42- Sürpriz

338 28 2
                                    

"Aslında bu teklifi yapmak için güzel bir yer ayarlamıştım ama kısmet banyoymuş." dedi gülerek.

Hala kollarının arasındaydım. Halimize bakıp kısa bir kahkaha attım.
"Bir evlilik teklifi daha ne kadar özel olabilirdi ki..." Usulca başımdan öptükten sonra kıpırdanıp ona sarılmayı bıraktım.

"Sahi, içeri nasıl girdin?"

Sanki bu soruyu soracağımı önceden biliyormuş ve cevabını hazırlamış gibi "Türk kahvesi." dedi ciddi bir şekilde. "Türk kahvesi kokuyorsun."

"Ne?" Daha ben konuşamadan banyonun kapısını açtı.
"Ne! Dur! Cevap vermedin." Peşinden yürüdüm koridorda.

"Üzerini giyinip gel, çıkmamız gerek." dedi birden durup, önümde dikilerek.
"Ya da böyle kal ve daha da ileri nasıl gidilir izle beni." Dibime kadar girdi.

Kalbim kanı organlarıma değil, yüzüme pompalıyordu sanki.
"O zaman giyinip hemen geliyorum. Bana anlatacağına söz ver ama..."

"Bekliyorum." Ellerini göğsünde kavuşturup beni süzdü. Hatta alt dudağını şehvetle ısırdı. "Ya da beklemeden şu işi..."

"Ha-hayır bekle. Tamam geliyorum şimdi." Hızlıca odaya koştum. Arkamdan gülüyordu.

Saçlarımı kurutmakla başladım önce aklıma az önceki hali geldikçe kendi kendime kıkırdadım ben de. Ardından yataktaki elbise yığınını görmezden gelip dolabımdan desenli, ince bir elbise seçtim. Aynanın karşısına geçtim. Kendime baktıkça Murat'ın öpüş darbeleri aklıma geliyor, içim tir tir titriyordu. Nefesimi tutup öyle yaptım makyajımı.

Odadan çıkmadan "Hazırım!" diye seslendim.
Ses çıkmadı. Kapının arkasına astığım çantamı alıp içine telefonumu sığdırmaya çalışırken yeniden seslendim. "Murat!"

Evde çıt dahi çıkmıyordu. Aklımdaki korku dolu saçma sapan düşüncelerle salona geçmek isterken bu defa çantanın askısı kapının koluna takıldı. Bu engeller silsilesi kötü şeylerin habercisiydi benim için ama aldırış etmedim. Soğukkanlılıkla salona geçtim. Murat yoktu.

"Murat!" Kalbim korku ve panikle boğuk boğuk atmaya başladı. Tam mutfağa bakacaktım ki mutfağın girişinden önüme çıkıp bir anda karşıma dikildi.

"Hii!" Kalbimi tuttum korkuyla. Gözlerim yaşlarla doldu aniden. Korktuğumda ağlarım, elimde değil. Sonra ona sıkıca sarıldım. Bunu beklemiyormuş gibi bana sarılmak konusunda tereddüt etti.

"İşte böyle." dedi sonra. Elleri sonunda sırtımda geziniyordu usul usul. "Seni göremeyince, seslendikten sonra senden cevap alamayınca ben de aklımı kaybediyorum. Hatta öyle çok korkuyorum ki kendine zarar verdiğinle ya da birinin sana zarar verdiğiyle ilgili saçma sapan şeyler geliyor aklıma."

"Çok kötüsün!" Hafifçe göğsüne vurdum kaşlarımı çatıp. Sonra gözlerimi devirdim. "Ama haklısın, duşa girmeden önce sana haber vermeliydim."

"Buna gerek kalmayacak artık." Yüzündeki muzır gülücük az sonra söyleyeceği şeyi ele veriyordu. "Yanına taşınıyorum."

Bir an donup kaldı gözlerim. Sonra hızlıca yuvarladım gözlerimi. "Hı hı." Gözlerimi kapatıp alayla gülümsedim. Dudaklarımdan öptü.

Görevimiz Mutluluk 2Where stories live. Discover now