025

471 79 274
                                    

"Yani Eddie ile öpüşmen, o fotoğrafları bize göndermen... Bunların hepsi tuzaktı!"  dedim.

Chrissy: Başınıza gelen her şey bir tuzaktı. Sadece senin ve Eddie'nin tartışıp aranızın bozulması gerekiyordu. Balo gecesi senin kıskandığın yüzünden bile belli oluyordu. Eddie'nin bana olan hislerini de bütün Hawkins biliyordu. Bunun duyulmaması imkansızdı. Siz kavga edecektiniz, sen de benim elime düşecektin. Tek başına. Seni diğerlerinin tuvalete bile tek göndermediğini biliyordum.

Grace: Bunların hepsini para için yaptın. Hepsini. Ama artık bitti Chrissy. Beni öldürsen bile, artık bütün arkadaşlarım senin de suçlu olduğunu biliyor. Hikayeni bilmiyor olabilirler, Melissa'nın da işin içinde olduğunu bilmiyor olabilirler, ama senin McGregor'ın ortağı olduğunu kesinlikle biliyorlar. Bu işten kurtuluşun yok. Beni öldürsen bile.

Chrissy: Sen şu an McGregor ne yapıyor sanıyorsun? Ben senden kurtulurken, onun da zehirlemesi gereken fareler var. Senin arkadaşlarını. İlk defa plan bu kadar tıkır tıkır giderken arkamda kanıt bırakır mıyım sanıyorsun? Bildiğim kadarıyla... Şu an benim de bu işin içinde olduğumu bilen herkes Nancy'nin evinde. Onları bekleyen sürprizi bilmiyorlar.

Grace: Bu kadar alçak olamazsın...

Eddie

Steve telefonu kapattığında hepimiz onun suratına bakıyorduk. Grace ile konuştuğunu anlamıştık. Hemen çık oradan diye bağırmıştı. Ellerim titriyordu.

Dustin: Noldu Steve!? Konuşsana be adam!

Steve: Grace... Chrissy ile birlikteymiş. Hat kesildi. Hemen oraya gitmemiz lazım.

Nancy telefona sarılıp polisi aradı. Ben ise evden çıkıp koşmaya başladım. Arkamdan bizim çocuklar geliyordu. Lucas hızlıca koşup önümü kesti.

Lucas: Eddie napıyorsun sen!? Oraya öylece gidemezsin! Bunların ne kadar şeytani varlıklar olduğunu hâlâ idrak edemedin mi? Plan yapmalıyız. Plan yapmalıyız diyorum Eddie! Dur!

Durdum. Yerdeki karlara tekme atıyordum. Haklıydı.

Arkadan koşanlar da yetişti. "Oraya öylece balıklama dalamayız. Her attığımız adımı biliyorlar. Bizi de oraya çekmeye çalışıyorlar. Anlamıyor musun!? Bu sefer onları bizim alt etmemiz lazım. Bu iş artık fazla uzadı." dedi Robin.

Eddie: Ne olduğu umrumda değil. Siz burada kalabilirsiniz. Ama Grace... Ya ona bir şey olursa! O katillerle aynı evdeyken burada oturup plan yapacak kafanın bende kalacağını mı sanıyorsunuz?!

Jonathan beni ittirdi. "Git hadi! Git ve ikinizi de öldür seni aptal! Zaten tüm bunları bunun için yapıyorlar!"

Ağzımdan küfür savurdum. Sonra da sinirli bir şekilde eve geri yürüdüm. Nancy Hopper'a ulaşamadığını söylüyordu. Kar fırtınası bekleniyordu ve bu yüzden hatlar kesilmişti. Polis istasyonuna gitmekten başka şansımız yoktu.

Evden çıkıp Steve'in arabasına bindik. Kar yağmaya başlamıştı. Ben Robin Nancy Jonathan ve Steve. Steve anahtarını çevirdi ama arabadan ses yok. Bir kere daha. Ama yine ses yok.

"Hadi bebeğim, hadi..." diyordu. Üçüncü kez bir daha çevirdi, yine ses yok.

"Ulu Tanrım!" deyip arabadan indi ve ön tarafını açtı. Ne olduğuna bakmak için hepimiz arabadan indik. Birisi arabanın içiyle oynamıştı. Çünkü gördüğümüz manzarada arabanın önemli parçaları kayıptı...

Eddie Munson || The HellfireDonde viven las historias. Descúbrelo ahora