12 | I Know, It's Love

1.4K 173 389
                                    

Uyandığımda yumuşak zemini hissettim ve odada olduğumu anladım. Gözlerim tamamen açıldığında yavaşça kalktım, bize verilen odada değildim. Etrafa bakınca az ilerideki yer yatağında yatan Hyunjin'i gördüm. Burası Changbin ve Hyunjin'in kaldığı odaydı. Changbin ise odada yoktu. Onun omzunda uyuya kaldıktan sonra beni buraya taşımış olmalıydı.

Neden kendi odama götürmediğini merak ediyordum, saçlarımı toplayıp yavaşça ayağa kalktım ve birkaç esneme hareketi yaptım. Hyunjin'in üzerini örttükten sonra odadan çıkıp tahta zeminde ilerledim ve bizim kapıyı açtım. İçeri bakınca yüzüme kocaman bir tebessüm yerleşti.

Planım tıkır tıkır işlemiş.

Felix ile Sue tatlı tatlı sarılarak uyuyorlar, delireceğim!

Hemen fotoğraflarını çektim, onları uyandırmamaya dikkat ederek odadan çıktım. Peki ama Changbin neredeydi?

Min Ho ile Felix aynı odada kalıyordu, Felix şu an bizim odada olduğuna göre Changbin de onun odasındadır diye düşünerek soldaki kapıya ilerledim. Doğru tahmin; Changbin buradaydı.

İçime kocaman bir huzur dolarken yanına ilerledim parmak ucumda, yatağın yanına oturup ona doğru eğildim ve yüzünü incelemeye başladım. Masum masum uyurken o kadar sevimliydi ki onu öpmemek için kendimi zor tutuyordum.

Kalbim gerçekten yerinden fırlamak üzereydi, içimde bir garip gıdıklanma hissi vardı karmaşık duygular içerisindeydim. Hem kocaman gülümsüyor hem de aptalca ağlamak istiyordum. Üstelik neye ağladığımı bilmiyorum. Bu hisse aşina değilim.

Ne olduğunun farkındayım.
Biliyorum, bu aşk. Bunu artık biliyorum. Basitçe hoşlantı diyip geçemem, elimde olmadan duygularım ciddiye bindi ve ben bundan korkmaya başladım. Bu çocuk ne ara benim için bu kadar önemli oldu? Niye böyle delicesine sevmeye başladım onu? İlk günden beri aklımdan çıkmaması artık yorucu bile değil.

Derin bir iç çektim. Sonumu bilmiyorum. Mutlu ve fiyaskodan uzak bir ilişkim mi olacak, yoksa Yuna ve Felix gibi platonik zavallılar mı olacağım?

Elimi Changbin göğsüne yasladım, kalbinin üzerine getirdim. Bir gün benim için atacak mısın?

İçimde bir sızı hissettiğimde orada daha fazla oyalanmadan çıktım. Sabah sabah aşk acısı çekmeye niyetim yoktu. Üzerimi değiştirmek için bizim odaya girdim. Tatlı çifti rahatsız etmeden perdeyle kapatılan kabinde hızlıca giyindim. Diğerlerini kahvaltıya çağırmak için harekete geçtim. Bu akşam gidecektik, vakit kaybetmeden tüm günü değerlendirmemiz gerekiyordu.

☀️☀️☀️

Keyifli bir kahvaltı eşliğinde gülüşlerimiz havaya karışıyordu. Buranın her şeyini çok sevmiştik. Eski kültür kahvaltı mükemmel bir başlangıç olmuştu sabaha. Çubuklarımı ramen kasesine götürdüğümde Changbin'in kendi kasesinden benimkine et parçaları koyması ile şaşkınlıkla ona baktım.

"Demin baktım tırnaklarında beyaz lekeler çıkmış, protein eksikliğinden kaynaklanıyor bu. Bolca ye."

Basit bir hareket.
Sadece endişe. Ama bu bile kalbimi rayından çıkarmaya yetti. Yaptığı her şeyde böyle hissediyorum, kendimi sınırlayamıyorum. Ona olan tüm kırgınlığım geçmişti resmen, başkası olsa ömrümün sonuna kadar unutmazdım. Silver'a dayanamıyordum...

Bu çok da iyi değildi. Onun, benim için bir zaaf haline gelmesi bana zarardı. Yoongi'de yaptığım hataları yeniden yapmak istemiyorum, bu yüzden duygularımı kontrol altına almayı deneyeceğim.

"Teşekkür ederim. Biraz su ister misin?" diye sorarken boş bardağını elime aldım, suyunu doldurup önüne koydum.

Cidden korkmaya başlamıştım. Kahvaltı boyunca yaptığı her harekete, söylediği her söze o kadar çok dikkat etmiştim ki elimde olmadan, kendime acıma raddesine gelmiştim artık. Sıradan bir bakışına bile dünyaları sığdırmaktan vazgeçmeliydim. Onu sevmeyi bırakacağım demiyorum, ama bence bir sınır koymalıydım. Kontrolden çıkmaya başlamıştı çünkü bu durum. Ya da çoktan çıkmıştı ama ben yeni fark ediyordum.

Silver | Seo ChangbinTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang