48. Bölüm

3.5K 264 281
                                    

Selamun Aleykümmmm canımın ciğerleri

Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat

Valla beni soruyorsanız benim kafa tuhaf bir iyi şey oldu ama herhangi bir şey olacakdi

Mentalim çok kötü kahkaha atarak ağlamak istiyorum ama merak etmeyin iyiyim

Etkileşim aktif olamadığım için maalesef ki düştü bu beni bi' tık üzüyor ama bence eski etkileşime geri döneriz insAllah

Size keyifli okumalar ben de gidem bölüm yazayım.
...........................................................

Asya'dan:

Ben eve girerken diğerleri Ali amcayı ve Akın'i almış aşağıya iniyordu hiçbiri ile sohbete girmeden kendimi direkt odamdaki banyoya attım, banyonun kapısını kilitledikten sonra kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Kafamdan aşağıya suyla beraber göz yaşlarımda süzülüyordu.

İnanamıyordum, tamam haklı olabilir canımızın tehlike de olduğu bu şey de dalgaya almamam gerekirdi ama Ali amcanın kalbi vardı ve bunu yapmam gerekiyordu hem onlar her şeyi planlamışlardı gayet de güzel bir plandı. Karadeniz'e girişler çok zordu her yer ağaç kaynadığı için teröristlerin saklanacak çok fazla yeri vardı bu yüzden ekstra korunaklı bir alandı.

Hayır bunları da geçtim benim böyle bir kişiliğe sahip olduğumu biliyordu hatta beni bu huyumdan dolayı sevdiğini defalarca söylemişti ve şimdi gelip böyle davranması bilmiyorum acayip kırmıştı.

Daha fazla düşünmeden hızla duş alıp çıktım. Üzerime bir şeyler geçirdikten sonra kızların yanına gidip hem onlara yardım ettim hem de olan bitenden bahsettim.

Nehir elindeki hırkayı kenara bırakıp hızla bana döndü "Ne demek 'biraz büyü' döverim ben bunu" dediği şeyle hepimiz ona 'emin misin' der gibi baktık. Duraksayıp düşünür gibi yaptıktan sonra yine aynı sinirle "Tamam dövemeyebilirim ama ne demek bunu der ya, bu seni bilmiyor mu, pardon da seni sevecekse bu hâlin ile sevsin bir erkek için değişecek değilsin" attığı hırkayı eline alıp tekrar katlarken bu sefer Nil konuştu.

"Abi anlamıyorum ben bunları ilk bu hâllerimizi sevdiklerini söylüyorlar sonra en küçük olayda 'biraz büyü' büyümüyorum kardeşim Allah Allah zorla mı?" sessizce kafa salladım. Nehir aynı sinirle "Büyüymüş sen o kadar şey sonra hayata küsebilirdin ama gittin eğlenceli olmaya karar verdin ve gerçekten gelmiş sana büyü diyorsa siktirsin gitsin" Saynur hafif öksürdü "Hep de Yiğit'in üstüne gitmeyelim sonra bu gaza gelip soğur hem belli ki telaş yapmış benim tanıdığım Yiğit Alp gelir özrünü diler-" lafını böleceğimiz an eliyle bizi susturup devam etti "-ve benim tanıdığım Asya'da burnundan getirip süründürür yani yükselip Asya'yı gaza getirmeye gerek yok belli ki uşak başına bir şey gelmesinden korkuyor hem biz olayı sadece anlattıkları kısım kadar biliyoruz belki de kağıtta bambaşka notlar vardı" bu kız cidden çok olgun ve zeki Allah'ım sana şükürler olsun böyle bir arkadaşım var. Çünkü cidden gaza gelirdim ama Nil ve Nehir de tutumlarında haklılardı içimizden birisi böyle bir şey yaşasa ben de onlar gibi bir tutum sergilerdim.

Yüsra da Saynur'u olaylar gibi kafa salladıktan sonra devam ettirdi "Kesinlikle ama şöyle bir şey var ki dediği kelime cidden çok yanlış senin çocukken yaşadığın travmadan haberi var o yüzden süründür kız" deyip hafif beni dürtünce güldük.

Saynur elindekini valize koyup bana döndü "Aman ha özür dileyince direkt affetme; tamam, başına bir şey gelmesinden korkuyor olabilir ama bu bu kadar yükselecek manasına gelmez sınırı bilmesi gerekiyor. Ben ilişkinizi bozmayın diye az önce dediklerimi söyledim yoksa "büyü" tabiri cidden yanlış bir tabir." yavaşça kafa salladım. Biraz burnunu sürtmekten sıkıntı gelmezdi anlaşılan.

Fındık Güzeli-TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin