Min Ho & Maya Special Episode

685 88 80
                                    

Geçiş bölümüdür, keyifli okumalar 🧡☀️

Min Ho otobüsten inen sevgilisini gördüğünde önünde çaprazladığı kollarını açıp kocaman gülümsedi. Hızla ilerledi. Maya valizi ile son basamağı da zorlanarak inince görmüştü Min Ho'yu. Valizini hiç umursamadan bırakıp Min Ho'ya koşarak boynuna atladı. Min Ho kahkaha atarken Maya'nın bacaklarını beline dolamasına yardım etti.

Elini kızıl saçlara götürerek okşamaya başladı. Maya her zaman ki gibi çilek kokuyordu.

Min Ho onu indirip alnına dudaklarını bastırdı ve geri çekilip yüzünü avuçlarının arasına aldı.

"Hoş geldin güzelim."

"Seni çok özledim!"

Min Ho güldü, Maya'nın elini tutup valizini aldı. Arabasına ilerlediler. Evine doğru yol aldılar.

"Nasıl geçti yolculuk?"

"Sabırsız! Sürekli muavine daha ne kadar yolumuz kaldığını sordum, adam bıktı benden."

Min Ho kıkırdayarak kaşlarını çattı, "Gören de yıllardır görüşmüyoruz sanacak."

"Beş ay beş yıl gibi geldi bana. Sana o kadar alıştım ki Seoul sensiz çok boş geliyor."

"Emin ol ben de Tongyeong'da ilk defa bu kadar yalnız hissettim. Sahi, anneni nasıl ikna ettin?"

"Mishil'i çok özlediğimi, kız kıza tatil yapmayı çok istediğimi söyledim. Üniversite sınavını da kazanınca beni göndermemesi için hiçbir sebep kalmadı. İşin kötü tarafı; Mishil ile birbirimizden zerre haz etmeyiz!"

Kahkaha atan Min Ho iliklerine kadar Maya'yı özlediğini hissedebiliyordu, "Ona nasıl dayanacaksın peki?"

"Eh, seni görmek istiyorsam onunla aramı iyi tutmam gerekir. Şanslıyız ki aynı ilçede yaşıyorsunuz. Hem annesi beni çok sever, o konuda rahatım."

"İyi o halde."

Önce Min Ho'nun evine gittiler. Maya birkaç eşyasını buraya bırakmıştı. Bu şehirde tek akrabası olan annesinin kuzenine söylediği ufak bir yalan vardı; çok yakın bir arkadaşı da burada yaşıyordu ve Maya ara sıra onda kalacaktı.

Eh... Bu arkadaşın Min Ho olduğunu bilmesine gerek yoktu.

Min Ho dışarı çıkmayı önermişti fakat yol yorgunu olan Maya sadece uzanmak istiyordu. Böylece ikisi en sonunda sarılıp uzanırken bir filme bile gerek duymadan birbirlerini dinlediler.

"Çocuklar nasıl?"

"İyiler. Dün Japonya'ya gittiler onlar da. İkimiz de onlarla gitseydik ne güzel olurdu..."

Min Ho iç çekti.
"Öyle. Sadece üçü mü?"

"Hayır, Hyunjin ile Sue de gitti. Aigoo~ Zavallı Hyunjin, sırf Gahyeon için gitti o da. Hala vazgeçemedi."

"Gahyeon da mı Japonya'ya gitmiş?" diye şaşkınlıkla sordu Min Ho, Maya'nın saçlarını okşarken. Maya olumlu anlamda kafasını salladı, "Arkadaşları ile tatil için gitmiş o da. Hyunjin de belki bir ihtimal onu görürüm umuduyla işte..."

"Anladım. Ya Changbin ile Yoko? Hala barışmadılar mı?"

Modu hızlıca düşen Maya, arkadaşının son birkaç aydır yaşadığı sıkıntıları hatırlayıp iç çekmişti. Yoko gözleri şişene kadar ağlarken Yuna ve Sue ile onun yanında olmaya çalışmıştı ama Yoko kimsenin kendisini o halde görmesine izin vermiyordu. Maya bunları düşününce onun için dertleniyordu.

"Hayır, barışamadılar."

Sıkıntı buydu işte. Barışmamak değildi onlarınki, barışamamaktı.

Silver | Seo ChangbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin