3/ DORM

241 22 37
                                    

Flashback/ Seul

Kyungsoo yurt odasına döndüğünde hala kulakları uğulduyordu. Ciğerlerini alabildiğine doldurdu ve dizlerinin bağı hala çözülmemişken kendisini odasına attı.

Dönem arasında transfer olduğu için başlarda boş bir odada bulunamamıştı ona. Bu yüzden yurt yönetimi ona son sınıf öğrencisi olan Luhan ve Chanyeol ile aynı odayı geçici olarak paylaşmasını ya da kendisine özel bir yurt bulmasını söylemişti. Son sınıf öğrencileri çoğunlukla stajda olduğundan aynı odayı hukuk fakültesindeki arkadaşları ile paylaşmakta hiçbir sakınca yoktu . O yokken 4 yıldır aynı odayı paylaşan Luhan ve Chanyeol bugünlerde çoğunlukla adliyede olduklarından şu an odada yalnızdı.

"Tanrım, ne yaptım ben?"

Elleriyle yanaklarını bastırdı ve gerçekten alev alıp almadıklarını kontrol etti. Nefesi hala düzensiz olduğundan elleri karıncalanıyordu. Biraz kendini bırakacak olsa, zihnine hücum edecek düşüncelerden korkuyordu. Dudaklarında hala Jongin'in izleri sızlarken sorgulamaya devam etti.

Ne yaptım ben?
Ne bok yedim az önce?
Tanrım, bu kafamın içindeki fazlalığı çıkar!
Hayır!

Jongin'in tüm varlığı ona meydan okuyup onu sersemlettiği için mi yoksa gerçekten arzuladığı için ve bunu yaptığını bilmiyordu.

Arzu çoğunlukla bir başka dolayımın meydan okumasıdır, değil mi?

Ona kapılmış olamam. Onu tanımıyorum. Ondan hoşlanmıyorum. Lanet olsun!
Nasıl bana meydan okumaya cüret eder!


Kahretsin...
Ne yaptım ben?

Elleriyle hâlâ başını kavrıyordu. Gözlerini kapatıp ilk kez hissettiği,  iliklerine kadar onu sarsan bir çeşit meydan okuma içgüdüsüne alışmaya çalışıyordu.

Evet hepsi bu, o bana her hareketi ile meydan okurken; ben ona, kime meydan okuduğunu gösterdim.

İnsanlar üzerindeki karşı konulmaz etkisinden daha kudretli bir şekilde oynadım onunla.
Haha evet!

Ters köşe olduğuna eminim.
Artık sarsılmaz özgüveni ile karşımda dikilmeyecek.
O kadar rahat baştan çıkarma sanatını sergileyemeyecek.
Benimle oyun oynayamazsın seni aşırı özgüvenli adi pislik. Senin özgüvenin benim kibrime sökmez!

Yarı-ikna olmuş şekilde soğuk su ile kendisini ayıltmak için duşa girdi.

Ne yaptığına dair verdiği tüm cevaplar tamamen içgüdüseldi.
Yine de o, arzuları ve dolayımları arasındaki bağlantıları diğer herkese göre daha rahat kuruyordu. Soğuk suyun titreyen eklemlerini zamk gibi tutması bedenini zihninin etkisinden kurtarmak için etkili bir yöntem olabilirdi. Ama yine insan bedeninin kendi yargısı da vardır.

Belinde sarılı havlu ile çıktığında masasında oturan Junmyeon'u gördü. Ayaklarını sallamayı bırakıp hızla ayaklarını yere bırakan arkadaşı öfke ile soluyordu.

"Lanet olasıca...Neredeydin sen? Nereye kayboldun? Tek kelime etmeden çıkıp gittin.
Lanet olası telefonun nerede?"

En yakın arkadaşının okuyacağı lanetlerin bitmesini beklemeden araya girdi:

"Lanet okumalarının devamını dinlemek isterdim ama çok acıktım. Hazırsan yemekhaneye gidelim ha? Ne dersin?"

"Tanrım, Soo, hayalet gibi ortalıktan kaybolacaksan bir dahaki sefere en azından haber et. Böylelikle birileri ortalıkta evcil hayvanını kaybetmiş bir çocuk gibi dolaşmaz hiç olmazsa."

İÇGÜDÜWhere stories live. Discover now