33 | Still Love You

846 121 210
                                    

Bugünkü konular üzerinde bir saat kadar tekrar yaptıktan sonra odamdan çıkıp mutfağa girdim. Akşam yemeği yiyeli çok olmuştu ve canım abur cubur istiyordu.

Soğuk latte ve çikolatalı kurabiyelerimi hazırladıktan sonra odama döndüm. Telefonumdan bir komedi programı açtıktan sonra yatağıma oturup arkama yaslandım.

Lattem ve kurabiyelerim azaldığında saate bakmak anca aklıma gelmişti. Yok artık! Gece 2... Beş saattir bu programı izlemek bünyeme fazla gelmiş olacak ki telefonu kapatıp bardakla tabağı çalışma masamın üzerine koydum. Bizimkiler uyumuş olmalıydılar.

Yarın hafta sonuydu neyse ki. Son derece rahat pijamalarımı giydikten sonra uyumaya hazırlanmıştım ki telefonuma gelen bildirim planı değiştirdi.

Han Jisung;
Merhaba Yoko
Oldukça geç bir saat olduğunun farkındayım ama hemen konuşmamız gerek.
Yüz yüze

Kaşlarım anında çatılmıştı. Bu çocuk saatin farkında mıydı? Dışarı çıkmam mümkün değil ki, annem anında fark eder!

Choi Yoko
Jisung saat 2
Buradan söylesen olmaz mı

Han Jisung
Aşağıdayım ben
Changbin hyunga bi' uğramıştım
Gitmeden seninle konuşmak istedim
Gerçekten acil

Tamam; sanırım apartmana çıksam annem uyansa bile durumu açıklayabilirim. Jisung beni boş yere çağırıyor olamazdı.

Choi Yoko
Pekala ama sadece beş dakika

Han Jisung
Tabii ki!

Şarjı azalan telefonumu şarja taktım ve üzerime bir hırka geçirip sessizce odadan çıktım. Evden adeta bir salyangoz yavaşlığıyla çıkarken anahtarımı da cebime atmıştım. Zemin kata indiğimde Jisung sırtını duvara yaslamış beni bekliyordu. Önünde durdum, bana döndü ve gülümsedi.

"Uzun zaman oldu, nasılsın?"

"İyiyim, ya sen? Ünlü tripleri yaparken seni tanımayan olmamıştır umarım?" diyerek dalga geçtiğimde o da güldü, "Şarkılarımızı dinlemeyenler bile AVM'lerdeki afişlerimiz sayesinde bizi tanıyorlar, öyle bi' trajediye denk gelmedim henüz. "

"Sorma," gözlerimi devirdim, "her yerdesiniz." tekrar güldü.

"Neyse Jisung, ne konuşmak istiyordun?"

Gözleri arkamda bir yere kaydı, endişeli olduğunu düşündüm bir an için çünkü göz bebekleri titriyordu. Baktığı yere dönmek istediğimde anında omzumdan tutarak buna engel oldu, "Şey! Sadece... Şeyi konuşmak istedim..." hala arkaya bakıyordu.

"Jisung tuhaf davranıyorsun?"

"Aish... Şimdi!"

Ne şimdi diye sormama fırsat kalmadan arkamdan birinin uzanıp elini ağzıma kapaması ile beynimde şimşekler çaktı. Tam o sırada Changbin'in kapısı açılmıştı ve sesinden anladığım kadarıyla beni tutan kişi Chris'ti. Lanet! Tuzağa düştüm!

"Lan acele et biri gelecek!" Jisung, Chris'e bağırdı. Changbin etrafı kontrol ediyordu. Kurtulmak için debelenirken çoktan Changbin'in evine doğru sürüklenmeye başlamıştım bile. Resmen kaçırılıyorum! Tamam, evim hemen üst katta ama yine de!

Beni eve soktuktan sonra Changbin yakalamış ve bağırmaya başladığım anda bu sefer onun tarafından susturulmuştum. Elbette buradan kurtulacaktım, o zaman üçünün de elimden çekeceği var!

"Changbin, sana kolay gelsin kardeşim. Arayı düzeltmeden bizi arama." Chris nefes nefese konuştu.

Jisung, "Aynen! Zaten bir süre tatildeyiz, yurda gitmeye de gerek yok. Hallet şu işi, bıktım acıklı şarkılar söylemekten!"

Silver | Seo ChangbinWhere stories live. Discover now