15/ Skhizein *

179 14 59
                                    

* Eski Yunancada bölünmüş" ya da "ayrılmış" anlamına gelen kelime. Şizofren kelimesinin ilk yarısı.

Minjoon cinayetinden 6 gün önce...

*

Baekhyun'un saldırganı ile ilgili bir ipucu yakalayana kadar onun güvenliğini sağlayabilmek adına Chanyeol, soruşturma kapsamında resmi ve gayr-ı resmi bir dizi kararlar almıştı.

Resmi olarak Baekhyun geçici bir süre için artık işsizdi.

Gayr-ı resmi olarak ise Chanyeol'ün yeni ev arkadaşıydı. Chanyeol, o delinin evinde olmasını sevdiği kadar, onun güvende olmasını da seviyordu ve Baekhyun da her ne kadar kendi evinde olmak istese de devin yanında 'iyi' hissediyordu.

Savcı olarak günleri oldukça yoğun geçmesine rağmen Chanyeol gün boyu kendini sık sık Baekhyun hakkında düşünürken buluyordu. Kanepesinde uyuyor mudur hala? Kahvaltısını yaptı mı? Evden dışarı çıktığında ya birisi yarım kalan işini bitirmek için peşine takılırsa? Canı sıkılıyor mudur? Akşam ne yemek ister?

Ofisindeki geniş masanın bir ucunda sekreteri ve Jongdae internet sitelerinden Baekhyun için uygun bir apart bakıyor, Chanyeol ise başını tutanaklardan kaldırdığında kendisine gösterilen ilanlara göz ucuyla bile bakmayıp 'güvenlik hassasiyetinde' diye kabaca kusur buluyordu.

''Cidden! Neden sadece güvenli bir ev bulmasına yardım etmiyorsun? Bu gidişle evin merkezi ısıtma sistemini bile bahane edeceksin. Sende daha fazla kalabilmesi için yapıyorsun değil mi?''

Chanyeol başını bile kaldırmadı: ''Evet?''

Jongdae telefonunu masaya bıkkınlıkla bıraktı. ''Saçmalama Chanyeol, yaptığının doğru olmadığını biliyorsun. '' Biraz yaklaşıp masaya eğilerek Chanyeol'e yaklaştı. Savcı, arkadaşının kendisini taciz eden bakışlarının üzerinde gezmesine izin vermezse Jongdae'nin yakasından düşmeyeceğini biliyordu. Jongdae, onun gözlerinde bir şeyler arıyordu. 'Ciddi' bir şeyler... Ve savcının gözlerinde 'onu' bulmaktan bir miktar tedirgindi. Daha staj dönemindeyken tuttuğu her şeyi koparan yapısı yüzünden hala adliye koridorlarında fısıltıyla ondan 'Doberman' diye bahsedenler vardı.

Baekhyun ise... Baekhyundu.

''Hayır!''

''Ne var Dae?''

'' Onu gerçekten önemsiyorsun. Ama neden Yeol? Bu doğru değil.''

Chanyeol pembe karton dosyaların içine özenle yerleştirdi.

'' Sadece önemsemiyorum, onu özlüyorum da. Kalmayı istemesini sağlayacağım.'' diye düzeltti. Basit bir önemseme veya koruma güdüsü değildi bahsettiği. ''Bana öyle bakma, bu konuda yapabileceğimiz bir şey olsaydı zaten yapardık. Sadece, ona çekiliyorum işte. ''

''Bu nasıl bu hale geldin Yeol?'

Eksiden, yüzlerce peygamber çıkarmış kiliselerin içinde Chanyeol bir dinsizken; şimdi, adliyede Baekhyun'un her adımını izleyip takip eden; o konuşurken neredeyse ağzının içine düşecek olan müridi gibiydi. Baekhyun ona günahlarını unutturacağı için böylelikle işlemeye de devam edebilir, tüm dünyayı karşısına alabilirdi. Eskiden büyük sözler söylemek için çok kitap okumak gerektiğini düşünürdü; şimdiyse çok aşık olması gerektiğine inanıyordu. Ve bu yüzden Chanyeol çocukluğuna duyduğu özlemin temel sebebini Baekhyun sayesinde bulduğunu biliyordu.

İÇGÜDÜWhere stories live. Discover now