/75/ İsa mı!

4 2 0
                                    

" Bunun için yapman gereken tek şey bir ses kaydı. İsmini ve soy ismini söyleyerek amacını belirtmen lazım. Daha sonra ben bu ses kaydını üstlerime dinleteceğim. Seçimde seninde ismin yer alacak." Serkan her şeyi düşünmesi lazımdı. " Seçimde yer almam kazanacağım anlamına gelmiyor. Belki benden iyileride vardır." Kız gülümsedi.
" Bana göre senden iyisi yok. Ben bu sene şansımı senden yana kullanacağım. Bak şimdiden bir oyunu kazandın bile." Kız cebinden telefonu çıkarıp Serkan'a uzattı. Serkan acele karar vermemek için düşünüyordu ama kız ısrarla telefonu uzatıyordu. Kızın elinden telefonu alıp ayağa kalktı Serkan.

Otel odasında herkes uyuyordu. Uyanık olan sadece Ömür vardı. Sandalyesini balkona çekmiş oturmuş öylece sokağı izlemekteydi. Ayak ayak üstüne atıp arkasına yaslandı. Kolundaki saate bakıp ne kadar zaman kaldığına baktı. Uykusu gelmeye başlamıştı bile. Tam göz kapakları kapanacakken açtığında yolda hızla yürüyen Alev'i gördü. Birden kendine gelip yola daha dikkatli baktı. Gerçektende bu Alev'di. " Senin ne işin var lan burada?" Dedi. Hemen ayağa kalkıp balkondan içeri girdi.

Alev hiç olmadığı kadar üzgündü. Yolu ağlıyarak gelmiş kendini harab etmişti. Ağlamaktan gözündeki makyaj yüzüne kadar akmıştı. Hemen otele gidip eşyalarını toplamaya gidiyordu. Kapıdan  hızla içeri girdi. Resepsiyondaki adam gülümseyerek. " Hoş geldiniz." Demişti ama onu yok saymıştı resmen. Hiç bir tepki vermeden yanından geçip gitti. Asansöre ulaşmak için bir kat çıkıp düğmeye bastı. Asansör yukarıda en son kattaydı, bu demek oluyor ki biraz geç gelecekti. Sabırla asansörü beklerken.
" Alev." Diye biri seslendi arkasından. Hemen arkasını dönüp kim olduğuna baktı. Gelen kişi Ömür'dü duvara yaslanmış karanlıkta sadece yüzü gözükmekteydi. " Ne var Ömür. Ne istiyorsun benden?" Karanlığın içinden çıkıp Alev'e baktı. " Seni biraz telaşlı gördüm. Yüzündeki makyaj akmış. Hayret dışarıda yağmur yok." Dedi. Alev önüne döndüğünde asansör gelmiş kapısı açılmıştı. Hemen içeri girip 2. Kat düğmesine bastı. Kapı kapanmaya başladığında Ömür'de bindi. Alev'in yanına durdu. " Kaçmaya çalıştığına göre sende bir şeyler var." Dedi. Alev sinirlenmeye başlamıştı. Bu surat ifadesinden belli oluyordu. Asansör 2. Kata geldiğinde durdu ve kapısı açıldı. Alev asansörden çıkıp Ömür'e döndü.
" Az önce Serkan tarafından kavuldum." Dedi. O sırada kapı kapanmaya başlamıştı. Serkan'ın ismini duyan Ömür kapının kapanmasına engel olmaya çalıştı ama olmadı. Asansör yukarı doğru çıkmaya başlamıştı bile. " Ne! Serkan mı?" Dedi. Bu durumun şokunu yaşıyordu. Serkan'ın burada olduğunu tahmin ediyorlardı ama bu kadar yakında olacağını değil. Asansör istediği kata geldiğinde ise kapının açılmasıyla kendini asansörden dışarı attı. Öylece boş bir şekilde yerdeki halıya baka kalmıştı. Serkan'ın burada olduğunun şokunu hala atlatamadı. Odasının önüne gelip anahtarı sakince kapıya taktı. Kapı içeri doğru açıldı. Anahtar kapıda kalmıştı. Ömür kafasını kaldırdığında ise içeride karanlığın içinde iri yarı biri vardı. Ömür onu görür görmez içeri doğru atlayıp kurda dönüştü. Adamın arkasını dönmesine fırsat vermeden üzerine atladı. Hiç beklemediği bir saldırı olduğu için yüz üstü yere düştü. Yataktan kalkıp bakan Kara ve Buse hiç beklemeden kurda dönüşüp üzerine atladılar. Gelen kişi yerden kalkamıyordu resmen. Üzerindeki üç kurt kadın nereyi denk getirirlerse ısırmaya çalışıyordu. Yasemin'in uyandığını gören adam önce hızla kanatlarını açtı. Üzerindeki kurt kadınlar etrafa dağıldılar. Biri duvara çarptı, biri yatağın üzerine düştü, diğeri ise masanın üzerine düşmüştü. Balkona çıkarken kanatlarını katlamıştı. Kendini aşağı atarken kanadını açtı. Havada süzülmeye başladı. Kanat çırptıkça havalanıyordu. Yasemin ise bu durumu donmuş bir şekilde yatağında izlemekteydi. Kızlar tekrar insan haline dönmüştü. Düştükleri molozların arasından kalktılar. Buse ve Kara balkon kapısına koşup kanatlı adamın arkasından bakıyordu. Ömür büyük bir korku ile annesinin yanına geldi. Annesi ise hala kanatlı adamın arkasından bakıyordu. " Anne iyi misin!" Dedi. Yasemin kızına döndü. " O kim biliyor musun?" Ömür arkasından bakıp. " Kim anne?" Yasemin uçan adamın arkasından bakıp. " O senin baban. İsa." Dedi. Kapının orada duran ve İsa'nın arkasından bakan Buse ve Kara birden Yasemin'e döndüler. Ömür annesine baktı. " Anne emin misin?" Yasemin kafasını sallayarak. " Evet kızım. Vampirler arasında sadece kanatlı olan baban var. O olmasa bile kanadından belli." Ömür'ün içinde babasına karşı hiç bir şey yoktu. Onu bırakıp gitmesine rağmen. " Peki ne yapacağız anne?" Yasemin kızına döndü. " Bilmiyorum. Babanı en son gördüğümde abine ve bana düşmandı. Bizi öldürmek istiyordu. Şimdi dediğine göre bu ikinci gelişi. Ne amaçla böyle bir şey yapıyor bilmiyorum." Ömür babasını gördüğünden Serkan'ı söylemeyi unutmuştu. " Anne Serkan bu oteldeymiş." Dedi. Kara Ömür'e döndü.
" Ne!" Diye bir tepki verdi. Yasemin Ömür'e döndü. " Emin misin?" Ömür kafasını salladı. " Evet anne. Asansörün orada Alev'le karşılaştım. Serkan'ın burada olduğunu ve sanırım birlikte kalıyorlar." Bunu duyan Kara birden deliye döndü. " Ne! Sen ne saçmalıyorsun. Yani Serkan'la o sürtük aynı odada mı?" Ömür dudaklarını buruşturup kaşlarını kaldırdı. " Sanırım öyle." Kara bir hışınla kapıya doğru yürümeye başladı. Karşısına annesinin çımasıyla birden durdu. Yasemin Kara'ya baktı. " Hiç bir şey belli olmadan karar verme. Önce Serkan'dan dinle. Alev'in dediği gibiyse istediğini yapabilirsin. Ama aksini söylerse Serkan'a inanmanı tavsiye ederim." Kara kafasını sallayıp geri çekildi. Daha sonra Yasemin herkese bakarak. " Hadi çocuklar. Şu odayı toparlayalım. Görünüşe göre ödememiz gereken yüklü bir miktar var." Dedi. Kızlar hemen işe koyulmaya başladılar.

Serkan her işini halletmiş yolun kenarından otele doğru yürümekteydi. Ses kaydını o kıza vermişti ona güveniyordu. Söylediği çoğu şey Serkan için mantıklı olandı. Kurt hisleri yukarıda uçan bir şeyin olduğunu söylüyordu. Kafasını kaldırıp yukarı baktığında ise uçan bir vampir gördü. Kafasını yana sallayıp. " Umarım o giden sen değilsindir baba." Dedi. Aşağıda olsaydı yapacağı şey çok kolay ve basitti. Onun kafasını gövdesinden ayırmak. Yukarıda olduğu için çok şanslıydı. Serkan'ın ise yapacağı tek şey arkasından bakmak oldu. Gözden kaybolduktan sonra oteline doğru yürümeye devam etti.

Oteline geldiğinde ise saat 1.30'du. Resepsiyondaki çalışan güler yüzüyle.
" Hoş geldiniz." Dedi. Serkan bir şey demeden sadece kafasını salladı. Başındaki kapişonu çıkarıp merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı...

Kendi odasının önüne geldi. Kapının önünde öylece durup anahtara bakıyordu. Aklına Alev geldikçe sinirleri tepesine çıkıyordu. İçeri girip girmemek konusunda kararsız kalmıştı. Merak ettiği tek şey ise Alev'in nasıl bu kadar zengin olduğuydu. Şimdi belli oluyordu. Kurt ve vampir öldürmek şartıyla para alıyordu. Yapacak bir şey yoktu odaya girmek zorundaydı. Bütün eşyaları o odadaydı. Anahtarla kapıyı açıp önce içeri baktı. Sanki oda boş gibi sessizdi. Serkan içeri girip etrafına bakınmaya başladı. Hissettiği gibi içeride kimse yoktu. Komidinin üzerinde ise bir kağıt parçası vardı. Hemen komidinin yanına gelip kağıt parçasını aldı. İçinde aynen şöyle yazıyordu. " Serkan her şey için özür dilerim. Bende isterdim böyle bir şeyin olmasını. Ama yapacağım bir şey yok. Sen vampirleri o şehirden kovmakla iyi bir şey yapmadın. Burada hangi işe girsem ikinci günü kovuldum. İşte ben sana o yüzden dedim çıkmadan önce. Hiç kimsenin dediğine inanma diye. Ama sende haklısın, senin türün sonuçta. Son işimden kovulduktan sonra bende en iyi bildiğim şeyi yaptım. Savaşmak. Vampir bile olsan geçinmek için paraya ihtiyacın oluyor. Tekrar özür dilerim. Otel odasının ücretini ödedim. Kendine iyi bak ben bu diyardan gidiyorum. Umarım gelecekte savaşta karşılaşmayız." Yazıyordu.

Karanlık Savaş Where stories live. Discover now