35- Mucize

517 41 0
                                    

"Sen ne iş yapıyorsun Bade?" diyor Nalan.

Gururla göğsümü kabartacak bir mesleğim var en azından.
"Fizyoterapistim ben. Şu an için bir yerde çalışmıyorum ama. Başka hayallerim var."

O an son çalıştığım yerdeki arkadaşlarım geliyor aklıma. Aylar önce ama üzerinden seneler geçmiş gibi. Çok kez aradılar, geri dönmemi söylediler ama yapamadım. Bu kafayla onların çok işine yarayacağımı da düşünmüyorum zaten. Ki kaldı ki hepsini yarı yolda bırakıp yurt dışına kaçtım. Onlar bu kadar anlayışlı olsa bile ben bu kadar yüzsüz olamam.

Yakın zamanda buluşmak istiyorlar. Geldiğimden beri her şeyi bahane edip görüşmeyi kabul etmiyorum ama artık eve baskın yapabilirize kadar geldi ucu. Mutlaka görüşmem lazım.

"Bade... Bade... Daldın." Nalan elini gözümün önünde sallayıp beni dalıp gittiğim düşüncelerden kurtarmaya çalışıyor. Masa suspus, hepsinin gözü, kulağı bende.

"Özür dilerim, ne sormuştun?"

"Hayalin ne? Ne planlıyorsun? Sana yardımcı olacağımız bir şey varsa seve seve yaparız." Hepsi kafasını sallıyor ve bir yandan ne iş yaptıklarını anlatıyorlar. Avukat, doktor, hemşire, esnaf, mimar, mühendis, eczacı, bankacı... Grubun meslek konusunda geniş bir yelpazesi var. Yazar ve psikolog bile var grupta. Çoğu da kendi işini kurmuş. Birbirlerine her konuda koşulsuz yardım ettiklerinden bahsediyorlar. Nasıl güzel bir dayanışma. Murat ne kadar şanslı.

"Çok teşekkür ederim. Birbirinize her konuda yardımcı olmanız ne güzel."

"Bunu Murat'a borçluyuz." diyor Nalan. "Hepimize her konuda en başta o yardım etti. Ölsek de ona olan vefa borcumuzu ödeyemeyiz."

Bu kadar şeyden sonra arkadaşları bile onu hayata döndürmeyi başaramamışsa Murat için gerçekten ümit yok demek ki. Kalbime bir cenaze daha eklenince boğazıma takılan düğümle yutkunuyorum.

O sırada Murat ve beni görünce öfkeyle masadan kalkan kadın birlikte geri dönüyorlar. Murat'ın yüzünden düşen bin parça. Kadın ise mutlu. Hatta bana bakıp gülümserken bile gözlerindeki o düşmanlığı görebiliyorum.

"Bu şahane insan da grubumuzun muhalefet kadını Gülnur oluyor. Murat'ın dış ticaret sorumlusu." Nalan bana dönüyor sonra. "Gıcıktır falan ama iyi yüreklidir kendisi." deyince herkes kısa bir kahkaha atıyor.

"Nalaan!" diyor Gülnur dişlerini sıkarak.

"Memnun oldum." diyorum tüm sevimliliğimle. Bana bakıyor ve duymamış gibi yaparak arkadaşlarına dönüp kaldıkları yerden devam etmelerini söylüyor. Yüzüm kızarırken nereye bakacağımı bilmiyorum. O an Murat'la göz göze geliyoruz. Gözlerini kaçırıyor benden.

"Gonca'dan sonra aramıza yeni birinin katılmasına çok karşı. Sen onu çok takma. Biz seninle tanıştığımız için çok memnun olduk." diye fısıldıyor Nalan. İyi ki yanında oturmuşum.

"Sorun değil. Gonca'nın yerini almaya çalışmıyorum." Aynı fısıltıyla karşılık veriyorum. Sonra yeniden Murat'a bakıp burnuma dokunuyorum. Gülnur'la aynı masada olmak bana da ona da iyi gelmeyecek belli.

"Biz kalkalım." diyor Murat hemen.

"A aa..." sesleri yükseliyor her birinin ağzından. Ayağa kalkıyorum. Gülnur mutlu bir şekilde çayını yudumluyor.

"Hayır!" diyor Nalan. "Biz Bade'yi çok sevdik. Birazdan saz da gelecek. Hayatta bırakmam."

"Saz mı?" Nalan ile Murat arasında gidip geliyor bakışlarım. Sonra bunu nasıl da istediğimi söylüyor kalbim. Murat'a dönüp "Biraz daha kalabilir miyiz?" diyorum. Gözlerim buğulu buğulu yalvarırcasına ona bakıyor.

Görevimiz Mutluluk 2Where stories live. Discover now