18- Stefano

482 39 6
                                    

Mütemadiyen akan insan kalabalığı, heyecan, coşku, bağırışmalar, içki, tuhaf danslar, kızların popolarına bakan erkekler, onlara popolarını sallamaktan hoşnut kızlar, ulu orta öpüşenler... Kısacası hiç benlik bir yer değil burası. Gittiğim o sakin ve edepli gece kulüplerine hiç benzemiyor. Gülmeyin gerçekten öyle. Tamam orada da aşırıya kaçıldığı oluyordu ama burası kadar değil. Öpüşmüyorlar ki resmen iç içe geçmiş sarmaşık gibiler mübarek.

Evde yatağa şöyle güzelce uzanıp Kenan'la ilgili düş kurmak varken burada ne aradığımı bilmiyorum. Eğlenmek diyor buna herkes. Gerçi birkaç ay önce ben de böyle söylüyordum ama artık değil, artık onun olmadığı hiçbir yer huzurlu değil.

"Bade gözlerimi alamıyorum senden." Büşra yanıma gelip kulağıma doğru bağırıyor. "Bu böyle olmaz, kimse o hoşlandığın kişi gidip konuşalım, seni böyle bir başına bırakmasın."

Bıraktı Büşracım. Evet, böyle bir başıma bıraktı ama görev için. Asayiş uğruna can feda tabi.

"Aşk olsun, yanımda siz varsınız ya."

Etrafına bakıyor, ben de onunla birlikte etrafımıza göz gezdiriyorum. Dilek, Büşra, Deniz, Sevgi eşleriyle birlikte dans ederken Aybike ve Mert sevgilileriyle, Mihrace ise kuzeniyle dans ediyor. Oğuz sabahtan akşama doğru değişen hava durumu gibi bir anda değişmiş, sanırım listesinde sekiz saatlik kadar ara verdiği sevgililerinden birini kapıp gelmiş. Çılgınlar gibi eğleniyorlar.

"Sözde yanındayız ama... Yine de sen bilirsin."

Haklı gibi duruyor Büşra. Arada bir Oğuz'un onu reddettiğim için neler kaçırdım bakışlarını saymazsak kimsenin beni umursadığı falan yok.

Büşra'nın eşi, elinde içeceklerle yanımıza doğru gelirken Büşra yanıma daha çok sokuluyor.

"Etrafında sana saldırmayı bekleyen aç kurtlar misali kuzu gibi duruyorsun şu an. Numaradan da olsa bi sevgili mi ayarlasaydık."

Gözlerimi açıp gülerek ona bakıyorum.
"Daha neler! Korkutuyorsun beni."

"Neyseki güvenliği bol bir yer." der demez siyah takımlı, kulağında kulaklık, cebinde silah, vücudu diğer herkesten daha iri duran iki güvenlik görevlisi yanıma geliyor.

"Sizi ve arkadaşlarınızı buradan çıkartıyoruz."

Büşra'yla göz göze gelip anlamsızca görevlinin yüzüne bakıyorum.

"Sizi daha az kalabalık ön kısma alıyoruz. Stefano'nun özel isteği." diye devam ederken rahat bir oh çekiyorum. Zira Büşra ile konuşmamızdan sonra gerçekten kötü bir şey olacakmış gibi korktuğumu şimdi anlıyorum. Aslında ben bir yetişkinim öyle konuşmalardan etkilenmem desem de gerçekte bal gibi de etkileniyorum işte.

Herkesin şaşkın ve hoşnut bakışları arasında grupla birlikte güvenli olan ön kısma geçtikten sonra güvenlik görevlisi iki kişi bana çok yakın bir mesafede duruyor. Birinin yanına yaklaşıp fısıldayarak soruyorum.

"Neden burada dikiliyorsunuz?"

Yüzüme bakmadan cevap veriyor.

"Kenan Bey'in emriyle buradayım Bade Hanım. Sadece biz değil buradaki her bir arkadaşım sizin güvenliğinizden sorumlu."

Kenan'ın ismini duyunca içimden bir şeyler kopuyor sanki. Yanımdan soğuk bir yel esmiş gibi üşüyüp kollarımı tutuyorum. Ölüme yakın nadir insanlar böyle hissedermiş. Belki ben de... Allah korusun tabi. Ecel bir değişmez de yeniden umutlarımı yeşertmişken...

Üzerinde sarı yıldız bulunan beyaz tişörtüyle biri yanıma doğru geliyor. Stefano değil mi o gelen? Arkamdan çığlık sesleri yükselirken bir anda güvenlik etrafımızı çepeçevre sarıyor. Gözlerimi kısıp bunun doğru olduğuna pek inanamıyormuşum gibi ona bakıyorum.

Görevimiz Mutluluk 2Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz