Fındık Güzeli-Texting

40. Bölüm

Selamün aleyküm bacimcimlar

Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?

Bende iyiyim işte yarın okul var

Bu bölüm de ağlayacaz haberiniz olsun o yüzden peçeteleri hazır edin.

Allah'ım nedensizce ağlamaklı yazdığım sahnelerde nedense güzel yazıyormuş hissiyatina kapılıyorum mesela geçen bölüm içime sindi. Evet arkadaşlar son zamanda bende bir gelişme var sjskdjdksmsj.

Ben bu bölümü yazarken siz 38'i hallediyorsunuz tabi hjsmsnsbsnss ayy sizinle uğraşmak hoşuma gidiyor ya benim.

Neyse neyse bir zahmet bölüm yazayım yine çenem düştü

Hadi keyifli okumalar.
...........................................................
Asya'dan:

Ameliyathanenin önünde çaresizce bekliyorduk. Saatler önce Saynur ve Meriç silahlı bir saldırıya uğramıştı. Saynur'da her ne kadar bir şey olmasa da Meriç'in durumu ağırdı. Olayı duyduğumuz gibi hastaneye gelmiştik. Meriç'in babası olayı duyar duymaz Ordu'dan buraya gelmişti. Şu an Yiğit'ler ile kamera kayıtlarını inceliyorlardı. Kızlar, Gökçer, Eslem Hanım ve Mihrimah abla ile kapının önünde bekliyorduk. Melda abla ve Saye'yi evde bırakmıştık ne olur ne olmaz diye. Eslem Hanım kenarda Yasin suresini okuyordu, Mihrimah abla ise buranın onu boğduğuu söylemiş o yüzden de kafateryaya inmişti. Saynur ise ameliyathaneye en yakın koltukta oturmuş öylece ağlayarak kapıya bakıyordu. Öyle bitkin haldeydi ki. Bu şekilde onu sadece bir kere görmüştüm, o da annesinin ölümündeykendi. Kızlar Saynur'a bakarken Gökçer de lavabodan dönmüştü.

Saynur bizim her kötü anımızda yanımızda olmuş, hepimize tek tek destek olmuştu fakat şu an hiçbirimiz ona yardım edemiyorduk ve bu durum çok can yakıcıydı. 

Daha fazla dayanamayacınca yanına oturdum. Kıpkırmızı gözlerle saniyelik bana baksa da tekrar ameliyathaneye döndü.

Onu bu şekilde görmek çok zordu. Oysa o bizi bu haldeyken kaç kere görmüş ve kaldırmıştı.

Kolumu omzuna atıp kendime çektim. Bunu beklermiş gibi hızla bana sarılıp kafasını boynuma soktu. Gözyaşları son hız boynuma akarken ağlamaktan kısılan sesiyle "Asya ya onu annem gibi kaybedersem, ya ona yıllardır benle beraber olan sevgimden bahsedemezsem, biliyorsun yıllardır içimde sakladım söyleme gereği duymadım ama şu an sevgimden habersiz g-gitme ihtimali ö-öyle canımı yakıyor k-ki, bu zamana kadar bu ihtimalle karşı karşıya gelmemiştim ama öyle c-can yakıcı bir ihtimalmiş ki bu-bunu çok iyi anladım. Ş-şu an ona sarılıp seni seviyorum demek istiyorum a-ama-" cümlesini hıçkırıkları bozdu. Bu hâli canımdan can götürüyordu. Sözlerine diyecek bir şey bulamadım zaten ne denirdi ki?

Dolu gözlerimi önümüzde diz çökmüş kızlara çevirdim.

Nil sessizce "Saynur kendini toparla bak Meriç sağlıklı bir şekilde ameliyattan çıkacak. Bak birazdan Yiğit Alp'ler gelir şüphelenmesinler, annesi zaten anladı. Gel elini yüzünü yıkayalım." dediği şeye katılıp Saynur'u kaldırmaya çalıştığımız sırada hızla karşı çıktı "Kızlar lütfen bırakın fark eden etsin umrumda felan değil yeter ki Meriç sağlam çıksın." sadece kafa sallayıp yerimize geçtik.

• Saatler sonra•

Saynur hâlâ aynı durumdaydı ve giderek daha kötü oluyordu. Bu süre zarfında Yiğit Alp'ler de gelmişti.

Gökçer yanlarına gidip "Kamera kayıtlarında bir şey çıktı mı?" diye sormasıyla bütün ilgimi oraya verdim. Yiğit Alp başını olumsuzca sallayıp nefesini dışarı bıraktı "Maalesef dahaca kesin bir şey yok şerefsizler kameraları bloke etmişler ama az çok hepimizin aklında biri var." kaşlarım çatıldı. Kim vardı ki akıllarında? Yanımıza hızla gelen askerle Saynur hariç herkes ona döndü. Yiğit Alp'lerin orda hazır ola durunca "Rahat ol asker" dedi Yiğit Alp yorgun bir şekilde. Asker anında rahata geçerken "Komutanım Meriç komutanımın uğradığı silahlı saldırıda vurduğu kişinin cebinden bir kağıt çıktı ve üzerinde "Kıvırcık komutan gitti geriye yakışıklı komutan kaldı yazıyordu." dediği şeyle yutkundum. Yiğit Alp'le göz göze gelince sakin olmam için bir bakış attı daha sonra askere dönüp sessizce bir şeyler dedi sonra hepimizin duyabileceği bir şekilde "Kıvırcık komutanımız yaşıyacak şüpheniz olmasın." dedi. Asker hızla uzaklaşırken eski sessizlik geri gelmişti.