2-Mızıkçı

7.1K 201 16
                                    

"Bak şimdi yenge. Ayakkabımın azıcık ucu değiyor. Bu çizgiye bastığım anlamına gelmez ki!"

Kollarımı birbirine dolayıp göz devirdim. Buğlem gerçekten mızıkçıydı. Sek sek oynuyorduk ve çizgiye bastığı için yanmıştı işte.

"Buğlem çok mızıkçısın. "

"Asıl sen mızıkçısın!"diye bağırdı. "Sen ne biçim yengesin ya?! Abim niye seninle evlendi ki!?"

Ellerimi belime yerleştirdim."Bir kere ben harika biriyim. Mızıkçı falan da değilim. Madem beni beğenmiyorsunuz siz istemeseydiniz abin de evlenmeseydi be."

"Ne oluyor burada?"

Çok yakınımdan gelen tanıdık sesle irkilirken Buğlem koştu ve arkamda duran Önder'e sarıldı.

Önder eğilip kardeşini kucağına aldı ve yanağından öptü.

"Ne oldu güzelim?"

"Yengem bana mızıkçı diyor abi. Ben mızıkçı değilim bir kere."

Önder dönüp bana baktı. Önce gözlerime daha sonra hala belimde duran ellerime. Bakışlarından rahatsız olup hızla elimi indirirken başını iki yana salladı. Yine neyi beğenmemişti acaba?

"Evet sen mızıkçı değilsin. Yengenin dili sürçtü herhalde."

"Sürçmedi!"

Kaşlarını çatarak bana baktı.

"Bak gördün mü itiraf etti işte. Kerem abim gibi bunu da döv abi!"

Bu kez kaşlarını çatarak kardeşine baktı. "Bir erkek hiçbir zaman kadınlara el kaldırmaz."

Kendime engel olamayıp gülümsemiştim bu söylediğine. En azından bu hayatta birileri hala kadınlara vurulmaması gerektiğini biliyordu.

"O zaman kız abi. Bak ne oldu biliyor musun?"deyip abisinin kucağından inmeye çalıştı. Önder ,Buğlemi yere indirdiğinde Buğlem koşarak altı sayısının olduğu kısma gitti. Ayağını çizginin ucuna değdirdi ve "Bu kadarcık değdim çizgiye ve yengem kabul etmedi. Yandın sıra bende dedi."

Göz ucuyla Önder'e baktım. Ne tepki vereceğini merak ediyordum. Başını iki yana sallayıp "Sen gerçekten çocuksun."diye mırıldandı.

"Çocuk değilim ama kardeşin tam bir mızıkçı."

Bana ters bir bakış atıp Buğlemin yanına ilerledi. Saçlarını okşadı ve "Hadi sen Leyla Ablanın yanına git. Ona kahvaltı hazırlamasını söyle ben de geliyorum."

"Yengeme mi kızacaksın?"

"Kızayım mı?"

Gözleri bir ben bir de abisi üzerinde birkaç saniye gezindi. Ardından "Kızma. Sen bana kızınca ben ağlıyorum. Yengem de ağlamasın."

Şaşkınlıkla baktım. Çünkü bunu beklemiyordum.

"Yine de küstüm ona. Sanırım bir süre konuşmayacağım. "Deyip yanımızdan koşarak uzaklaştı. Merdivenleri çıkıp gözden kaybolana dek izledim onu.

"Buğlem kadar olgun olsan yeter."

Önder'e döndüğümde resmen dibime kadar geldiğini gördüm. Hızla iki adım geriledim.

"Beğenmiyorsan boşa beni."dedim kollarımı birbirine dolarken. "Zaten beni tanımadan neden evlendin onu bile anlamıyorum."

O da benim gibi kollarını birbirine doladı.

"Rahatsız mısın evli olmamızdan?"

"Evet. Sen sürekli kızıyorsun bana. Durmadan beni yönetmeye çalışıyorsun. Oyun oynuyorum diye kızıyorsun. Tüm bunları geçtim beni tanımıyorsun bile. Dün dediler ki sen üniversite okumuşsun. Ben lise mezunuyum. Neden kendin gibi üniversite bitiren birini bulmadın?"

GÜL Hanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin