35. BÖLÜM

390 19 18
                                    

(Emniyette)

Necati: Ulan İlyas siz mi şikayet ettiniz ne bu halimiz böyle?
İlyas: Emniyetin koridorunda elimizde ters kelepçe yüzümüzü verdik duvara zaten gerginim benim tepemin tasını attırma.  
Tipi: Biz kime ne yaptık da bizi aldılar?
Ahmet: Bir bilsek Tipi.
Ünal: Bu iş istihbaratın işi olduğuna göre belli ki Aziz bizim üstümüze plan kuruyor.
Haşmet: Biz devlete karşı birşey yapmadık niye gelsin üstümüze.
Yaman: Ne olacak şimdi Ünal Bey?
Ünal: Üç beş kişiyi salmazlar.
Yavuz: O ne demek öyle?
Behzat: İçeri atarlar diyor Yavuz.
Yaşar: Valla benim için farketmez dışarda olsam da kimsesiz içerde olsa da kimsesiz biriyim.
Selim: Burda alınacak birisi varsa o da Amerikalı ajanlarla iş yapanları almak olur.
Hızır Ali: Sen ne düşünüyorsun amca?
İlyas: Umarım bu işin içinden yeğenim Alpaslan çıkmaz yoksa onu...
Memur: Sessiz Olun! Ünal Kaplan...
Ünal: Benim.
Memur: Geç içeri!

Memur: İsmin?
Ünal: Ünal Kaplan.
Memur: Mesleğin ne?
Ünal: Emekliyim ben.
Memur: Ne emeklisi?
Ünal: Çeşitli görevler.
Nur: Silah Ticareti yaz sen oraya.
Ünal: Sen Azizin yanında ki çakma Avukat olarak tanıtılan mısın?
Nur: Ta kendisi.
Memur: Tamam siz çıkın.

Yavuz: Ne sordular Ünal bey?
Ünal: Kaç kişiyi öldürdün dediler.
Yavuz: Tövbe tövbe öyle soru mu olur.
Memur: İlyas Çakırbeyli.
İlyas: Benim.
Memur: Geç içeri.

Memur: İsmin?
İlyas: İlyas Çakırbeyli.
Memur: Mesleğin?
İlyas: Oto galericiyim ben.
Nur: Ha mafya babası değilsin yani. Masanın, İstanbul'un, tüm babaların Reisi değilsin. Öyle mi?
İlyas: Evet değilim.
Nur: İyiymiş.
İlyas: Kim emir verdi bu operasyonu yapmanız için, Alpaslan mı?
Nur: Onunda üstü?
İlyas: Aziz mi?
Nur: Evet.
Memur: Tamam çıkabilirsin.

Tipi: Ne oluyor dadaş.
İlyas: Ne bilim ne oluyor Tipi abi.
Yaşar: Aha geliyor şimdi anlarız.
Nur: İlyas Çakırbeyli ve Hızır Ali Çakırbeyli tutuklu. Diğerleri serbest.
Hızır Ali: Biz niye...
Ünal: Hadi bol şanslar İlyas.
Onur: Kardeş kalalım mı?
Behzat: Aynen kanka eğer sıkıntı olursa burdayız.
İlyas: Gerek yok gidin. Haşmet abi Ömüre söyle merak etmesin.
Haşmet: Tamam siz kendinize iyi bakın.
Nur: Evet arkadaşlar alalım amca ve yeğeni. 
İlyas: ...

(Çakırbeylilerin Evinde)

Hayriye Ana: Ömür kızım, gönlünü aldı demi İlyas uşağım.
Ömür: Aldı anne aldı.
Didem: Valla çok sevindim. Siz hiç ayrılmayın olur mu?
Hatice: Aynen öyle.
Ömür: İnşallah.
Merve: İlyas geçen geldi eve konuşalım mı demeler bi güzel sözler filan görmeniz lazımdı.
Emine: Yapar gardaşım benim işine geldi mi çok güzel yapar.
Mine: Hoşgeldiniz Haşmet abi.
Haşmet: Hoşbulduk.
Enişte: İyi akşamlar.
Hatice: Size de kocam.
Didem: Toplantıdan mı Baba?
Haşmet: Toplantıdan.
Ömür: Eee İlyasla Hızır Ali nerdeler?
Behzat: Yoklar onlar.
Ömür: Nasıl yoklar Behzat.
Didem: Bir yere mi döndüler.
Emine: Cevap versenize meraklandırmayın milleti.
Tipi: Şöyle anlatayım o zaman abla
biz toplantı yaparken masayı istihbarat bastı.
Hayriye Ana: Eee...
Tipi: Bizi emniyete götürdüler. Hepimizi sorguya aldılar sonra İlyasla Hızır Ali hariç herkes serbest dediler.
Ömür: Niye İlyas ve Hızır Ali. Bişey mi yaptılar ki.
Behzat: Bilen yok Ömür.
Didem: Şimdi ne olacak onlara.
Enişte: Valla kaç yıldır bu alemdeyim elektriğe verip sonra beş on kemiğini kırmadan bırakmazlar. 
Hatice: Sus kocam.
Merve: Peki İlyas bu durumu nasıl karşıladı?
Behzat: Şaşırdı kaldı bişey diyemedi.
Ömür: Nasıl çıkacaklar abi?
Hayriye Ana: Uşağım istihbarat diyorsunuz Alpaslana söyleyin o öyle işleri bilir amcasını serbest bırakır.
Tipi: Aradık ama kapalı valide hanım.
Haşmet: Bi işler dönüyor ama hadi hayırlısı.
Ömür: İnşallah sağ salim gelirler.
Didem: İnşallah...

SON REİSWhere stories live. Discover now