6- İmkansızlıklar Denklemi

662 48 8
                                    

"Bade..." Bir solukta çıkan sesi, gözlerinde gördüğüm özlem ateşi, kalbimde hissettiğim o keskin ayrılık hissine aldırış etmeden kendimi sıkıp Kenan'a döndüm.

"Gidelim."

O sırada Cesur yanıma doğru bir adım attı.

"Yaklaşma, kal orda!" Kenan'ın emriyle istemeden de olsa duraksadı. Aşağılayıcı ve küçümseyici bir şekilde bakıyordu ona. Kendinin ne denli güçlü olduğunu ispatlarcasına omuzlarını dikleştirdi.

"Sen kimsin?"

"Gerektiğinde Azrail. Asıl sen kimsin?!"

Tıpkı Cesur gibi omuzlarını dikleştirip dayılanma pozisyonuna geçti Kenan. Cesur öfkeyle gülüyordu. Bense hayretle Kenan'a bakıyordum.

"Cesur, hayatım geç kalıyoruz. Şu İtalyan grubu kaçırmak istemiyorum."

Cesur Füsun'a baktığında gözleri dışarı fırlayacaktı neredeyse.

"Sahi Badeciğim buralar seni pek sarmaz; İtalyancanın çok iyi olduğunu da sanmıyorum. Yoksa bir değişiklik yapıp kendin gibi biriyle mi takılmayı tercih ettin?"

Tiksinerek Kenan'a baktı. İçimden tüm gücümle dirseğimi suratına geçirmek istesem de kendimi bunu yapmamak için zor tuttum.

"Daha çok dinlemeye geldiğin İtalyan grubun solistiyle takılıyorum ama bu gece değil. Bu gece başka anlamlı bir kişiyle beraberim. Size iyi eğlenceler."

Arkamı dönüp Kenan'ın kolundan tuttum. Füsun gülmeye başladı o sırada. İkimiz durup yeniden ona baktık. Gülünce düzenliymiş gibi görünen dişleri midemi bulandırıyordu. Tiz kahkahasıysa kulağımı tırmalıyordu.

Kenan'la göz göze geldik. Onun bu ana şahit olması hem iyi hem de çok kötüydü benim için. İyiydi; çünkü fazla gözünde büyütemezdi beni böylelikle. Kötü olmasının tek sebebi ise Cesur'du. Evli bir adamın kıskançlık ve öfkeyle kızaran gözlerini bana dikmesi fazlasıyla utanç vericiydi. Gözlerimi kapatıp sabır çektim. Hala bana onun kölesiymişim gibi bakmasına katlanamıyordum.

Füsun bu sırada gülmeyi bırakıp benimle dalga geçmeye başladı.

"Sen ve İtalyan solist." Yeniden güldü kahkahayla. Hayatım bir film olsa, şu an karşıdan Stefano yanıma gelir ve bana merhaba der, onun tüm eğlencesinin içine ederdi.

Nefes alırken göğüs kafesim de onunla birlikte bir inip bir kalkıyordu.

"Bade." Aksanlı bir Türkçe ile bir erkek bana seslendi. Etrafıma bakındım. Onu gördüğümdeyse hayvanat bahçesinde beklemediğim bir anda tepemde uçan bir papağanın konuşabildiğini duymam kadar şaşırmıştım.

Füsun'un yüzündeki gülücük donup kaldı. Tüm havası bir balon gibi fıs diye sönüvermişti. Hatta Kenan ve Cesur da donup kalmıştı.

"B-ben... Adım... Yani... Merhaba." Sonunda gülümseyerek ona el salladım. Koşarak sırtındaki gitarıyla yanıma geldi.

"Bu gerçekten sensin." Yine aksanlı konuşuyordu.

"Ya... Evet." Utanarak gülümseyip gözlerimi kırpıştırdım.

"Muhteşem görünüyorsun." Bana uzunca baktı. O baktıkça nefes almam güçleşiyordu. Bıyıklarım ve çenem terlemişti.

"Teşekkür ederim." Ve o beklediğim an geldi. Gözlerime baktı ve bana kollarını açıp sarılacakken bir kolundan Kenan diğer kolundan Cesur tuttu.

"Hop, hop, hop! Buralarda o işler İtalya'daki gibi yürümüyor." Kenan sert mizacını konuşturdu. Cesur ise kıskançlıktan deliye dönen gözleriyle adama ve bana baktı.

Görevimiz Mutluluk 2Where stories live. Discover now