7/ Terzo İncomodo*

141 20 32
                                    

* münasebetsiz üçüncü


Kyungsoo'nun Sehun'un niyetlendiği şeyi öğrendiği andan itibaren saç köklerinden tırnak uçlarına kadar derinden hissettişi şey katışıksız panikti.
Midesindeki suyu kaynatan ve o panikle yataktan sıçramasına sebep olan bilgiyi neredeyse kendi elleriyle Sehun'a teslim ediyordu; Jongin'le seviştiğinin bilgisi.

Sehun'un bilgisayarı açmaya çalıştığı ilk andan şu ana kadar peşinde olduğu şeyin bu olduğunu tahmin edemedi. Ötekinin bilgisayarda bir günlük tuttuğunu, ve o günlüğe kendisiyle yaşadığı şeyi yazdığını tahmin edemezdi.
Şimdiyse Sehun bilgisayarı açmış lanet olası günlüğün nereye yazıldığını bulmaya çalışıyordu.

Kyungsoo'nun rol yeteneği hiç yoktu. Ağzından çıkacak her sözün asıl niyetini ele vereceğinden emindi. Bu yüzden bir şey diyip de karşısındakini dikkat çekmeden ikna edemezdi. Benzer bir biçimde bir şey demeden bilgisayarı ötekinin kucağından kapıp kaçması da dikkat çekerdi.
O, kafasından geçen tüm ihtimalleri tek tek geçiştirip gerçekten işe yarar bir şey için çaresizce saniyelerle yarışırken Sehun bilgisayar başında çoktan onun birkaç adım önünden ilerliyordu.
Alehinde ilerleyen her bir saniyenin ağırlığının ensesinin üzerinde sallanan bir bıçak gibi hissediyordu.

Belki de Jongin o gün hakkında hiçbir şey yazmamıştı. Kyungsoo onu neredeyse hiç bilgisayar başında görmemişti.
Gördüğünde ise galerinin üzerinde çalıştığı sergisi için envanterleri bilgisayar üzerinden inceleyip tanıtım tasarımları değerlendiriyordu. Öteki eğer bir günlük tutuyorsa Kyungsoo onun uzun zamandır hiç güncellenmemiş olmasını diledi.

Ama bu riske atabileceği bir durum değildi. Utandığından falan değil, pişman olduğundan hiç değil, o sadece durumun başkaları tarafından bilinmesinin bir çeşit sorumluluk yaratacağından endişeleniyordu. Sehun'un bilmesi demek diğer herkesin bilmesi demekti ve Kyungsoo böyle bir dedikodunun etrafında dolaşmasının ne kadar zahmetli olacağını tahmin ediyordu.

Ve en önemlisi daha bunu Junmyeon'a bile söylememişti!

Junmyeon bunu direkt olarak kendisinden değil de Sehun'un münasebetsiz merakının yaratacağı kargaşadan öğrenirse kesin olarak yerel gazetenin cinayet sayfasında en yakın arkadaşı ile hüzünlü bir köşe edineceğini düşünüyordu.

İlk kez birlikte olduğunda bunu aylar sonra rastgele bir sohbet sırasında arkadaşına söylediğinde hayatında ilk defa 'trip nedir ve nasıl atılır' öğrenmiş olmuştu ve bunun hemen paylaşılması gereken, o kadar da önemli bi şey olduğu bilmediğini söylese de bu onu Junmyeon'un gazabından kurtarmamıştı.

Şimdi durumun vehmiyetinin farkındaydı ve hala beyin kanallarından gün yüzüne işe yarar bir fikir çıkaramamıştı.

Daha fazla düşünmeden aklına ilk gelen ihtimali denemeye koyuldu. Belki bilgisayar, fişi prizden çıkarılınca kapanır diye umarak doğrulup siyah kablo başını prizden söktü.

Yaptığı şeyin işe yarayıp yaramadığını görmek için bilgisayara bakamadığından Sehun'un surat ifadesinde cevabı bulmak ister gibi uzun olana baktı.

''Hey, Ne yapıyorsun bilgisayar kapanabilirdi!''

Kyungsoo yalnızca diğerinin gözlerinde gördüğü kırmızı led ışıklı " Mission Failed " yazıyla iç çekerek cevapladı.

''Git ve kendine başka priz bul, Sehun! Telefonumu şarj edeceğim.''

''İyi be daha % 16 bataryası var. Nerede şu lanet günlük!''

Kyungsoo başarısız olmanın yüküne eklediği ekstra telaşla net olarak duyulur şekilde soluk alıp vermeye başlamıştı. Saçlarını elinin arasına alıp çekiştirmeye başlarken Sehun'un bataryayı amacına ulaşmadan tüketmesi için ya da Jongin'in bir an önce gelmesi için bilinen tüm semavi ve ampirik dinlerin yaratıcılarına dua etmeye başlamak üzereyken birden ayağa kalkıp çığlık attı.

İÇGÜDÜTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang