26/ Amere et sapere vic deo concceditur*

156 10 47
                                    

* aşık olup aynı zamanda mantıklı olmak tanrılar için bile mümkün değidir anlamına gelen latince bir söz. Publilius Syrus adlı bir latin şairden alıntı.
_______

Smutumsu

Baekhyun'un başının dönmesine sebep olan şey artık zihninin dehlizlerinde yuva yapmış, kendisini yutan sesler değil Chanyeol'ün ipek dudaklarıydı. Duygularının bu kadar kolay değişebildiğine daha önce hiç tanıklık etmemişti. Bir an için ciğerleri onu kendi nefesinde boğmak istercesine çalışırken şimdi Chanyeol'ün dudaklarından, onun nefesiyle soluklanıyordu. Başındaki karıncalanma hissi yerini daha sıcak bir duyguya bıraktı. Kendi yanağını saran Chanyeol'ün eli sütündeki elinin titremeyi tamamen kestiğini fark etti. Dudakları onu yatıştırıp yerine başka bir ateşi harlıyordu. Soluk almak için biraz çekildi.
Tüm dengesi altüst olmuş durumdaydı, dahası Chanyeol'ü neden öptüğünü bilmiyordu.
Korkuyla onu rahatsız edip etmediğini görmek için biraz geri çekilip ona baktı.
Chanyeol'ün gözlerindeki yoğunluğu neye yoracağını kestiremedi. Siyah küreleri onunkilere kilitlenmişti ve Baekhyun'unkinin aksine tereddütün kırıntısını barındırmıyordu.
Baekhyun onun yoğun bakışlarındki arzuya doğru tekrar çekiliyordu. Zorlukla yutkundu ve tahrip edilmiş alt dudağını kısa bir süreliğine dişlerinin arasına yolladı. Gözleri tekrar onun şekilli dudaklarına indi.
Onu tekrar öpmek istiyordu.
Nedenini bilmiyordu ama şu anda Chanyeol'e karşı hissettiği çekime şu anda karşı  koyabilecek gibi değildi.

Onun dudaklarından gözlerini ayırmadan sordu. " Chanyeol," Sesi boğuktu, yutkundu. "seni tekrar öpebilir miyim?"

Chanyeol'ün buna hiçbir itirazı yoktu.

"Tabii ki beni öpebilirsin Baek."

Baekhyun aldığı izinle birlikte bir saniye bile kaybetmeden tekrar savcının dudaklarına kapandı. Tek bildiği çok iyi hissettiğiydi ve tüm vücudu aynı ihtiyaçla ona dokunuyordu.
Chanyeol daha doğru bir açı için onun boynunu hafifçe eğdi. Onu ilk öpecek olanın Baekhyun olacağını hiç düşünmezdi ama olmuştu işte... İçindeki tüm duygularını kabarıp taşıyordu, öyle ki başkalarının onları izleyip izlemediğini, hâlâ dışarıda olduklarını unutmuştu. Ta ki Baekhyun'un farkında bile olmadan her seferinde biraz daha kıpırdanarak giderek üstüne çıkmaya çalıştığını fark edene kadar... Bunu burada kesmeleri gerekiyordu. Bu yüzden iki eliyle Baekhyun'un yüzünün iki yanından kavradı. Fakat kendisini onun iyice pembeleşmiş ve şişmiş dudaklarından koparamıyordu. Tüm iradesini toplayarak zorlukla onu uzaklaştırdığında bütün vücudu ona ihaneti için eziyet ediyordu. Karşı koyamadı ve Baekhyun'un dudaklarına küçük bir öpücük daha kondurdu ve geri çekildi.
Ne durumda olduklarını şimdi daha iyi görebiliyordu. Baekhyun neredeyse bir bacağını ona dolamış bir şekilde oturuyordu.
Chanyeol onun dağılmış haline baktı.
Dudakları gerçekten şişmişti ve artık kıpkırmızıydı. Gözleri baygın bakıyordu.
Chanyeol onun bu haline bakarken bile iradesinin kırıntılarını bir arada tutabilmek için çenesini sıkıyordu. Çoktan sertleşmişti. Bütün vücuduöpüşmeye tepki gösteriyordu.

Zorlukla "seni eve götüreyim." Dediğinde Baekhyun bunu duyup duymadığına dair hiçbir şey belli etmedi.
Chanyeol ayağa kalktı ve hâlâ oturmakta olan doktorun elinden tutarak kaldırdı. Kendisiyle birlikte aceleyle peşinden sürüklüyordu. Bir an önce eve gidip rahatlamak istiyordu çünkü pantolonu içinde büyüyen problemini en azından dışarıdayken kontrol edilebilir bir seviyede tutmalıydı. 

Arabasına ulaşana kadar adımlarını yavaşlatmadı ve dönüp Baekhyun'a bakmadı. Onun bakışlarını zaten ensesinde hissediyordu. Ellerini sıkıca tutmuş, hiçbir şey demeden peşinden adımlarına yetişmeye çalışıyordu. 

İÇGÜDÜWhere stories live. Discover now