023

521 93 256
                                    

2K Okunma ve 497 Yıldız... Yazmaya başlarken iki hadi en fazla beş tane okuyucum olsun onlarla sürekli yorumlarda konuşarak aile gibi olarak devam ederiz sanıyordum. Şimdi kocaman bir ailem, kardeşlerim, dostlarım var. Oylamalar veya okunma umrumda değil sizin okuduğunuzu ve beğendiğinizi bilmek hatta yorumlarda tepkilerinizi okumak en büyük hediye... Hepinizi seviyorum. Umarım şimdiye kadar olan kısımda sevmediğiniz sıkıldığınız bir şey olmamıştır. Lütfen hikayenin gidişatı hakkında olumlu veya olumsuz her şeyi benimle paylaşın. Kendinize cici bakın!

Grasilda

Eddie'nin elinde duran fotoğrafı kaptım. "Grace..." diyordu arkamdan. Fotoğrafı yere attım. Odadan çıkmaya çalışırken önüme geçti. Kolumu tuttu. "Beni dinlemek zorundasın."

Kolumu hızlıca çektim. "Seni dinlemek zorunda değilim, ben, hiçbir şey yapmak zorunda değilim."

Bir adım atacakken yeniden önüme geçti. "Grace lütfen."

Şu an sadece kafamı toplamak istiyordum. Konuşup onun kalbini kırmak istemiyordum. Ayaklarımdan yüzüme kadar çıkan bir alev topu vardı adeta.

Ben çıkmaya çalıştıkça o üstüme doğru geliyordu. Gözlerinden boncuk boncuk yaşlar akıyordu. İçeriye Mike, Will, Dustin ve Jonathan girmişti. Haberi nereden aldıklarına dair bir fikrim yoktu.

"Eddie kalbini kırmak istemiyorum, önümden çık."

"Hayır hayır... Hayır... O beni öptü. Ben neye uğradığımı şaşırdım. Hemen kendimi geri çektim ve çıktım. Jason'dan ayrıldım dedi ve gelip bir anda suratıma yapıştı!"

Kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Ama bu üzüntüden değil sinirdendi. Bu sefer daha önce belki de odadaki kimsenin görmediği kadar bağırmaya başladım. Resmen çığlık atarak konuşuyordum. Boğazım yırtılmış bile olabilirdi. "Sence suratına yapışması buradaki tek sorun mu Eddie? Gelip seni öptü öyle mi? Peki en başta onun neden eve aldın? Hastaneye ona teşekkür etmeye neden koştun? Ha hâlâ konuşmadığımız bir de şu mesele var değil mi, onunla hastanede konuştuklarını hepimizden sakladın! Onu nasıl sevdiğini biliyorum. Hepimiz biliyoruz! Onun sana nasıl baktığını gördüm Eddie. Balo gecesi. Sen... Sen onun için canımı veririm demiştin. Bir haftada sadece değerli bir arkadaş mı oldu senin için? Hepsi bu mu? Buna inanmamı mı bekliyorsun? Jason'dan ayrılır ayrılmaz senin yanına koşması tesadüf mü? Bu kızın milyonlarca arkadaşı var! Şimdi çekil önümden!"

Boynumdaki Eddie'nin şans kolyem dediği penalı kolyeyi çıkarttım. Eddie'nin yumruk hâlinde duran elini elimle tuttum ve içine koydum.

"Grace biraz sakin olmalısın. Çocuğun bir suçu yok, Chrissy kimin evine gelse o da evine alırdı zaten." dedi Dustin.

Max: Hem öpen kişi oymuş... Sinirini ondan çıkarmalısın.

Bir an arkama döndüm. "Siz de mi biliyordunuz? Ah harika!"

Sonra da kapıyı çarpıp çıktım. Buradan gitmek istiyordum. Hem de hemen.

Eddie

Kapıya doğru yöneldim ama Jonathan beni tuttu. "Bırak biraz sakinleşsin. Ona zaman ver. Sinirlendi sadece."

Odadaki herkesin gözüne tek tek baktım. Hepsi benden gözünü kaçırıyordu. "Siz de mi onun gibi düşünüyorsunuz? Grace gibi? Benim hâlâ Chrissy'e karşı hislerim olduğunu mu?" dedim.

Eddie Munson || The HellfireWhere stories live. Discover now