Bölüm 48 "Sanmak"

537 52 20
                                    

Bölüm playlist; #madrigal - seni dert etmeler
#svrcina - burning heart


BÖLÜM 48 "Sanmak"



"Ne?" Hakan'ın şaşkın sesi arabanın içerisinde bir anda yankılanmıştı. "Bak şaka kaldırabileceğim bir konu değil bu."

"İnanmayacağını söylemiştim işte."

Hakan, genç kadının hareketlerindeki ciddiyeti yakalar yakalamaz nefes alamadığını hissetti. "Sen... Doğruyu mu söylüyorsun?"

"Sence?"

"Ne zaman oldu bu? Yani daha bu öğlen birlikteydik ve telefonda da söylemedin."

"Telefonla konuştuktan sonra oldu."

"O yüzden mi telefonu aniden kapattın?"

"Sen, Canan hakkında uyardıktan sonra takip edildiğimden emin oldum. Belki karşıma çıkar diye ara sokağa girdim fakat beklemediğim bir anda telefon elimden çekip alındı sanki. Kafamı kaldırdığım zaman insanların arasında duruyordu."

"O olduğuna emin misin?"

"Net olarak görmeye çalıştığım zaman kayboldu. Ama o olduğunu düşünüyorum."

Hakan'ın kaşları gittikçe çatıldı. Kafası allak bullak olmuş bir biçimde karşısındaki genç kadına bakıyordu. Ne demesi gerektiğinden emin olmadığı için sessizliğini korurken Efsun iyice gerildiğini hissediyordu. Küçük elleri gerginlikten sıkılmış, omuzları kaskatı olmuştu.

Keşke hiç söylemeseydim, diye düşündü. Hayatında hiç canlı olarak görmediği Melisa'nın ruhunu görmüş olma ihtimali zaten yeteri kadar canını sıkıyorken şimdi bundan emin olamamak daha da kötü bir hale getiriyordu onu.

"İyi misin?"

Efsun'un sorusu ile genç adamın bakışları karşısındaki yola çevrildi. İyi miydi emin değildi; içinde bir yerlerde fırtınalar kopuyormuş gibi hissediyordu ancak asıl nedenini çözemiyordu. Melisa'nın var olduğuna mı yoksa yok olduğuna mı inanmak daha kolaydı kestiremiyordu. Dava yeniden açıldığından beri Hakan için her şey altüst olmuştu. Fakat sadece onun için değil, Efsun için de zordu; hiç hatırlamadığı bir dünyanın içerisinde tekrardan gözlerini açmıştı.

   Büyük bir kalabalığın içerisinde yapayalnız kalmıştı. Gözlerini tekrardan açtığından beri kendinin bile dâhil olduğu bir yabancılık duygusuyla boğuşurken yalnızlığın kollarındaydı. Fakat Hakan'ın, Ekin'in, Alp'in ve hatta Cenk'in bile kendisine bu kadar tanıdık geliyor oluşu bir kaçıştı onun için. Hep yanlarında olmak istiyordu. Aynı zamanda bu histen ölesiye çekiniyordu. Ailesine bile karşı böyle hissetmezken neden teorik olarak ona bu kadar yabancı kişilere karşı çekiliyordu?

Derin bir nefes aldı.

"Hakan?"

Genç adam bakışlarını, Efsun'a çevirdiğinde aklında dönüp duran düşüncelerin hepsi uçup gitmişti. Genç kadının güvela gözlerine bakarken huzurlu hissettiğini bile söyleyebilirdi. Sahi, söyleyebilir miydi?

Düşünceler tekrardan üşüşüp başını ağrıtırcasına kaşlarını çatmasına sebep olurken içten içe kendine kızdı. Efsun'un yanında huzurlu hissedemezdi, bu Melisa'ya ihanet etmek olurdu. Sevdiği kadını son nefesine kadar seveceğine dair yemin etmişti. Böyle bir durumun bahsi bile geçemezdi.

"Seni eve bırakayım" demişti zorlukla.

Hakan'ın ani değişimi, Efsun'u şaşırtmış ancak cevap vermemişti. Kendisini genç adamdan uzak tutmak için bahane arayan zaten kendisiydi. İstediği bahane olmuştu fakat aniden değişen ruh halinin nedenini merak etmekten de kendini alıkoyamıyordu. Bir diğer yandan bunun sebebinin Melisa olduğunu ve bunu asla aşamayacağını kendine hatırlatıp durdu. Araba tekrar çalışıp anayola çıktıktan sonra eve varana kadar ikisi de konuşmamıştı.

YEDİ SANİYEOù les histoires vivent. Découvrez maintenant