49. BÖLÜM

167 6 8
                                    

AZİZ: Nereye götürüyorsunuz onları?
İLYAS: Pazarlıkta kullanacağız bu ikisini.
AZİZ: Sebep?
İLYAS: Alpaslana karşılık bu ikisi.
AZİZ: Kimden izin aldınız bunları yaparken.
CEYLAN: Dinlerseniz anlatmak isterim.
AZİZ: Dinleyecek bişey yok Ceylan. Devlet geleneğimizi unuttun mu? Hain asla düşmana teslim edilmez.
CEYLAN: Biliyorum ama mevzu Alpaslan olduğu için.
AZİZ: İsimlerin devlet için bir önemi  yoktur.
İLYAS: Müsade edin tatsızlık çıkmasın şunları verelim Alpaslanı alalım.
AZİZ: Tatsızlık çıksa ne olacak İlyas. Ben seni daha önce uyarmıştım ama sen bizi ciddiye almadın.
İLYAS: Aldım, aldım da Alpaslan için diyorum sende bizi anla.
AZİZ: Yok İlyas yok sen beni ciddiye almadın. Ben size ne yapacağımı iyi bilirim. İlyası ve Ceylanı gözaltına alın arkadaşlar.
CEYLAN: Ne diyorsunuz Aziz Bey.
AZİZ: Siz bunu hakettiniz, biraz ne yaptığınızı içerde düşünün belki akıllanırsınız.

Ekipler İlyasın ve Ceylanın eline kelepçe takar ve araca bindirirler.

AZİZ: Gidebilirsiniz...

- HASTANE -

HIZIR ALİ: Herşeyi aldıysan çıkalım mı Didem?
DİDEM: Çıkmaya ne kadar meraklısın Hızır Ali sende.
HIZIR ALİ: Bunaldım artık.
DİDEM: Hangi eve gidiyoruz?
HIZIR ALİ: Önce amcamların yanına gidelim sonra kendi evimize geçeriz.
DİDEM: Doğru diyorsun şimdi babaannen niye buraya gelmediniz diye başımızın etini yer.

Doktor odaya gelir

DOKTOR: Keşke bir kaç gün daha kalsaydınız.
HIZIR ALİ: Yok ben gayet iyiyim.
DİDEM: Hiç konuşmayın Doktor Bey, ben söylenecek ne varsa söyledim ama çıkmayı kafasına koymuş illaki gidecek.
DOKTOR: Şunu söylememe izin verin o zaman, ayakta fazla durmazsanız iyi olur.
HIZIR ALİ: Tamam.
DOKTOR: Tekrardan geçmiş olsun.
DİDEM: Sağolun herşey için az sıkıntımızı çekmediniz.
DOKTOR: Ne demek işimiz bu.

Hızır Ali ve Didem odadan çıkar kapının önünde Mert durur.

MERT: Geçmiş olsun Reis.
HIZIR ALİ: Sağol, çocuklar da bir sorun var mı?
MERT: Yok Reis herkes ufak sıyrıklarla kurtuldu.
HIZIR ALİ: Sende iyi misin?
MERT: Sağol abi iyiyim ölene kadar yanındayım. Elindeki çantaları alayım yenge.
HIZIR ALİ: Amcamların evine gidiyoruz.
MERT: Tamam Reisim.

- KARAKOLDA -

İlyas ve Ceylan karşılıklı ayrı nezarette dururlar. İlyas yerinden kalkıp parmaklıklara kadar gelir.

İLYAS: Bu Aziz çok olmaya başladı Ceylan abla.
CEYLAN: Sıkı kurulları olan biri olduğunu sende iyi biliyorsun İlyas.
İLYAS: Başlarım ben onun kurallarına ama. Alpaslan söz konusu diyoruz ama dinleyen kim.
CEYLAN: Duymadın mı İlyas, kim olursa olsun diyor.
İLYAS: Eee şimdi ne olacak?
CEYLAN: Gözümüzü boyamak için bir kaç gün salmaz diye düşünüyorum.
İLYAS: Onu mu diyorum ben. Burda kalmakla alakalı bir sorunum yok hayatımız cezaevlerinde geçmiş.
CEYLAN: Neyi diyorsun o zaman?
İLYAS: Nurları teslim etmedik anlaşmaya uymadık  o kansız herif Alpaslana kötü bişey yaparsa.
CEYLAN: Umarım yapmaz İlyas...

- ÇAKIRBEYLİLERİN EVİNDE -

HAYRİYE ANA: Hoşgeldin uşağım. Çok şükür sana sağlıkla kavuşturana.
HIZIR ALİ: Sağol babaanne, amcamlar yok mu?
ÖMÜR: İşleri vardı Ceylan ablayla çıkmışlardı. Ben bi arayayım.
HATİCE: Artık burda kalın eski günlerdeki gibi, gitmeyin olmaz mı?
HIZIR ALİ: Düzen kurduk halacım orda.
HATİCE: Buraya getirirsin.
DİDEM: Bakmıyorlar mı telefona?
ÖMÜR: Hem İlyası hem de Ceylan ablayı aradım ama ikisi de cevap vermiyor.
DİDEM: Belki önemli işleri vardır.
HATİCE: İkisini de bilmiyor musunuz, yan yana geldiklerinde ne işler çeviriler.
HAYRİYE ANA: Uşağımın başına yine iş açmış olmasın o Ceylan. Onun da Alpaslanın da gizli iş çevirmede rakibi yoktur da.
HIZIR ALİ: Hayriye sultan...
HAYRİYE ANA: Tamam da tamam bişey demedim. En masum senin annen.
ÖMÜR: Mine birşeyler hazırlasın mı aç mısın?
HIZIR ALİ: Yok yenge aç değiliz.
DİDEM: İyi ben çay getireyim içeriz.
HIZIR ALİ: Olur...

SON REİSWhere stories live. Discover now