006

718 107 279
                                    

(Bu bölüm biraz uzun olacak. Lütfen beğenip yorum yapmayı esirgemeyin. Hikayemi şimdiye kadar beğendiyseniz geniş kitlelere ulaşmak için arkadaşlarınıza önerirseniz çok sevinirim. Destekleriniz ve fikirleriniz beni çok mutlu ediyor. Bunu daha yeni başlamama rağmen bütün bölümleri okuyup bana düşüncelerini söyleyen sevgili takipçilerime ithaf ediyorum.❤️)

Nancy kayıptı.

Ölüm sessizliği vardı. Hepimiz öylece salonda oturuyorduk. Dustin duvardaki telefona yöneldi. Birkaç tuşa basıp bir numara çeviriyordu.

Lucas koşup elinden telefonu çekerek kapattı. "Napıyosun sen?"

Dustin: "Napıyor gibi görünüyorum? Polisi arıyorum elbette!"

Mike ayağa kalktı. Evin içinde hızlıca bir ileri bir geri yürüyüp duruyordu. Ellerini saçlarının arasına sokup saçlarını çekti. "Annemlere söyleyemem. Annemlere nasıl söylerim?" diye sayıklıyordu.

Robin Mike'ın önüne geçip omuzlarını tuttu. "Sakin ol Mike. Nancy eminim... Eminim bir arkadaşına uğramıştır. Anneleri telaşa vermeye gerek yok. Ve Dustin. Polisi aramak yerine bizzat gidip Hopper'a haber vermek daha iyi."

Yine sessizlik... Eddie köşedeki sandalyede oturmuş yüzükleri ile oynuyordu ve ayaklarını yere hızlıca vuruyordu. Endişeli olduğu her halinden belliydi. Uzun süre sonra ilk defa sessizliğini bozan kişi Steve olmuştu. Sesi titriyordu fakat bu daha çok sinir ve korku karışımı gibiydi.

"Ondan sen sorumluydun Jonathan! Etrafta böyle bir katil dolaşırken nasıl onu habersiz bir yere gönderirsin!?"

Jonathan Steve'in üzerine yürüdü. "Ne diyorsun sen be? Nancy'nin kayıp olması benim suçum mu? Ha?!"

Steve adeta ateş saçıyordu. O da Jonathan'ın üzerine doğru yürüdü. "Evet senin suçun! Lanet olası senin suçun! Ona göz kulak olmalıydın!"

Jonathan: "Senin ona göz kulak olduğundaki gibi mi? Neredeyse vecna onu alıyormuş!"

Eddie hızlıca ikisinin arasına girdi. "Hey hey hey! Yeter artık bu kadar! Bunun şimdi ne yeri ne de zamanı."

Bir eliyle Steve bir eliyle Jonathan'ı ittiriyordu. Bu kadar olgun olması ve sakin olması beni etkilemişti.

"Ed doğru söylüyor. Hemen bir şeyler yapmalıyız. Nancy'nin şu an bize ihtiyacı olabilir." dedi Max.

Dustin telefonun yanından uzaklaşarak salonun ortasına geldi. "Gruplar hâlinde ayrılalım. Birimiz hemen Jim Hopper'ın yanına gidip bu olayı haber verecek. Diğerlerimiz de ayrılıp ormanda veya her gördüğümüz tenha köşede onu arayalım."

"Hayır." dediğimde herkes bana döndü. "Bu sadece vakit kaybı olur." dedim. Merakla beni izleyen bir sürü göz görüyordum. "Bu sapık saykokiller her kimse ve eğer Nancy'i kaçırdıysa onu götüreceği yere çoktan götürmüştür. Melissa kaybolduğunda da her gün yüzlerce insan ormanda aramış. Bulunsa o zaman bulunurdu. Şerefsiz herif çok iyi saklanıyor."

Jonathan duvara gidip yumruk attı. Ve birkaç kere daha. "Peki Grace, bu durumda ne öneriyorsun?"

Eleven "Melissa..." dedi. Sonra da devam etti. "Bugün Chrissy'nin evinde Melissa'nın kolyesini bulduk. Belki de Melissa'nın evinde de bir şeyler vardır. Gidip kontrol etmeliyiz."

Max: "Ama Melissa'nın vefatından sonra ailesi burayı terk etti. Ev bomboş olmalı."

Dustin: "Gittiklerini ben de gördüm ama sadece küçük bir arabayla gittiler. Eşyaları götürdüklerini sanmıyorum."

Eddie Munson || The HellfireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin