28. Bölüm

11.2K 485 83
                                    

Selamün aleyküm canlar

Nasılsınız?

Sizce ben 27. Bölümü texting yazacağımı unutup saatlerce düşünüp bir sürü şey yazdıktan sonra 26. Bölümü yayınladıktan sonra texting yazacağımı fark etmiş miyimdir?

Bence etmişimdir

Neyse yine de iyi oldu bu bölümün yarısı hazır etmiş oldum.

Okudukları halde oy vermeyen arkadaşlar var lütfen oy verir misiniz? İhtiyacımız var.

Keyifli okumalar.
........................................................................

Asya'dan

Şu an babamın zoruyla bütün apartman olarak çardakta kahvaltı yapıyorduk. Tutturdu 'komşularınla tanışacağım' diye dedim 'onlar asker işleri vardır' 'sabahtan yaparız' diyor. Ben normal değilim ki ebeveynlerim normal olsun.

Saynur kolunda ki saate bakıp hızla yerinden doğruldu. Bütün gözler ona dönünce "Sohbetinize doyum olmaz size afiyet olsun ben kaçıyorum." Demesiyle kaşlarımı çattım. Hafta sonu olduğu için hastaları 9'da gelecekti fakat saat şu an 7.30'du. Evet delirmiş gibi saat 7'de dışarda yemek yiyorduk. "Ama 1.5 saat var." Bakışlarını bana çevirip "Bir tane hastam var ona söz verdim oyun oynayacağız." demesiyle bu sefer aklima gelen başka bir soruyu sordum "Çocuğu sabahın köründe kaldıracak mısın?" Dememle yüzü düştü. Yanlış bir şey mi demiştim "Ağrıdan saat 6'da uyanıyor daha da uyuyamıyor ve ağlıyor bende aklını dağıtmak için oyun oynayacağım." demesiyle üzülmüştüm. Allah bilir kaç yaşında hastalıklarla uğraşıyordu. Yiğit Alp "Kaç yaşında?" Diye içimden geçeni sormasıyla şaşkınlıkla ona bakıp tekrar Saynur'a döndüm. " 5 yada 7 olması gerekiyor tam emin değilim." bu sefer Melik atıldı. "Hayali asker olmakmış biliyorum o çocuğu." Dedikten sonra tabağından bir zeytin alıp çiğnerken bir anda tükürdü. Çekirdek bir anda Meriç'in yüzüne gelmişti. Meriç sinirle yüzünü sildi tam Melik'e yükseleceği an "Durun durun aklıma bir şey geldi." deyip Yiğit Alp'lere döndü "Hadi siz bugün çocuğu ziyarete gelin hem mutlu etmiş olursunuz hemde pazartesi ameliyatı var onu motive edersiniz." demesiyle hızla Yiğit Alp'lere döndüm. Meriç cevapladı "Tabi geliriz ama bugün olmaz yarın olur en iyi." Demesiyle tam alkışlayacağım zaman kendime gelip elimi çenemin altında tuttum. Herkes onaylarken herkesin ağzından tamam çıkmıştı. Tabii ki peşlerine takılacaktım.

Saynur ceketini alıp giderken annem arkasından seslendi "Ya Saynur bir deri bir kemiksin üflesek düşeceksin keşke ekmek arası bir şey yapıp eline verseydim" demesiyle nispet yaparcasına annemi onayladım. Bana ters ters bakıp "Yok Ceyhan sultan ben iyiyim sen bir dön kızına bak yapıyor yapıyor bana yediriyor ama kendisi yemiyor hem ben Aral ile de yaparım kahvaltımı." Demesiyle Aral o küçük çocuk olmalıydı. Annem bana dönmesiyle topu bana attığını fark ettim. Allah seni islah etsin Saynur emi. Anneme dönüp "Yok anne ben yiyorum ama her yaptığım yemekten ağzıma bir şeyler attığım için çok acıkmıyorum. Hem Saynur yese ne işe yarar hastane de oradan oraya koşarak yakıyor ama ben öyle miyim?" tepkime ben ve annem hariç herkes gülerken kendimi sıkıyordum eğer gülersem ihale bana kalırdı. Saynur arabasına binip giderken annem bana döndü "Kendin gibi arkadaşların var. Hepsi ayrı manyak." demesiyle annem hariç herkes kahkaha atmıştı.

Saynur'dan yarım saat sonra diğerleri de kalkmıştı. Hızlıca çardağı toplayıp odama geçtim ve üzerime rahat şeyler giydim.

Bugün annemleri gezdirecektim.

~Saatler sonra~

Gaziantep'in altını üstüne getirmiş bir şekilde eve dönmüştük. Üzerimi değistirip kendimi kedilerin arasına attım. Annem ise mutfağa geçmişti. Babam ise tekli koltukların birine oturup telefonla ilgilenmeye başladı. Telefonumun çalmasıyla hızla cebimden çıkardım. Arayan Saynur'du. "Alo." deyip karşı taraftan ses bekledim "Alo Asya." Demesiyle sırıttım "Efendim evimin direği." Dediğim şeyle gülüp "Hazırlan bir düğüne onur konuğu olarak katılacağız.". demesiyle bir beş saniye duvara bakıp algılamaya çalıştım sonunda algılayınca "Ne! Ne düğünü ya ne onur konuğu oğlum sabahtan beri geziyorum ayaklarıma kara sular indi ben gelmim." Dememle karşı taraftan derin bir of sesi yükseldi "İtiraz istemiyorum Asya benim için şık bir şeyler ayarla kendinde süslen oturacaz zaten kalkıp da halay çekmeyecez." demesiyle aslında başından beri sormam gereken fakat sormak aklıma gelmeyen soruyu sordum "Kimin düğünü bu?" diye sordum. Birkaç hışırtı sonrası "Gaziantep'te işe başladığım ilk hastam kendisi çok ağır bir tümörü atlattı ve bugün düğünü var beni de onur konuğu olarak çağırdı." Açıklamasıyla aydınlanmış bir yüz ifadesi ile "Heeee anladım ama kanka onur konuğu sensin ben ne alaka?" Tekrar bir of sesi yükseldi. Of Trabzon'da neyse neyse vurmayın canım acıyor.

Fındık Güzeli-TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin