28/ ''Et fictum, fit factum''*

86 3 30
                                    

*Ve kurmaca, hakikate dönüşür

Chanyeol için hayat bir sınava döneli belki epey olmuştu fakat daha önünde onu bekleyen yarılmaları, biri önceden söyleyecek olsa, inanmazdı. Kendisine, bildiklerine, aklına rağmen yüreğini karşısına alması gerektiğini söylenecek olsa; o aklını seçerdi. Ne pahasına olursa olsun kendisine verdiği tek bir söz vardı ki; o da asla doğru bildiği yoldan sapmamaktı. Ne pahasına olursa olsun. Yine de Baekhyun belki de onu doğru bildiği yoldan ayrılmamak için bu kadar zorlayan yegâne şey olacaktı.

Odasına girdi. Bir gece öncesinden havalandırmak için pencereleri aralık bıraktıklarından içerisi iyiden iyiye serindi. Şafak sökeli henüz birkaç saat olmuşken erkenden buraya geldi ve gecenin soğuğunu hâlâ taşıyan odasında sandalyesine yerleşti. Baekhyun hâlâ uyanmamıştı. Çünkü telefonunda, sadece kendisine yollanmış olmasına rağmen büyük bir kitleye hitap eder gibi yazılmış günaydın mesajları yoktu. O yüzden telefonundan dün gelen mesajı okudu.


''Günaydın Seul'un ileri unsurları. Bugün kendiniz gibi olmayın. Kendiniz gibi olmaya çalıştıkça şekilden şekle giriyorsunuz. Pazarlama taktiklerine kurban oluyorsunuz. Kendinize karşı olun. Kapitalizme karşı olun. Faşizme karşı olun. Her tür dinsel dogmaya karşı olun. Hayvanlara zulmedenlere karşı olun. Çevreyi tahrip edenlere, ilaç endüstrisine karşı olun. Nefrete karşı olun. Bugün kendiniz olmayın. Başımıza ne geldiyse sizin kendiniz olma hurafeniz yüzünden geldi. Beni kimse olduğum gibi kabul etmiyor hurafeleri yüzünden...Size güveniyorum ve hepinizin yanağına bir öpücük konduruyorum. Tşk ederim. İyi çalışmalar ve kolaylıklar gelsin. ''

Chanyeol gülümsedi. Belki de telefonunda bu mesajı gönderebileceği yarım düzineden fazla insan yoktu ama Sehun'la içtikleri akşamdan sonra bir kanaat önderi gibi gezmeye başlamıştı.
Garip bir şekilde Baekhyun ve Sehun son derece iyi anlaşıyordu. Tıpkı bir delinin aklının son kırıntılarını da ekmeğe banıp yer gibi ikisi bir aradayken aynı beyin hücresini paylaşıyordu. Birlikte buluşup takılmayı alışkanlık haline getirdiler -hatta Baekhyun gibi eli sıkılığı ile nam yapmış bir cimri, söz konusu Oh Sehun olunca son derece bonkördü. Sorsanız hâlâ onun ne okuduğunu bile bilmiyordu ama ona düzenli olarak burs vereceğini söylemişti. Chanyeol, bilmediğine hatta umursamadığına emindi. Çünkü normal Baekhyun, Sehun'un konservatuar okuduğunu biliyor olsaydı parasını asla ''anlamsız anlamsız hareketler yapıyorlar. '' dediği koreografilerin pratik edildiği stüdyolara paspas ve vileda kovası olarak harcamazdı.
Daha sayfadan çıkmamışken Baekhyun'un çevrimiçi olduğunu gördü ve gelecek mesaj için bekledi.

''Günaydın Dev! Sabah kahvenin yanına bir parça bitter çikolata al çünkü Jongdae bugün çok işiniz olduğunu söyledi. ''

''Bugün ulusa sesleniş yok mu?''

'Hiçbir şey düşünmeyip erken uyurum sanıyordum... Ulusa seslenişler yüzünden 13 milyar yıl öncesinden bugüne evrenin çözülemeyen ne kadar müphem meselesi varsa şu an hepsi kronolojik sırayla kafamın içinde volta atıyor. Bana iyi gelmiyor, Yeol.''

Chanyeol dediğine gülerken Jongdae elinde buharı tüten iki kahve bardağından biri Chanyeol'ün masasına bıraktı. Suratındaki gülümsemeden kiminle konuştuğunu biliyordu. Cebinden çıkardığı çikolata paketini kahvesinin yanına koyduğunda onun dikkatini çekti ve savcı gözünü telefondan çekip bardağının yanında duran küçük pakete çevirdi. Bitter çikolata. Soran gözlerle baktı, bunu gerçekten Baekhyun'un gönderip göndermediğini bilmeliydi. Jongdae, o sormadan söyledi.

''Byun yolladı. Enerjiye ihtiyacın varmış.'' diyerek elinde onu bekleyen yığınla evrağı kaldırıp haline acımayan bir sırıtma ile masasına gürültü ile bıraktı.
Aslında Chanyeol için yüz sayfaymış, bin sayfaymış... Önemli değildi. Çünkü bu Baekhyun'un ona aldığı ilk şeydi.

İÇGÜDÜWo Geschichten leben. Entdecke jetzt