/83/ Garip Kişi

3 2 0
                                    

Saat 13.59'du. Masadaki herkes saate odaklanmış bir olmasını iple çekiyorlardı. Masadaki bir kişi sadece kapıya bakıyordu. O da Serkan'dan çekinen o adam. Dışarıdan ne bir haber nede bir ses geliyordu. Zaman geçmedikçe, haber gelmedikçe odadaki herkes geriliyordu. Saat ise 1 olmamakta ısrar ediyordu. Masadaki herkes birbirine bakıyordu.

İçlerinden biri herkese bakıp. " Gelmeyecek." Dedi. Bunu bir çok kişi kafa sallayarak onay versede, Serkan'dan çekinen o adam hala kapıya odaklanmıştı. Kapıya odaklanan adam ayak sesleri duymaya başlamıştı. O anda Serkan kapıyı iki eliyle iteleyerek açtı. O anda herkes kapıya döndü.

Odaya önden Serkan girdi. Arkasından Aykız ve bir koruma girdi. Korkusuzca kendi koltuğuna ilerleyip oturmadan önce herkese baktı. Masadaki diğerleri şaşkınlıkla hala bakıyorlardı. Serkan normal bir tavırla yerine oturup hafifçe kafasını salladı. Serkan'ın gelmesiyle hizmetçiler yemekleri servis etmeye başladı.

Ev sahibi ne kadar Serkan'ın gelmesinden memnun olmasada. " Hoş geldin Serkan." Dedi. Serkan nezaketen. " Hoş buldum." Dedi. Kendini tanıtmak için geriye yaslanıp Serkan'a baktı. " Ben ev sahibi Murat Ölen." Diye tanıttı. Serkan sadece kafasını salladı. Daha sonra yanındaki adam tanıttı. " Merhaba benim adım Ümit Sek." Daha sonra yanındakine geldi sıra. " Ben Serhat Tektaş." Bir yanındaki baktı. " Ömer Dalkıran." En son Serkan'dan çekinen adama gelmişti sıra. Saygıdan önünü düzeltip. " Doğan Seren."

Serkan hepsini tek tek tanıdıktan sonra. " Beni zaten tanıyorsunuz kendimi tanıtmama gerek yok sanırım." Dedi. Murat Serkan'ı parmağıyla işaret ederek. " Evet seni tanıyoruz. Ama kimse senin soy ismini bilmiyor. Adın Serkan soy ismin ne peki?" Dedi. Serkan hafifçe gülümseyip. " Bu kadarını bilmeniz yeter. Daha fazlasını sadece ölüler bilir." Dedi. Serhat yan durmuş bir şekilde baktı.
" Seni anlıyoruz ama bizde seni tanımak istiyoruz." Cevap vermek için Serhat'a döndü. " Bende sizi anlıyorum. Ama şu zamana kadar, soy ismimi ölen düşmanlarım bile duyamadı." Ümit sert bir tavırla. " Sen bizi düşman olarak mı görüyorsun?" Serkan gözleriyle Ümit'i yedi resmen. " Düşmanım olmasanız, hakkımız olan iki koltuğa zorla sahip olmazsınız." Doğan Serkan yanında olduğu için kafasını çevirip baktı. " Biz koltuğa zorla sahip olmadık. Senden önceki toplantılara gelmedi, bizde koltuğu doldurduk. İlk toplantıya sende gelmeseydin, senin koltuğunuda dolduracaktık." Dedi. Serkan Doğan'a baktı. " Saygıdan olsa koltuklar boş kalırdı. Ama kurt adamları masadan silmek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Ben her şeyin farkındayım. Kozlarınızı ona göre oynayın." Murat yumuşak bir tavırla.
" Serkan bu apaçık bir tehtit. Ama böyle olmaz ki!" Serkan önce durup düşündü. Yaptığı şeyin doğru oldugunu düşünüp devam etti. " Evet. Apaçık kozlarımı oynuyorum ben. Hiç birinizden korkmuyorum. O iki koltuğu almak için elimden ne geliyorsa yapıcam." Murat tam bir şey diyeceği sırada Serkan ayağa kalktı. " Bir daha ki toplantıda görüşürüz. En azından 3'ünüzle." Deyip masanın yanından ayrılmaya başladı.

Masadaki herkes hem birbirine hem yanındaki kişiye bakıyordu. Serkan odadan ayrıldıktan sonra Doğan karşısındakilere baktı. " Dediğim gibi Serkan geldi. Dediğim gibi sizi tehtid etti. Dediğim gibi korkusuzca çekip gitti." Murat sinirli bir şekilde. " İllaki bir gün tek düşürücem onu. İşte o zaman onunla başka bir yüzümle konuşucam." Doğan Murat'a baktı. " Serkan'da ben bolca sabır gördüm. Sabrı olmasa şuracıkta hepimizi öldürür. Sabırlı insanlara dikkat edin, onların sabrı tükendiğinde gemileri değil limanları yakar." Ümit yanında oturan Doğan'a döndü. " Sen kimin tarafındasın?" Doğan için kritik konuşma başlamıştı.

Onun için hemen düşmanlık şart değildi. Bu durum böyle devam ederse masada tek tek kaynedeceklerine adı gibi emindi. " Ben taraf tutmuyorum. Sadece bu masanın bir üyesiyim. Açık konuşmam gerekirse kellesi koltukta olanlar Serhat ve Ömer. Oturdukları koltuk kurt adamlara ait. Ama biz işgal ettik. Sonucuna katlanacağız. Ama şunu belirtmek istiyorum, ben bundan sonra birlikte hareket etmek istemiyorum. Sizin gidiş hat ölüme gidiyor. Şu anda karşınıza aldığını kurt adam öyle basit biri değil. Herkes o geçmişi biliyor. Her şey ortaya çıktı. Serkan Kara Ölüm kurt adam soyundan geliyor. Bunun canlı örneği Gürkan." Dedi.

Masadaki herkesin canı bu konudan sıkılmıştı artık. Ama bir şey diyemiyorlardı. Serhat masadaki herkese tek tek bakarak. " Bu durumda Serkan'ı alt etmek istiyorsak, çok iyi bir plana ihtiyacımız olacak." Doğan alınan bu karar karşısında çok rahatsızdı.
" Dediğim gibi. Beni dinlerseniz düşmanlık hemen şart değil. Zayıf bir anını yakalasak daha iyi olacak." Ömer bu durumu komik bulup gülümseyerek baktı. " Sen Serkan'ı fazla gözünde büyütmüşsün Doğan." Doğan ümitsiz bir şekilde baktı. " İnşallah bu işin sonunda Serkan'ın başı yerine bizim başımız yerde olmaz." Doğan'ın bu konuşması hem kendisini korkutmuştu, hemde masayı. Sert bir uyarı yapmak için baktı ona. " Doğan bir daha masanın düzenine uymazsan, oy birliği ile seni atmak zorunda kalacağız." Dedi. Doğan bir şey diyemedi. Çünkü haklıydı, masanın düzenini bozmaktan oy birliği ile atılabilirdi.

Serkan arabanın içinde sessizce yolculuk yapıyordu. Karşısında kendisine sekreterlik yapan Aykız vardı. Yapılacak ve yapılması gereken önemli şeyleri küçük not defterine yazıyordu. Kafasını kaldırıp baktığında, Serkan'ın moralinin yerle bir olduğunu gördü. " Senin canını sıkan ne?" Diye sordu. Serkan kafasını camdan kaldırıp Aykız'a baktı. " Bir sene önce basit bir kabile lideriydim. Şimdi ise kabile liderlerinin lideriyim." Aykız bunun neden canını sıktığını anlamamıştı.

" Bu durum senin moralini neden bozuyor?" Serkan Aykız'ın yanlış anladığını anlayınca gülümsedi. Hemen açıklama yaparak kendini ifade etti.
" Benim canımı sıkan bu konumda olmak değil. Bu konumda olmak için yanlız olmak gerekiyor. Asıl canımı sıkan konu bu. Ailemi bir senedir göremiyorum." Aykız şimdi neden canının sıkkın olduğunu anlamıştı. " İşleri düzene soktuğunda gidersin. Gerçekten şimdi gitmen çok tehlikleli." Dedi. " Sakin ol. Şimdi gitmiycem." Dedi Serkan. Bu cevabı alan Aykız defterine not almaya devam etti. Serkan ise kafasını cama yaslayıp yolu izliyordu.

Araç trafiğe takıldı araçların arasında kaldı. Serkan öylece sokağı izlerken sokak arasında birini gördü. Normal insanlardan farklıydı. Her yerini siyah bir örtüyle sarmıştı. Gözleri bile zarzor görünüyordu. Doğruca Serkan'ın bulunduğu arabaya bakıyordu. Serkan kapıyı açıp direk arabadan indi. Yolu koşturarak geçip sokak arasına doğru koşturdu. Arkasından Aykız ve bir kaç adam takip ediyordu. " Serkan dur nereye?" Diye sordu Aykız. Serkan cevap vermeden koşturmaya devam ediyordu.

Sokak arasına girdiğinde kimse yoktu. Gördüğü garip giyinimli kişi sokağın diğer ucuna gitmişti. Serkan'a el salladıktan sonra insanların arasına koşup gözden kayboldu. Gözlerini ayırmadan kaybolduğu bölgeye bakarken arkasından Aykız ve adamlar geldi. " Serkan sana sesleniyorum duymuyor musun?" Serkan Aykız'a döndü. " Sokak arasında garip giyinimli biri vardı. Doğruca olduğum arabaya bakıyordu." Aykız bu davranışına çok kızdı. " Serkan olabilir. Bu adamlar ben sence neden senin yanındayız. Bizi arkada bırakıp koş git diye mi! Ya oradaki bir tuzak olsaydı. Ölümle sonuçlansaydı. Ben annene ne diyecektim ha?" Dedi. Serkan'ın gözleri yerinden fıralyıp öylece Aykız'a bakıyordu. Son derece haklı bir kızma olduğu için bir şey diyememişti.

Karanlık Savaş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin