47. BÖLÜM

180 12 7
                                    

Ömür: Siz ciddi misiniz?
Doktor: Evet ciddiyim.
Didem: Peki kaç aylık?
Doktor: Yeni bir kaç haftalık. Neyse tekrardan hayırlı olsun ben sizi yalnız bırakayım.
İlyas: Siz bana en çok duymak istediğim cümleyi söylediniz sağolun Doktor hanım.
Doktor: Eminim ki ikiniz de çok iyi ebeveynler olacaksınız.
Ömür: İnşallah.

Doktor odadan çıkar.

İlyas: Ömrüm nasılsın?
Ömür: Doktorun dediklerinden sonra daha da iyiyim.
Didem: Hala sen nasıl hissetmedin?
Ömür: Doktoru duymadın mı Özlem, bir kaç haftalık dedi bende yeni öğreniyorum.
İlyas: Neyse ne siz oraya takılmayın bizim oğlumuz olacak oğlumuz.
Ömür: Nerden biliyorsun İlyas erkek olacağını?
İlyas: Doktora uzaklaşmadan bide cinsiyetini mi sorsak? Yoksa merak eder dururuz şimdi.
Didem: O hemen belli olmaz.
Ömür: Didem haklı daha dur bakalım İlyas.
Didem: Evdekilere söyleyecek misiniz?
İlyas: Ben diyorum ki akşama herkesi yemeğe davet edelim orda söyleyelim.
Şimdi herkese tek tek anlatmakla uğraşmayalım.
Ömür: Olur sen nasıl istersen.
İlyas: Sende geliyorsun ona göre.
Didem: Hızır Ali'nin yanında olsam.
İlyas: Onun biz her zaman yanındayız ama  herkes orda olacak sende bulun.
Ömür: Hem sana da bir değişiklik olur.
Didem: Peki geleyim.
İlyas: Vay be baba oluyorum baba.
Didem: En çokta sana çok yakışacak babalık İlyas enişte.
İlyas: Öyle mi diyorsun...

- İSTİHBARAT -

Alpaslan: Nur seni istihbarata kim aldı?
Nur: Niye soruyorsun?
Alpaslan: Soruyorum, çünkü seni buraya dahil eden her kimse ona da sormak istediklerim var.
Nur: Siz yanlış yerlerde suçlu arıyorsunuz asıl kabahatli sizsiniz. O kadar safsınız ki hemen karşınızdaki insana güveniyorsunuz.
Alpaslan: Huyumuz kurusun öyleyiz. Bilemeyiz karşımızda ki insanın neler yapacağını. Allah'tan en kötü huyumuz bu.

Aziz içeri girer.

Aziz: Bişey alabildin mi bundan?
Alpaslan: Pek konuşmayı sevmiyor.
Aziz: Az önce Ünal ile konuştum. Eğer işiniz onlarla bittiyse bize verin diyor.
Alpaslan: Ne için istiyor bunları?
Aziz: Sordum, size ihanet ettikleri kadar bize de ihanet ettiler dedi. Özellikle masada oturan Cemali kastederek bunları söyledi.
Alpaslan: Aslında Nur hanıma bir gözdağı olur Cemali versek birşey kaybetmeyiz. Hatta kurtulmuş bile oluruz.
Nur: Bizden kolay kolay kurtulamazsınız.
Aziz: Cemali veriyoruz masaya. Kolay mı kurtuluyoruz, zor mu kurtuluyoruz görsün bakalım.
Alpaslan: Tamam Aziz bey, toplantı ne zaman olacak amcamdan öğrendikten sonra teslim ederim.
Aziz: Nur da böylelikle sırasını beklesin...

- PAŞALILARIN EVİNDE -

Necati: Ne oldu lan yine niye tepemde dikilip duruyorsun?
Gürkan: Hızır Alinin işini bitirsin diye yanına gönderdiğim gerizekalı ölmüş.
Necati: Yapacağınız iş böyle olur zaten.
Gürkan: Ben ne yaptım şimdi baba, sanki ben mi yapamadım.
Necati: Hepiniz aynısınız.

Korumalardan birisi elinde zarf ile yanlarına girer.

Gürkan: Elindeki zarf ne?
...: Abi üzerinde özel yazdığı için açmadım.
Necati: Ver bakalım.
Gürkan: Tamam sen çık.

Necati zarfı açar ve okumaya başlar...

Gürkan: Kimden gelmiş baba?
Necati: Armin'den.
Gürkan: Armin... Bu Cemalin, Nurun bahsettiği Armin mi?
Necati: Evet.
Gürkan: Ne istiyor bizden?
Necati: Buluşmak istiyor.
Gürkan: Bu adam niye bizimle buluşmak istiyor?
Necati: Bilmiyorum ama burnuma pis kokular geliyor.
Gürkan: Biz bu adamın ne zaman tekerine çomak soktukta bize hesap soruyor.
Necati: Gidince öğreniriz.
Gürkan: Ne zaman görüşme?
Necati: Akşam.
Gürkan: Gitmeyelim baba, bu adama büyük patron diyorlar hepsinin üstü yani bizi oracıkta öldürürler.
Necati: Ulan diyelim ki dediğin gibi olsun bizi öldürmeye çağırsınlar büyük patronun gücü yok mu da bizi yanına çağırıyor birini ayarlar yapar o işi. Belli ki konuşacakları var.
Gürkan: Neler oluyor anlamadım ki baba.
Necati: Akşam olsun anlarsın diyorum bende.
Gürkan: Olur baba...

SON REİSDonde viven las historias. Descúbrelo ahora