002

1.7K 115 438
                                    

"Hawkins'e kara bulutlar yaklaşıyor... Bu kara bulutlar kasabamız üzerindeki laneti mi işaret ediyor? On gün önce kaybolan Hawkins Lisesi üçüncü sınıf öğrencisi Melissa Greenwich'ten hâlâ haber alınamadı. Herhangi bir şey hatırlayan veya görenlerin Hawkins polis departmanına ihbarda bulunmasını önemle rica ediyoruz. Bugün Melissa'nın en son görüldüğü yer olan "Knicks" kafesinin etrafında olacağız. Bütün kasabamızı akşam saatlerinde burada Melissa'yı aramaya davet ediyoruz. On gün uzun bir zaman ama bizim umudumuz var... Umarım güzel kızımızı fırtına yaklaşmadan önce bulabiliriz. Rahip Lee yarın herkesi dua etmek için kilisede bekliyor. Başkan desteklerini gönderdiğini söyledi."

*Eddie*

Gözlerimi açtım. Melissa... Zavallı kız. Geceden televizyonu kapatmayı unutmuş olmalıyım. Melissa... On gündür haber alınamadı, umutlarımız varmış (!)

Eddie gülümsedi. Ama bu buruk bir gülümsemeydi. Melissa'yı ilkokuldan tanıyordu ama pek de konuştuğu söylenemezdi. Yine de onun için endişeleniyordu. Herkes gibi onun iyi olduğuna inanmak istese de içinden bir ses bazı şeylere çoktan geç kalındığını söylüyordu.

Başkan da desteklerini esirgememiş (!) Aman ne kadar önemli (!) Zavallı kız üzerinden oy toplama için gövde gösterisi yapıyor hâlâ. Bu sistem berbat.
Her neyse... Bugünkü seçmelere odaklanmalıyım.

Eddie kısa sürede dolaptan bir şeyler atıştırdı. Üzerine çoktan Hellfire Club t-shirtini giymişti bile. Kendisine şans getireceğine inanıyordu. Bugün okulun müzik grubunun seçmelerini kazanacağına emindi. Saate göz attı. Henüz saat on buçuk. Saat beşteki seçmelere daha çok var. Okula gidip biraz vakit öldürebileceğini düşündü. Pencereden dışarı baktı. Karavanlarla dolu bu sitede her zamanki gibi hayat yoktu. Eddie uzaktan yaklaşan büyük kara bulutları görebiliyordu. Yağmurlu ve kasvetli havaları severdi. Ona çoktan unuttuğunu düşündüğü hislerini hatırlatıyordu.

Hawkins Lisesi... Bu sene benim senem biliyorum. Bu sene kesinlikle mezun olup bu lanet kasaba ve okuldan kurtulacağım. Tabii bundan önceki sene söylediğim gibi... Ve ondan önceki sene de... Ama bu sefer farklı, biliyorum. Bu sene benim yılım. 86, bebeğim, 86.

Uzaktan bana yaklaşmakta olan Mike'i görebiliyordum. Elinde bir gazete sayfası sallıyordu ve gülüyordu. Onların saçma sapan bilim kulübünün haberinin basılacağını bir hafta önceden söylemişti bile. Ama benim gözüm onda değildi. Başkasını arıyordu. Onu... Her gün uyanma sebebim ve bu okulu biraz daha çekilir hâle getiren kişiyi... Chrissy'i.

Mike yanıma gelmişti bile, "Naber dostum?" diye mırıldandım göz teması kurmadan. Çünkü Chrissy'i arıyordum. Uzun saçlı kız... Küçük inek çocuk... Steve ve Robin... Jason... Dur! İşte orada! Jason'ın yanında. Bu aptal herifte ne bulduğunu bir anlasam. Beyni tamamen samandan oluşuyor olmalı ve bu yüzden saçları saman renginde çıkıyor. Ama ona hayran gözlerle bakan Chrissy... Ve onun altın sarısı saçları. Ona olan hayranlığımı saklayamıyordum. Gözlerimi ondan alamıyordum.

"Eddie! Sana diyorum! Gelecek misin bizimle?"

Dönüp başından beri başımda konuşan Mike'a baktım. Nereye çağrıldığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ne cevap vereceğimi düşünürken şükürler olsun müdür beni bu dertten kurtardı.

"Hey Munson! Odama gel. Çabuk."

Herkesin garip gözlerle bana baktığına emindim ama alıştım artık. Bu iş böyle. Ucube olmak böyledir. Okul koridorunda insan topluluğunu delip geçmeden önce Mike'ın omzunu sıvazladım. Müdürü takip etmeye başlayacakken Jason'ın sesini duydum.

"Eminim ki Melissa'yı bu ucube kaçırıp öldürmüştür! Müdür onu bu yüzden çağırıyor! Suçunu itiraf ettirmesi için!"

Jason bunu bağırarak insanlardan desteğini toplamak için yapıyordu. Herkesin de onunla aynı fikri paylaştığına emindim.

Mike "Kapa çeneni Jason! Onu bu şekilde suçlayamazsın." diye bağırdı. Sorun değil dostum der gibi ona baktım ve sonra Jason'a döndüm.

Bu sefer konuşma sırası bendeydi. Ama sadece insanlarla kelimeleri kullanarak anlaşabilirsiniz.

"Hey! Jason!"

Jason'ın yüzündeki o aptal ifadeyle beraber herkes sessizce gülmeye başladı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Jason'ın yüzündeki o aptal ifadeyle beraber herkes sessizce gülmeye başladı. Müdür beni hadi artık der gibi öksürerek uyarırken onu gördüm. Chrissy... O da mı gülümsüyordu yoksa ben hayal mi görüyordum? Güldüğünü belli etmemeye çalışırken yanakları elma gibi olmuştu. Sonbaharda iyice kızarmış bir elma gibi. Ben elmayı severim...

Müdürün odasında uzunca bir süre geçtikten ve bana yine aynı şeyleri defalarca söylemesini dinlendikten sonra saatin neredeyse dört olduğunu fark ettim. Evet anne ve babamın vefatından sonra henüz bir vasim yoktu ve bu okul için sorun çıkarıyordu. Amcam ise sürekli çalışıyor fakat pek fazla para kazanamıyor ve alkolik olduğu için benim velayetimi alamıyordu. Bu konulardan bıktım usandım artık. Müdüre seçmelere geç kaldığımı söylediğimde dışarıdan gelen gök gürültüsü çok kuvvetlenmişti.

Müdürün odasından çıkıp koşarak seçmelerin yapılacağı salona gitmeliydim. Fakat önce gidip gitarımı almak için binadan çıktım. Yerlere düşen ve yavaş yavaş ıslatmakta olan su damlalarını görüyordum. Hızlı adımlarla koştum ve Dustin'i bisikletine binerken gördüm. "Üzgünüm dostum, seçmelere yetişmem gerekiyor!" diyerek bisikletine atladım ve sürmeye başladım. Arkamdan bağırdığını duyuyordum, muhtemelen küfür ediyordu. Fakat gönlünü alacağıma emindim.

Ormanın derinliklerine doğru sürüyordum çünkü bu karavan bölgesine giden tek kestirme yoldu ve yağmur artık daha hızlı atıştırıyordu. Hızlı bir şekilde yokuştan aşağı sürerken etraftaki sessizlik ürkütücüydü. Sadece arada bir gök gürültüsü içimi ürpertiyordu. Derken önüme çıkan birisi yüzünden bisikleti sağ tarafa hızlıca çevirip yerde yuvarlandım. Ne olduğunu bile anlayamamıştım. Karşımda elleri titreyen ve histerik bir şekilde ağlayan birisi vardı. Üzerinde amigo kız kıyafeti. Yerde kanlı bir bıçak ve bu kan sadece bıçakta değildi. Beyaz ve yeşil renkteki amigo kız kıyafetinin her yerine bulaşmıştı.

Gözlerimin içine şok olmuş şekilde bakan o kişi Chrissy'di. Benim Chrissy'm.

merhabalar dostlarım
hikayemi beğendiyseniz bir kalp ❤️ bırakabilir misiniz ve lütfen yorum yaparak fikirlerinizi belirtir misiniz🥺 eğer beğenilirse devam edeceğim... Sizi seviyorum ❤️💙

Eddie Munson || The HellfireWhere stories live. Discover now