14/ Alis Volat Propriis*

143 15 38
                                    

* Kendi kanatlarıyla uçar.

* Tablo: Peter Bruegel- Manzara ve İkarus'un Düşüşü

Bu resim eski bir atasözü olduğu söylenen ''Biri ölüyor diye saban durmaz.'' deyişini resmeder. Bu tasarımda tarlasını süren bir çiftçiyi, sürüsünü güden bir çobanı ve ağını atan bir balıkçıyı öne çıkarmış ve canlı renklerle resmetmiştir.
Ressam izleyicinin gözünü sudaki bacaklardan çok deniz kıyısında uzaklardaki bir Hollanda şehrine doğru yelken açmış gemiye yönlendirir. Baban sana yükseklerde uçma İkarus'cuğum dememiş miydi ha?

______________

- Minjoon cinayetinden 7 gün önce

Aşırı hız yüzünden iki kez trafik polisine takılıp yüksek kurul tarafından verilen, savcı olduğunu beyan eden kartı göstererek zaman kaybetmesine rağmen yaklaşık otuz dakika içinde telefonundaki işaretli adresin önünde asfaltta iz bırakmasına neden olan keskin bir frenle durdu. Kendi aracının önünde bir polis otosu park etmiş, içinde tek bir polis sürücü koltuğunda bekliyordu. El frenini çektiği gibi kendisini dışarı atıp durduğu yerde dört katlı küçük binayı inceledi. Memur yanına geldiğinde kartını gösterdi.

''Neredeler?

''Üçüncü kat efendim.''

Dışarıdan bakıldığında ışıkları kapalıydı. Hayatı buna bağlıymış gibi buraya gelirken ışıkların kapalı olacağını hiç düşünmemişti.

Ya geç kaldıysa?
Ya ondan önce çoktan birileri gelip onu bulduysa?
Ya buraya hiç gelmediyse?

Hangisinin daha kötü olduğunu düşünmeyi reddedip apartmana hızlı adımlarla girdi. Birkaç basamak sonra yerde gözüne takılan bir damla kan iziyle olduğu yerde durup destek almak için bir eliyle duvara tutundu.

Sadece bir damla. Dahası değil.

Seyrek kan damlalarını birkaç basamakta bir takip ederek üçüncü kata geldiğinde polisler kapıyı açmış içeriyi fenerle geziyorlardı. Baekhyunun evde olmadığını o karanlığı ilk gördüğünde anlamıştı. Fakat yerdeki kan damlaları bir kat daha çıkıyordu ve Chanyeol içeri girmeyip yukarı çıkmaya devam etti. Son kattaki tek dairenin kapı zilinde ve yere daha çok damlamış kan izlerini gördüğünde bakışları yerde, kapıyı çalmak üzereyken kapı açıldı ve Chanyeol karşısındakini görmek için başını kaldırdığında yaşlı bir kadın gözünü kırpmadan onu izliyordu. Gri saçlarını tepeden dağınık bir topuz yapmış karşısındakini bakışlarıyla delen mavi gözleri Savcıyı şaşırtmıştı. Yüzündeki kırışıklıklar onun güzelliğinden hiçbir şey götürmemiş, görüp geçirmiş olmanın izleri gibi onda sarsılmaz bir iradenin ifadesini oluşturmuştu. Kadının yabancı uyruklu olduğunu çabuk anladı ama yine de ağzını açıp da kapısını neden çaldığını söylemekte tereddüt ediyordu. Bakışlarını o mavi gözlerden bir an için kurtarmak için yere çevirdiğinde kadının lila renkli yumuşak ve pofuduk terliklerini görünce başını kaldırıp kadına gülümsedi.

''Rahatsız ediyorum efendim.'' Kimliğini gösterdi.

''Seul Bölge savcılığından Park Chanyeol. Byun Baekhyun'un komşusu musunuz?''

Kadının suratında mimik oynamadı. Bir mermer gibi tepkisiz, karşısındakinin doğrudan gözleri dışında bir yere bakmıyordu ve Chanyeol bu durumdan nedensizce rahatsızdı. Savcının duygularından verdiği o ilk açıkla onun tedirgin olduğunu yakalayan kadın ''Onun arkadaşı mısın?'' diye sordu. Chanyeol bunu kendisi de bilmiyordu. Kadının konuşmasındaki belli belirsiz aksanı fark etti. Yine de kendinden emin bir şekilde direkt olarak kadının gözlerine bakarak ''Öyle olmayı umuyorum.'' Dedi.

İÇGÜDÜWhere stories live. Discover now