Bölüm 49 "Küçük Yalanlar"

319 31 2
                                    

Bölüm playlist; #bad liar - imagine dragon 
#middle of the night - elley duhe


BÖLÜM 49 "Küçük Yalanlar"

Gerçeklik ve yanılsamalar birbirine karıştı. Bütün canlılar göz açıp kapayana kadar zaman evrende dolandı ve sonunda Efsun uyandı. Işık, huzmeler halinde genç kızın içerisinden geçerken gözlerine inanamadı. Gördüğü, duyduğu hatta bildiği hiçbir şeyle karşılaştıramadı. Sanki prangalarından kurtulmuş bir mahkûm gibi hafif hissediyordu kendini. Kanatları olsaydı eğer; tam şu an uçabileceğine yemin edebilirdi Efsun.

Hayranlıkla etrafına bakınmıştı; bildiğinin aksine her şey renkli ışıklardan oluşuyordu. Sonradan canlandı aklında. Sürekli bahsedilen enerjiler ve renkleri gibi, diye düşündü. Gördükleri işte şimdi bir anlam kazanmıştı.

"İşte bunu beklemiyordum" diye mırıldanan sesle birlikte bakışları anında Beste'ye çevrilmişti.

"Neyi?"

Beste sadece saliseler içerisinde Efsun'un yüzünün dibindeydi. Soluk bakışlarında yanan merak açıkça görülebiliyordu. "Nasıl yaptın?"

"Ne demek istediğini anlamıyorum" demiş fakat etrafında dönmeye başlayan Beste ile kendisi de dönmüştü. İçten içe durumun gittikçe ilginç bir hâl aldığını düşünmüştü. Tek istediği sorusuna cevap alabilmekti. "İstediğini yaptım. Elinden tuttum. Artık benimle oynama."

Beste'nin soluk bedeni, Efsun'dan geriye doğru giderken havada yükselmişti. Hırıltılı bir sesle bağırdı:

"Esas sen benimle oynama!"

Efsun bir an için ürkmüş ancak bulunduğu durumla daha önce karşılaşmışçasına ayaklarını yere daha sağlam basmıştı. "Seninle oyun oynadığım falan yok."

Beste, etrafında siyah damarların ortaya çıkmaya başladığı gözlerini kısıp genç kızı dikkatlice incelemişti.

"Efsun!"

Hakan'ın endişeli sesi, genç kızı kendine getirirken arkasını dönmüştü. Efsun'un bedenini kolları arasına alıp kendine getirmeye çalışan Hakan'ı görmek beklediği en son şeydi. Eğer kendisi orada yatıyorsa, şu an nasıl bunu görebilirdi ki?

İmkânsız, diye düşündü Efsun.

İlk önce kendi ellerine sonra tekrar hemen önünde yatmakta olan bedenine baktı. Kendi ellerine tekrar baktığı zaman solukluğu ancak fark edebilmiş ve hızla Beste'ye dönmüştü.

"Ne yaptın bana!"

"Ben sana bir şey yapmadım."

"Neden orada bir ölü gibi yatıyorum o zaman?"

Beste, alayla kıkırdadı. "Farkında değil misin?"

"Neyin?"

"Sen bir Kayıp Ruh'sun."

"Ne?"

Efsun, şaşkınlık duymayı bekledi ancak hissizlik onu çoktan sarmıştı. Yavaş birkaç adımda bedeninin yanına gitmiş ve tepeden kendisine bakmıştı.

"Bu nasıl olabilir?"

"Ben de aynı şeyi soruyorum. Bu nasıl olabilir?"

"Efsun, yalvarırım kedine gel! Beni korkutuyorsun. N'olursun yapma bunu bana. Bir kere daha kaybedemem!"

Efsun, sakince Hakan'ın yüzüne elini götürdü ancak ilk seferinde öylece içinden geçip gitmiş, sanki hiç var olmamış gibi havada süzülmüştü. Soluk eline bakmış ve Beste'nin sorusu işte o zaman anlam kazanmıştı.

YEDİ SANİYEWhere stories live. Discover now