9- Tuhaf His

602 49 2
                                    

Annemlerin yanına döndüğümde başta hiçbir şey olmamış gibi davransam da annem kısa cevaplarımdan ve ruh halimden bir şeyler anlamıştı.

"Anlaşılan Kenan'la pek iyi gitmiyor." diye fısıldadı kulağıma. Babam masadan kalkmış başka birileriyle keyifli bir konuşma yapıyordu o sırada. "Aslında iyi bir adama benziyor. En azından arkadaşsız kalmazsın."

Psikolojimin düzelmesi sadece bir arkadaşa bağlıymış gibi konuşuyordu annem. Oysa tıpkı eş gibi arkadaş da bir şans işiydi. Benim bu konuda da pek şansım yoktu.

"Kenan ve Atilla kardeşmiş." dedim aniden. Bence asıl konuşulması gereken konu buydu.

Annemin yüzündeki gülücükler tıpkı benimkisi gibi donup kaldı.

"Bade ne diyorsun sen? Ciddi misin?"

"Anne ve babaları öldürülmüş. O ve Atilla farklı ailelere evlatlık verilmiş. Atilla da beni görmek için buraya döndüğünde öğrenmiş her şeyi. Tabi benim bu trajediden haberim yok o zamanlar. Çünkü aptal ben bir kere bile onun konuşmasına izin vermedim."

Annemin gözünde elmas gibi ışıldayan yaşlar belirdi hemen.

"Atilla'nın ölümünün suçlusu sen değilsin. O zaten her şeyi göze almış. Hem sana yaptıklarını ne çabuk unutuyorsun."

"Anlamıyorsun anne. Bana her şeyi yapan Cesur ve onun annesi. Atilla masumluğunu ispatlamak ve beni ikna etmek için tüm imkansızlıklara rağmen her yolu denedi. Peki ben ne yaptım? Onu görmezlikten geldim. Kulaklarımı anlatacaklarına tıkadım. Konuşmak için uğraşmadım bile."

Ağlamaya başladım. Annem söyleyecek söz bulamıyordu.

"Ben önden gidiyorum. Size iyi eğlenceler."

"Bade, kızım, dur!" Masadan kalkıp koluma uzanacağı sırada babam beni durdurdu.

"Neler oluyor?" Anneme baktı soru işaretleriyle. "Bade..."

"Yok bir şey. Sadece sıkıldım. Eve gitmek istiyorum." Gözyaşlarımı silip burnumu çektim.

"Tamam, ben bırakırım seni."

"Hayır, sizin burada kalmanız gerekiyor." dedim hemen.

"Hayır, gerekmiyor."

"Gerekiyor baba. Bugün benim günüm değil!" Belki de ergenlikten sonra ilk kez babama sesimi yükseltiyordum. Sanki onun kızı değilmişim gibi baktı bana.

Oysa sadece Sude'nin ölene dek düşmanı olmak istemiyordum. Eğer bugünkü bebek sürprizi planını da bozarsam beni asla affetmezdi.

Fatih yanımıza sokulup kısık sesle azarladı beni.

"Abla tüm dünya senin etrafında dönmüyor. Bırak da bir günümüz bari huzurlu geçsin."

Sude sonunda Fatih'i de kendi tarafına çekmeyi başarmıştı. Babam Fatih'e kötü kötü bakarken ben ona hayal kırıklığıyla restimi çektim.

"Merak etme, geçecek."

Ardından hızlı bir çıkış yaptım yenek salonundan. Tarihi yalının kapısından çıktığımdaysa yavaşladım. Avazım çıktığı kadar bağırmak, içimdeki yangın dinene kadar ağlamak istiyordum.

O sırada bir araba durdu önümde. Yalının güzel bahçesine yakışan lüks bir otomobildi. Penceresi açıldı.

"Hadi bin." Kenan bana bakmadan konuşuyordu. Boynunu gerilmişçesine öne arkaya oynattı.
"İçinden geçenleri biliyorum. Bin hadi."

"O halde içimden geçirdiklerime alt yazı geçmeme gerek yok."

"Bana neden kızıyorsun? Etrafındaki insanlar hiçbir şeyi doğru söylemediği için kahrolmadın mı? Ben sana tüm samimiyetimle açık davrandım ve sana yardım etmeye çalışıyorum."

Görevimiz Mutluluk 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin