
hayır, evde takılacağımfelix
sen bilirsinama karar değiştirirsen çiftliğin ilerisindeki parktayız
Telefonumu cebime atıp mutfak masasına oturdum. Büyükannem gözlüklerini çıkarıp bana döndü, "Sana bir paket geldi, uyandırmak istemediğim için şuraya bıraktım."
"Paket mi? Ne paketi?"
"Bilmiyorum ki açmadım. Annenler göndermiştir belki."
Paketi koyduğu yerden alıp tekrar masaya döndüm. Üstünde hiçbir not ya da kimden geldiğini belli eden herhangi bir şey yoktu. Yavaşça bantları söktükten sonra kağıt paketi yırttım. Kutunun içinden çıkan şey ile gözlerim şaşkınlıkla büyüdü.
"Bu... Nasıl?"
Büyükannem her şeyden habersiz gülümsedi, "Ne kadar da tatlı bir elbise. Anneni arayıp bir teşekkür et."
Kitabını bırakıp mutfaktan çıktı. Ben ise öylece elbiseye bakmaya devam ettim. Bu, Yuna ve Maya ile çıktığımız gün beğendiğim beyaz elbiseydi. Arkası çiçekli önü sade olan bu elbiseye gördüğüm ilk an aşık olmuştum ama fiyatına göz devirip almadan çıkmıştım. Bunu bilen sadece kızlar vardı. İkisi de almayacağına göre bana nasıl gelmişti bu bana?
Elbiseyi kaldırıp biraz daha baktım, şoku üstümden atamazken kutunun içinde bir de kağıt olduğunu fark ettim. Hızla kağıdı alıp okudum.
O gün tesadüfen sizi mağazada gördüm, seni izledim. Bu elbise senin için tasarlanmış gibiydi ama almadın. Başka kimsede sende durduğu kadar güzel durmayacak olan bu elbise şimdi olması gereken yerde.
Sen de olman gereken yerde ol artık. Özledim...
-silver
Gözümden akan bir damla yaş kağıda döküldü. Yanağımı silip iç çekerek telefonumu elime aldım. Ellerim titrerken rehbere girdiğimde tereddüt ediyordum. Kolay olmadı ama yapmazsam belki sonrasında pişman olacaktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/297794670-288-k302388.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silver | Seo Changbin
FanfictionNotları her zamankinden düşük geldiği için yaz tatilinde Japonya'daki büyükannesini ziyarete gitmesine izin verilmeyen Yoko, eve kapanmış vaziyetteydi. Kuzeni Felix ile mutfak balkonunda oturup kola içerken caddeden geçen kızların berbat kombinlerin...