10/ Alea iacta est* (M)

215 18 13
                                    


'M' gibi ama değil gibi

(Fotoğraf İmp. Lucius Domitius Aurelianus baskılı sikke)

"Zarlar atıldı artık."*
Caesar'ın - kazanarak Roma imparatoru olacağı - iç savaşa giderken Rubicon Nehri'ni geçtiği sırada söylediği söz.Roma Cumhuriyeti'nde Rubicon Nehri, senatonun bulunduğu Latium ve Gallia Cisalpina arasındaki sınırı oluşturuyordu. Bir generalin askeriyle birlikte bu sınırı geçmesi kesinlikle yasaktı.

---

Ve bu benim felaketim oldu...

Bir kadını düşünmeye bir son vermek, o kadını aklından çıkarmak amacıyla, onun aşkını isteyen adamlar vardır. Ben de Jongin'i düşünmeye son vermek, zihnimi esaretinden kurtarmak için dokunmak istemiştim ona. Mesela Aurelianus da aynı şekilde Pannonialı John'a bir zarar vermek istediği için değil de ona duyduğu kinden kendisini sağaltmak için ondan üstün çıkmak istiyordu. İlk cümle ikincisinin açıklamasıymış gibi göründüğünden, ilkine yöneliyorsunuz. Ama Borges, aslında ikinciyi ilkinin açıklaması olarak yerleştirmiş. Kin, öz-zehirleyici bir duygudur ve Aurelianus, kendisini bu öz-zehirlemeden kurtarmak, iyileşmek için John'u aşmak istiyor. Tıpkı bir öçzehirlemeden kurtulmak için birini fethetmek istediğimizde, bu patolojiye bir yanılsamayla, bir aşk talebiymiş gibi davrandığımızda olduğu gibi.
Jongin'le ilk kez seviştiğim gibi..

Bir barbar ancak eşitine dokunur.

Her koşulda dokunarak iletişim kurmayı seven biri oldum.
Nini'nin sert pullu derisini hissetmek, bir kediyi karnından sevmek, bir sevgilinin yüzünü parmaklarımla ezberlemek... Sessizlikte, sezinlediğimiz ama tanımadığımız dürtülerin, özgürlüğün ve gelişigüzelliğin son noktası saklıdır. Görmesem işitirim .
İşitmesem dokunurum.
Dokunmasam da olmaz.
Bunu bile hissedebilmek mükemmel.
Ben tenimle dokunur, tenimle görüp işitirim.

Jongin'e dokunma sebebim buydu.

İstediğim şey gerçekten derisinin altına nüfuz edecek bir şeydi.

Bunu salt cinsel arzuyla karıştırmak ahmaklıktır!
Temel olarak onun sarsılmaz, karşıkonulmaz yargısına yenik düşmediğim Jongin'i diz çöktürmek istedim.

Buna rağmen kendimle ilgili bazı şeyleri ilk kez keşfediyordum. Mesela Jongin'den önde kimseye fiziksel bir temasa girmememe rağmen Jongin'e dokunurken ellerim yıllardır yaptığı bir işi ustalıkla yapıyordu. Dahası günlük hayattaki rastgele küçük temasların aksine ona dokunurken utandığım pek söylenemezdi. Bariz bir şekilde ben bu işi becermeyi biliyordum!
Dahası bunu sevmiştim.
Sevilmeyi sevdim.

*

Nereye koyacağını bilemediğim ellerim onun ufacık öpüşüyle onun geniş omzuna uzandı. Tutunacak başka yerim de yoktu dizlerimde derman da. Jongin'in öpüşüne karşılık veremedim. Dudaklarımdan ayrılıp alnını benimkine dayadığında derinden gelen nefesi yüzümü yalayıp yutuyordu.

'' Bir kez olsun özgür bırak kendini.'' Burnuyla alnımı keşfedip şakaklarıma bir öpücük bıraktıktan sonra fısıldadı. Daha fazla titrek bir yaprak gibi onun rüzgarında savrulmak istemiyordum. Jongin sanki hayatımın gizli kalmış arzularını ortaya çıkarıyor. İçten içe bastırılmış ve umutsuz bir romantiksen aşka susamış çılgın bir adama dönüşüyorsun.

Korkaklığın lüzumu yok. Başından beri o dolgun dudakları benimkilerin üstünde istiyordum! Bir kaç saniye önce benimkilerin üzerinde iz bırakan dudaklara uzanıp bir daha onlardan mahrum kalmak istemediğimi kabul ettim. Jongin tereddüt etmeden karşılık verdi. Elleri yanaklarımı kavrayarak öpücüğü derinleştirdi. Artık korkaklığa yer yok!

İÇGÜDÜحيث تعيش القصص. اكتشف الآن