/99/ Geri Çekilmek Zorundayım

4 1 0
                                    

Kuzey tarafındaki koridorda vampirler tamamen oluşum sağlamışlardı. Artık Güney bölgesi kurt adamların yönetiminden çıkmıştı. Her saniye bir vampir kan için kavga ediyor birbirini öldürüyordu.

Ulu bilgenin görevlendirdiği komutan ağaçların arasından çıktı. Korkusuzca binlerce vampirin üzerine doğru emin adımlarla yürümeye başladı. Üzerindeki kıyafet nedeniyle vampirler komutanı kolayca fark etti.

Herkes kana susamış bir şekilde komutana doğru diş gösteriyordu. İçlerinden biri bu susuzluğa dayanamayıp komutanın üzerine koşmaya başladı. Komutan yayına okunu yerleştirip nişan aldı ve fırlattı.

Ok rüzgar gibi gidip vampirin tam anlının ortasına saplanmıştı. Cansız bedeni komutanın önüne yığıldı. Komutan ise durumu umursamayıp üzerine basarak geçti.

Binlerce vampir komutanın üzerine koşmaya başlamıştı. Komutan kormuyor cesur bir şekilde üzerlerine yürümeye devam ediyordu.

Komutandan sonrası geliyor ortaya 50 kadın erkek karışık cesur savaşçı çıkıyordu. Vampirlerin kendisine yaklaşmalarına izin vermiyor uzaktan okla avlıyorlardı. Yaklaşan olursa ise boynuna bir kesik atıp kafasını sertçe çekip koparıyorlardı.

Herkes evde bir çare oturuyordu. Serkan'ın kurtulduğunu düşünerek bir yere odaklanmışlardı. Herkes sessiz bir şekilde oturuyordu. Yasemin İsa'ya baktı. " Hayatım bugün biz duralım. Geri kalan herkes uyusun artık." Can ablasına baktı. " Abla Sema ile bende durmak istiyorum. Dördümüz duralım." Yasemin kafasını salladı. Daha sonra ayağa kalkıp. " İsa ben Can ve Sema bugün bizde. Geriye kalan herkes uyumaya. Hadi bakalım." Dedi.

Mustafa ormanda oturmuş saldırmak için uygun bir an bekliyordu. Sırtını ağaca yaslamış elindeki bıçağı bileliyordu. Yanına gelen bir adam dikkatini dağıtmıştı. Mustafa adama döndü. " Ne oldu! Neden bu kadar telaşlısın?" Vampir çekinerek cevap verdi. " Serkan. Az önce Antalya'ya kaçmış." Mustafa birden ayağa kalkıp adamın boğazından tutup sıktı. " Sen ne diyorsun lan!" Adam sıkılan boğazıyla bir kaç cümleyi anca çıkardı. " Dur. Yapma." Mustafa vampirin boğazını bırakıp baktı. " Savaşta bir adam bile savaşın seyrini değiştirebiliyor. Dua et savaştayız yoksa şimdiye dek çoktan ölmüştün." Vampir boğazını tutarak Mustafa'ya baktı. " Durdurmaya çalışmışlar. Ama ailesi kaçmasında yardım etmiş."

" Ailesi ile beraber mi gitmiş." Vampir kafasını sallayarak. " Hayır. Serkan yola çıktıktan sonra onlar geri dönmüş." Mustafa derin düşüncelere dalıp kendi kendine konuştu. " O zaman bunlar kaçmıyor. Bu işin içinde bir iş var ama ne!"

Karşısındaki vampir kendisine söylediğini sandı. " Acaba yardım almaya mı gitti?" Mustafa cevap verdiği için kızacaktı ama söylediği şey mantıklı olunca kızmadı. " Doğru söylüyorsun." Telaş içinde ormanın içinden bir vampir daha geldi. " Efendim Kuzey'deki vampirlerin hepsi ölmüş." Mustafa artık öfekeden deliye dönmüştü. " Yeteeer. Noluyo lan bu lanet ormanda. Her şey planlı düzenli. Ama yinede bir sonuca ulaşamıyoruz." İlk gelen vampir bir öneride daha bulundu. " Efendim. Bence an mantıklı hamle ummadıkları anda saldırmak." Mustafa kafa salladı.
" Haklısın. Herkese haber verin. Mersin'in dört bir tarafına dağılsınlar. Ben haber edene kadar kimse varlığını belli etmesin. Geri çekiliyoruz, şimdilik." Dedi. Oraya gelen iki vampir vakit kaybetmeden oradan ayrıldılar. Mustafa ise elindeki bıçağı ağaca saplayıp oradan uzaklaştı.

Serkan hala yolculuk yapıyordu. Yanına araba kullanan yakın korumalarından biri vardı.

Serkan diresğini arabanın camına yaslamış, elinide başına koymuş öylece kara bakmaktaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Serkan diresğini arabanın camına yaslamış, elinide başına koymuş öylece kara bakmaktaydı. Koruma bir sorunun olduğunu biliyor ama sormaya çekiniyordu. Ara ara kafasını çevirip Serkan'a bakıyordu.

Son bakmasında Serkan'da döndü ve göz göze gelmişlerdi. Artık yakalanmıştı önüne dönsede faydası yoktu. Serkan beklenen o soruyu sordu. " Neden bana öyle bakıyorsun?" Kız önüne bakarak açıklamasını yaptı. " Yola çıktığımızdan beri sende tuhaflık var." Serkan önüne döndü. " Sadece ailemi arkada bırakma planı bana hiç mantıklı gelmiyor." Koruma Serkan'ın haklı olduğunu biliyordu ama gitmekten başka çareleri yoktu. " Evet haklısın ama gitmek zorundayız. Yoksa koltuk." Diye konuşmasına devam ederken Serkan birden dönüp bağırdı. " Koltuğun canı cehenneme. Ben burada ailemi düşünüyorum." Diye. Kız bir şey diyemedi. Sadece öylece donup kaldı.

Doğan ve Ömer kış günün soğunda en sevdikleri bilardo oyununu oynamaktaydılar. Doğan Ömer'e baktı.
" Şu anda Mustafa ne yapıyor acaba?" Ömer ıstakayı topa nişan alıp atış yaptı. Daha sonra doğrulup. " Ya savaşta, ya girmek üzere." Deyip gülmeye başladılar. Doğan kahkahanın ardından. " Kolay bir zafer olacak desene." Dedi.

O kışın soğunda içeri paltolu biri girdi. Hiç bir yere bakmadan gitmeden direk Ömer ve Doğan'ın yanın gitti. Doğan ve Ömer kafasını çevirip yanlarına gelen kişiye baktı. Yanlarına gelen kişi kendi adamlarından biriydi.

Doğan kendi adamı olduğunu görünce gülümsedi. " Ooo kimleri görüyorum burada." Dedi. Adam o sırada paltonun içine kaçırdığı boynunu çıkardı. Doğan ve Ömer oyunlarına devam ediyorlardı. Adam Doğan'a baktı. " Durumlar hiç iyi değil." Dedi. Doğan birden adama baktı. Ömer ise atış yapacağı sırada yarıda kesip birden doğruldu.

İkiside meraklı gözlerle o adamın yanına geldi. " Neler oluyor?" Adam soruyu soran Ömer'e baktı. " Mustafa yapacağı saldırıyı ertelemiş. Şu anda bulunduğu toprakları terk ediyor." O anda Doğan ve Ömer birbirlerine baktılar. Ömer canının sıkılmasından dolayı elindeki ıstakayı masaya attı.

Adam haberi bildirdikten sonra sanki üşümüş gibi boynunu tekrar paltosunun içine çekti. Kapıya doğru yürüdü.

Ömer ellerini masaya koyup öylece düşünmeye başladı. Doğan ise ayakata bir yere odakalnmış o da öyle düşünüyordu. İkisininde aklına hiç bir şey gelmiyordu. Savaşın daha başlamadan bitmesi ikisininde zararınaydı.

Her toplantı olduğunda katılmıyorlar, hemde bildiri yollamıyorlardı. İşin gerçeği apaçık ortada kalmışlardı. Mustafa'dan haber gelene kadar onun yanına gidemezlerdi. 6'lı masaya gitseler aylarca neden gelmedikleri için sorguya çekileceklerdi.

Mustafa'nın bu hamlesi ikisinide ortada bırakmıştı.

                Antalya ( Merkez )
Gelmesi gereken araba kar yağışından kaza yapmamak için ağır bir şekilde gelmişti. Kendi binalarının önünde durduğunda araba, Serkan ve yanındakiler arabadan indiler.

Kapının önüne gelen Serkan üç kere kapıya vurdu. Bekledi sonra bir üç kere daha vurdu. İçeriden biri üç defa vurduktan sonra, tekrar üç defa vurdu. Ardından kapıdaki kişi kapıyı açtı.

Serkan ve arkasındakiler hemen kendilerini içeri attılar. İçeridekiler günlerce Serkan'ı görmedikleri için baka kalmışlardı. Artık gelemeyeceğini düşünüyorlardı.

Serkan onları umursamayıp merdivenlerden yukarı çıktı. Kendi odasına girip kapıyı öylece açık bıraktı. Çünkü arkasından kendisiyle beraber Aykız girmişti. Aykız kapıyı kapatıp Serkan'ın karşısında bulunan koltuklardan birine oturdu.

Serkan ise derin düşüncelere dalmıştı. Bir yandan 6'lı masayı çok ihmal etmişti. Diğer yandan ise ailesi orada ne durumda onu düşünmekteydi. Serkan onları düşünürken Aykız Serkan'ı düşünüyordu. " Serkan direk eve gitseydin. Ne yapacaksan yarın yapardın. Geç oldu artık." Serkan kafasını kaldırıp baktı. " Olsun. Gerekirse burada yatarım. Problem değil." Dedi.

Serhat Tektaş evinde oturmuş pencereden dışarıda yağan karı izlemekteydi. Evdeki herkes uyumuş sadece Serhat uyanıktı. Ömer ve Doğan'ın neden gelmediğini merak ediyor bu işin arkasında neler dönüyor onu düşünüyordu.

Asıl konu ise Serkan günlerdir neredeydi. Ruhu bile yoktu ortalıkta. Herkesin kafası iyi karışmıştı. Bir çıkmaza çıkmaya çalışıyorlar ama bu çok zordu.

Karanlık Savaş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin