Bölüm 10 "Reddetmek"

9.5K 2.2K 32
                                    

BÖLÜM 10 "Reddetmek"

"Melisa..." İlk önce kısık bir mırıldanma. Ardından daha yüksek sesli bir mırıldanma ile yarı uykulu halimle gözlerimi açmaya çalıştım ilk önce. Uyku sersemi bir şekilde gözlerimi kırpıştırdım. Sonra karanlık odada dolandı bakışlarım sersemce. Boş ranzayı görünce oda arkadaşımın hafta sonu iznini kullanarak ailesinin yanına gittiğini hatırladım. Yalnız kalmaktan çok haz etmesem bile, şu sıralar daha yatkınlaşmıştım.

"Melisa."

O sesin rüya olduğunu düşünüp uyumaya devam edecekken tekrar duymuştum. Ani bir korkuyla yattığım yerde doğruldum.

Ne duymuştum ben?

Ses bu sefer geçen seferkinden farklıydı. Bir kadınınkinden çok adamın sesine benziyordu. Bakışlarım bir kere daha dikkatlice odada gezindi. Görünürde kimse yoktu.

"Melisa..."

Yattığım yerden kalktım ve istemsizce titrek bir nefes aldım. Bakışlarım odaya ait ortak banyonun kapısında takılı kaldı bir süre. Banyonun içinde olabilir miydi cidden? Hayır, olamazdı. Bu duyduğumda, göreceğim şeyde gerçek değildi. Bununla yüzleşmeliydim.

Üzerimdeki yorganı atıp banyoya doğru ilerledim. Kapıya vardığım zaman kendime bininci kez gerçek olmadığını hatırlattım. Derin bir nefes alıp kapıyı sonuna kadar açtım. İçeride kimse yoktu. Hah! Gerçek değildi işte.

"Melisa..."

Olduğum yerde küçük bir çığlık atarak arkamı döndüm. Kalbim aşırı hızlı atarken elimi üzerine koymuştum bile. Arkamı dönüp baktığım zaman kimse yoktu. Odanın kapısına doğru koşup ışığı açtım. Ne banyoda, ne de odanın içinde kimse yoktu ve olamazdı da.

Gerçek değildi, olamazdı da.

Düşüncelerimi kafamdan atmak için başımı iki yana hızlıca salladım. Işıkları açık bırakıp kendimi yatağa attım. Yorganı kafama kadar çekip gözlerimi sıkıca kapamıştım. Aynı zamanda derin nefesler alıp kendi kendime mırıldanıyordum. "Gerçek değil, gerçek değil, gerçek değil..."

"Melisa..."

Tekrar duyduğum ses ile derin bir nefes alıp biraz daha yüksek sesle mırıldanmaya devam ettim. Yalnız olmaktan nefret ediyordum, bunları yaşamaktan nefret ediyordum. Gerçek olmayan şeyleri duymaktan, görmekten nefret ediyordum.

***

Bütün gece ses duydukça daha çok gerçek olmadığını söylerken uyuyamamış olmaktan da nefret ediyordum.

Sabah ilk saatlerini biraz geçmişti. Güneş ışığı zemin katta olmama rağmen odanın küçük camından içeri girdiğinde uykusuzluktan kan çanağına dönmüş gözlerimle yataktan kalktım. Aynaya bakmamaya çalışıp elimi yüzümü yıkadım ve kendimi en yakın eczaneye attım.

"Hoş geldiniz" dedi eczacı kadın bütün gece nöbetçi olduğu baygın gözlerinden belli olurken. "Ne bakmıştınız?"

Ne mi bakmıştım?

Bana şuradan bir kilo majezik, iki yüz gram parol, bir de yiyebileceğim kadar a-ferin...

Ya ben contaları sağlam bozdum ya da kadın bana gerçekten bu soruyu sordu. Birinci şık daha olası ama hayır, bu sefer gerçekti. Ve tabii ki böyle bir cevap da vermemiştim. Kadının bütün gece nöbet tutmuş olmasından dolayı mazur görüp doktorumun hastaneden çıkmadan birkaç gün önce yazdığı, ama almaması için Ekin'den sakladığım raporu uzattım kadına.

Kadın ilk önce elimde n rastgele sayıların ve harflerin yazılı olduğu küçük kağıdı aldı. Ardından sisteme giriş yapıp ilaç listesine baktı. Kısa bir an kafasını kaldırıp bana şüpheyle bakarken bakışlarımı yere indirdim. Gözlerim hala kan çanağı gibiydi. Acaba yakınlardan almasa mıydım ilaçları?

YEDİ SANİYEWhere stories live. Discover now