31 | College & New Friends

705 119 261
                                    

Finale az kaldı annecim azıcık çoğaltın şu yorumları :((

☀️☀️☀️

Büyükanneme sımsıkı sarılıp kokusunu içime çektim. Bir buçuk ayın sonunda Japonya'dan ayrılıyorduk. Annemlere kalsa haziran biter bitmez dönecektik ama konuşup iki hafta daha kalmak için ikna etmiştik ve şimdi dönme vaktiydi.

Büyükannem yüzümü elleri arasına aldı, "İlk tatilde yine gelin tamam mı?"

Buruk bir tebessümle kafamı salladım, "Sen de gel. Babam eğer gelmek istersen biletini hemen alabileceğini söyledi."

"Gelirim kuzum. Dikkat edin kendinize, kimseye karışmayın kimse de size karışmasın."

Bir Suzuko Mishuo atasözü; kimseye karışma kimse de sana karışmasın.

Sık sık annemden de duyardım bu lafı...

Benden sonra Felix, Yuna ve Hyunjin de onunla vedalaştı. Havaalanına giden otobüse bindik. Birkaç saatin sonunda evimde olacaktım. Odamda. Kabuğuma çekilip tüm duyguları kendi içimde yaşadığım yerde...

☀️☀️☀️

"Silver?"

Beni duymadan ilerleyen bedene baktım, arkasına bakmadan gidiyordu. Öylece durmayıp peşinden gittim. Etraf çok karanlık ama onu görüyordum. Adımlarımı hızlandırdım.

"Silver! Beni bekle!"

İleride kocaman bir ışık vardı, aynı zamanda birçok insanın sesi duyuluyordu. Durdu, yavaşça bana döndü.

"Gitmem lazım Yoko, beni bekliyorlar."

Yutkundum. Birkaç adım atarak ona yaklaştım ve sesin kaynağına baktım. Kalabalık... Herkes tezahürat yapıyor, onu çağırıyor. Geniş bir sahne ve ışıklar.

Tekrar ona baktım.
"Gitme Silver. Buradan dönüş yok."

Elimi uzattım, "Birlikte kaçalım." dediğimde tereddüt ederek elime baktı. Yavaşça elini uzattığında hızlanan kalp atışlarımı hissediyordum.

Tam elimi tutacaktı ki, nereden geldiğini bilmediğim bir mikrofon avucuna yerleşti. Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Yine engel çıkmıştı.

"Yoko, benim yerim orası."

"Hayır..." mikrofonuyla birlikte çekti gitti. Alkışlar eşliğinde sahneye çıktı. Önündeki kalabalığı bana tercih ettiği gerçeği yüzüme tokat gibi çarptığında yer ayaklarımın altında kaydı sanki. Boşluğa düşüyordum. Changbin de yok olmuştu, hayranları da. O koca sahne benim başıma yıkıldı. Titrediğimi hissettiğinde zihnim bulanıklaşıyordu...

"Yoko... Yoko?"

"Yoko!"

Kan ter içinde uyanıp yatakta doğrulurken nefes nefese kalmıştım. Beni uyandıran Felix hızla önüme oturdu, "Ne oldu! Kabus mu gördün?"

Dediklerini algılamam mümkün değilken bana uzattığı suyu zar zor içtim. Hala nefeslerim düzensizdi. Felix bana sarıldığında kendime gelmiş ve ağlamaya başlamıştım.

"Uyandın Yoko, uyandın ve bitti. Her ne gördüysen gerçek değildi."

Kendimi geri çekip kafamı iki yana salladım, "Gerçekti. Changbin gitmedi mi? Gitti! Tıpkı rüyamdaki gibi o sahneyi seçti."

"Bak..." yüzüme yapışan saçlarımı geri iterek elini yanağıma koyduğunda bunun beni rahatlattığını biliyordum, "Sadece son olayların etkisinde kaldın. Ama geçti, şuraya bak odandasın! Her şey normale döndü. Birkaç hafta sonra üniversiteye başlıyorsun, yepyeni bir hayatın olacak. Lütfen, o çocuk için daha fazla yıpratma kendini."

Silver | Seo ChangbinOù les histoires vivent. Découvrez maintenant