3- Kapanmayan Yara

879 60 1
                                    

"Kırık yok. Sadece kılcallarda kanama olmuş. Şimdilik tampon koyduk yarın kontrol."

"Teşekkür ederiz." dedi Fatih tuhaf gözlükleri olan orta yaşlı doktora.

"Geçmiş olsun."
Doktorun bakışları karmaşıktı. Kim bilir kafasındaki kaç problemi aynı anda çözmeye çalışıyordu. Tıpkı benim gibi.

"Sağolun." Her biri üzüntüyle doktoru cevaplarken içlerindeki 'yazık kıza' yı yüzlerinden okuyabiliyordum.

Doktor acildeki sarı alandan çıktığında bu defa tüm gözler üzerime çevrildi. İyi olup olmadığım, bakışlarımın tuhaf olup olmadığı, ilaçlarımı kullanıp kullanmadığım sorgulanıyordu o gözlerde.

"Serum bitsin gideriz."
Fatih hem kızgın hem de beni teskin eder gibi konuştu.

Diğerleri de onu onaylamam için bana bakınca onlara cevap vermeden sırtımı döndüm. Böyle yaşamamın onlara nesi cazip geliyordu ki... Normal değildim belki de hiçbir zaman normal olamayacaktım.

"Kızım. Bade'm." Annemle babam telaşla acile girdi. Onlara doğru dönmek istedim ama yapamadım. Benden bıktıklarını bilmek, beni düzeltmeye çalıştıkça daha da kötüleştiğimi görmeleri kendimi daha da berbat hissettiriyordu.

"İyi misin kızım?" Yanıma gelip sırtımı sıvazladı annem. Babamsa saçlarımı okşuyordu. "Yanındayız Bade'm, geçti kızım."

Ellerindeki sıcaklık ruhumu okşasa da ancak kısa süreli mutluluğa ulaştırıyordu beni. Onların zihnindeki benimle ilgili hayal kırıklıklarını düşündükçe kahroluyordum.

Benden cevap beklemeden diğerlerini soru bombardımanına tuttular.

"Nasıl oldu?"
"O iyi mi?"
"O adam nerede?"
"Geberteceğim o pisliği!"

Fatih onları sakinleştirmeye çalışırken Sude olayı baştan anlatmaya başladı. Kenan ise arada bir söze girip durumumla ilgili beni haklı çıkaracak eklemeler yapmaya çalışıyordu.

"Sen kimsin?" dedi babam.

"Kenan."

Sude, babamın ses tonundan aldığı kötü hisle derhal araya girdi.
"Kenan. Kuzenim. Polis teşkilatından. O sırada Bade'nin yanındaymış."

"Bade'nin yanında ne işi var?" Bu defa annem öfkeyle araya girdi.

"Sevdiye anne, sorun yok. Merak etmeyin. O bizden."

"Tolga da öyleydi!" Babam sesini yükseltince hemşirelerden ikisi yanımıza geldi.

"Lütfen dışarıda bekler misiniz? Burayı kalabalık yapmayalım."

Gözyaşlarım burnumun üzerinden aşağıya aktı o sırada. Bir yabancının yanında daha ne kadar kendimi küçük düşürebilirdim bilmiyorum.

Serum şişesinin minik damlalarını saymaya başladım. Belki bu dikkatimi biraz olsun dağıtabilirdi.

Sonunda sesler kesildiğinde diğer yana dönme ihtiyacı hissettim. Döner dönmez Kenan'la göz göze gelmeyi beklemiyordum. Polis olmanın avantajlarından biri olsa gerekti kural tanımamak. İlk anki şaşkınlığımı yüzümden atıp öyle konuştum.

"Hemşireyi duymadın sanırım. Dışarı." Elimle onu kovaladım, hemen ardından gözlerimi yeniden kapattım.

Kenan'ın aldığı derin nefesi duyunca gözlerimi aralamak zorunda kaldım. Kollarını göğsünde birleştirmiş bana bakmaya devam ediyordu.

"Neden hala buradasın?" Kaşlarımı çattım. Bir yabancıyla uğraşamayacak kadar yorgundum.

"Meşhur Bade... O herkesin dilden dile anlata anlata bitiremediği utangaç ama cesur, mütevazi aynı zamanda eğlenceli, nazik kadın... Anlatıldığı gibi misin gerçekten?"

Görevimiz Mutluluk 2Where stories live. Discover now