1/KAMBOÇYA

671 34 70
                                    

"Birçoğunun aksine çocukluğuma dair diri kalan çok şey var. Bunda biyolog olan anne ve babamın çalışmaları için Güney Kore'den ayrılıp Kamboçya'ya taşınmış olmalarının etkisini yadsıyamazsınız. Hatırladığım en eski anımda Junmyeon ve bisikleti var. Henüz dört yaşındaydım. " dedi Yixing'e elindeki fotoğrafı gösterirken

Çakan şimşeğin gürültüsüyle Kyungsoo elindeki fotoğrafa tekrar baktı ve çerçeveyi masasının üstündeki yerine yerleştirdi. Çalışma saati çoktan bitmiş olmasına rağmen yağmur sezonu olmadığı halde Yixing'le ofiste mahsur kalmış, yağmurun hafiflemesini beklerken Kyungsoo bir yandan da masasına yerleşiyordu.

"Bugün ilk gününü kutlamak için kötü bir gün dostum" dedi Yixing suratını buruşturup.

"Evet sanırım öyle" dedi Kyungsoo minik bir tebessümle.

Sosyal açıdan kendisini yetersiz hissetse de Yixing'le tanışmak ve bağ kurmak onun için rahat olmuştu. Başkent üniversitesinin araştırma görevlisi olarak Yixing'le ofis arkadaşı olmak onun rahat bir nefes almasını sağlamıştı. Yixing'in yanının konforlu olduğunu sadece  ona bakarak hissetmişti. Eğer insanların bir rengi olsaydı, Yixing tatlı bir sarı olurdu diye düşündü ona kaçamak bir bakış atarken.

"Görüyorsun Yixing, burada yağmur hafifleyerek bitmiyor. Bence motosikletlerimizi burada bırakıp toplu taşımayı kullanmalıyız."

 "Ya da kurtarma ekiplerine haber verip efor harcamadan bizi evlerimize bırakmalarını sağlayabiliriz. Hey! Rol yeteneğin nasıl? Yoksa 'yardım çağırın' yapabilirim." dedi Yixing.  Kötü bir espri yaptığının farkında olarak yapmacık bir şekilde gülümsedi ve kendi yağmurluğuyla birlikte Kyungsoo'nunkini de getirme nezaketinde bulundu.

"Müsait bir zamanda departmandakilerle tanışmanı sağlayarak senin için bir hoş geldin partisi hazırlayacağım. Aramıza tekrar hoş geldin Kyungsoo."

Bu sıcak karşılama kadar olmasa da en içten şekilde teşekkür ederek yağmurluğunu aldı ve birlikte çıkışa kadar ilerlediler. Üniversitenin kapısında bardaktan boşanırcasına yağan yağmura adım atmadan girişte bir süre etrafa bakındılar. Sessizliği bozan Yixing oldu:

" Biliyorsun, zaten kaçınılmaz bir şekilde ıslanacaksak çok beklememize gerek yok."

Kyungsoo, "Ufak bir hesaplamayla motosikletlere kadar koşmak ile durağa kadar yürümek arasında ıslaklık açısından pek bir fark olmayacağını söyleyebilirim. Daha fazla ıslanmanın mümkün olmadığı bu durumda sırılsıklam bir şekilde otobüs beklemektense bizi eve en kısa sürede ulaştıracak olan motosikleti tercih etmek daha mantıklı." 

Yixing, Kyungsoo'nun suratına bir kaç saniye aval aval bakıp daha sonra motosikletlerin park edildiği alana yönelerek "sona kalan donakalır!" diye bağırıp koşmaya başladı. Kyungsoo ise hesaplamasının doğruluğuna güvenerek tempolu bir şekilde park alanına yürüdü.
Ulaştığında Yixing'le hemen hemen aynı derecede ıslanmışlardı. İkisi de motorlara yerleşirken birbirlerine bakıp kahkaha attılar. Anahtarı ilk çeviren Yixing oldu.

"Yarın görüşürüz Kyungsoo-ya"

"Dikkatli git Yixing hyung"

Kyungsoo ardından kontağı çevirerek motorun gazına yüklendi. Ailesiyle birlikte yaşadığı köy evinde doğru sürdü. Şehre oldukça uzak, hatta bağlı olduğu köye bile oldukça uzak sayılan evlerine vardığında hava çoktan kararmıştı. Kapıdan içeri girdiğinde doğrudan açık kaldığını gördüğü teras kapısına yöneldi. Kapıyı kapatmak üzereyken bahçe duvarına yapışık bir şekilde hareketsiz yatan devasa yaratığı gördü. 3 metrelik Benin pitonuna bakışları kilitlendi ve
"Merhaba Nini, günün nasıl geçti?" diyerek geldiğini haber verip kapıyı kapattı. Üzerindeki ıslak kıyafetleri banyo fayansına bırakıp sıcak suyun altına girerek kasılmış kaslarının sıcaklıkla birlikte gevşemesini bekledi.

İÇGÜDÜМесто, где живут истории. Откройте их для себя